Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.432.024

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Onlar Ne Isrâf, Ne De Cimrilik Ederler

Şemsüddîn Muhammed Şirbînî hazretleri Şâfiî fıkıh âlimidir. Mısır’ın Şirbîn köyünde doğdu. Tahsil için Kahire’ye gitti. Zekeriyyâ Ensârî ve Şehâbeddin Remlî’nin derslerine devam etti. İcazet aldıktan sonra Mansûrî Külliyesi’nde tefsir hocalığına tayin edildi. 977 (m. 1570)’de Kahire’de vefat etti. “Muğni’l-muhtâc” isimli eseri, Nevevî’nin “Minhâc” şerhidir. Bu kitabında şöyle buyuruyor:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Bendenizde İki Fuad Vardir

Sultan Abdülaziz Han, Sadrazamlarından, tecrübeli devlet adamı Fuad Paşa ile birçok meseleyi istişare ederdi. Bir defasında, o günlerde İstanbul'da bulunan Mısır Hidivi İsmail Paşa ile hususi bir iş yapmak için görüşecekti. Bu meseleyi Fuad Paşa ile istişare etti. Fuad Paşa bunu mahzurlu buluyordu. Fakat Sultan Abdülaziz'in bu işe fazla istekli olduğunu gördüğün den, "Devletlû Hünkarımız nasıl arzu buyuruyorlarsa öyle olsun" dedi. Fakat aradan birkaç saat geçince Padişah, Fuad Paşa'nın kendisine niçin net bir cevap vermediğini düşündü. O gece bir adamını, Kanlıca'da bulunan yalısına gönderdi ve Fuad Paşa'dan, bu mesele hakkında ki görüşünün ne olduğunu yazılı olarak bildirmesini istedi. Fuad Paşa bir kağıda şu satırları yazarak padişaha gönderdi:

"Efendimiz, bendenizde iki Fuad vardır. Birincisi Padişahımızın tebeasından 'Vatandaş Fuad'dır. Vazifesi, Padişaha itaattir. Efendimizin her arzusu ve emri başının üstündedir, her fermanını fikir beyan etmeden kabul eder. İkincisi ise 'Sadrazam Fuad'dır. Onun vazifesi ise, padişahımızın isteklerine karşı gelmek değil, o işin devlete, millete ve padişahımızın şahsına, faidesi veya zararı nedir diye düşünmek, bilgi ve tecrübesine istinaden o iş hakkında fikirlerini beyan etmek, sonra da verilen vazifeyi bihakkın yerine getirmekdir.Padişah Efendimiz bu meseleyi iki Fuad'dan hangisine sual buyururlarsa o, vazifesi ile mütenasib cevab verecekdir."

Vehbi Tülek

Sultan Abdülhamid’in Hal’i

Vehbi Tülek

Sultan Ii. Abdülhamid Ve Yavuz Sultan Selim HÂn’in TürbedÂri

Vehbi Tülek

Sultan Ii. Murad Ve Şücaeddin Karamani

Vehbi Tülek

Bir gün Sultan İkinci Murâd Hân, Edirne'de abdest tâzelemek üzere çıktığı zaman ayağı kayıp düştü. O sırada nûr yüzlü bir kimse peydâ oldu. Sultânı elinden tutup, o tehlikeli hâlden kurtardı ve âniden kayboldu. Sonra Pâdişâh, kendini tehlikeden kurtaran o zâtla görüşmek istedi. Edirne'nin bütün sâlih kimselerini huzûruna dâvet etti. Ancak, dâvet ettiği kimseler arasında aradığı zât yoktu. Nihâyet bütün Edirne halkını bir yere toplatıp, birer birer gözden geçirdikten sonra, aralarında, elinden tutup kurtaran Şücâeddin Karamâni'yi buldu. Ona hürmet edip, iltifât ve ihsânlarda bulundu. Debbaglar Mahallesinde ona bir mescid ve bir dergâh yaptırdı. Talebelerine Murâdiye evkâfından maaş bağlatıp, ihsânlarda bulundu.Şücâeddin Karamâni, kendi mezarının duvarını, kendi eliyle kerpiçden yaptı. Her kerpici, yerine üç defâ İhlâs sûresi okuyarak koydu.Kânûni Sultan Süleymân Hân, pâdişâhlığı zamânında Edirne'ye geldiğinde, mescidini büyültüp câmi hâline getirdi. OrayaKur'ân-ı kerim okuyan hâfızlar, müezzin ve hatib tâyin etti. O sırada dergâhında vazifeli olan Cerrahzâde Mustafa Çelebi, Şeyh Şücâeddin Karamâni hazretlerinin yaptığı duvarı yıktırmayıp, bereketlenmek için olduğu gibi bıraktırdı.Şücâeddin Karamâni, dergâhını ve mescidini büyütüp imâr eden müslüman olmayan mimârın rüyâsına girip, onu İslâma dâvet etti. O da ertesi gün İslâmı kabûl edip, hidâyete kavuştu ve ismini "Hidâyet" olarak değiştirdi.

Daha Büyük KerÂmet Mi Olur?

Vehbi Tülek

Sultan Mahmud’un Veziri

Vehbi Tülek

Burak Reis

Vehbi Tülek

Amin Alayi

Vehbi Tülek

Hirka-i Saadet Merasimi

Vehbi Tülek

Hamdolsun İslam Askeri Muzaffer Olmuştur

Vehbi Tülek

Yahya Ağa

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

şeyh-ül-harem Abd Bin Ahmed

Abd bin Ahmed, hadis, kelam ve Maliki fıkıh âlimidir. 966 (H. 355) senesinde Endülüs'te (İspanya) dünyaya geldi. İlim tahsili için memleketinden çıkıp, Mısır, Bağdad, Şam ve Mekke'ye gitti. Orada yerleşti ve evlendi. Mekke'nin Şeyh-ül-Harem'i oldu. Zamanının en büyük hadis âlimiydi. Hadis ve Maliki fıkhı üzerine birçok kitap yazdı. Kendisinden birçok hadis âlimi, hadisi şerifler rivayet etmişlerdir.
Bu mübarek zat, Mekke'de cömertliği ile meşhur oldu. Eline geçen her şeyi fakirlere verirdi. Dünya malına hiç ehemmiyet vermezdi. Sohbetlerinde buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

"somuncu Baba" Hâmid-i Aksarâyî

Vehbi Tülek

Somuncu Baba'nın asıl ismi Hâmid, babasının ismi ise Şemseddin Mûsâ'dır... İlk tahsilini babasından aldı. Babasının vefâtından sonra Şam'a giderek, Hankâh-ı Bâyezidiyye'de ilim öğrendi. Tasavvuf yoluna girdi. Orada pekçok velinin sohbetlerine katıldı. Burada Üveysi olarak, mânevi yol ile Bâyezid-i Bistâmi'den feyz aldı.

Helâli, Haramı, Farzı, Vâcibi Öğrenmeliyiz!

Vehbi Tülek

Cemâleddîn Muhammed Fettenî

Vehbi Tülek

Cemâleddin Muhammed Fetteni hazretleri Hindistan'da yaşamış olan hadis âlimlerindendir. 914'te (m. 1508) Gucerât'ta doğdu. Burhâneddin Nâgûri gibi âlimlerden ders gördü. Hac için gittiği Hicaz'da Kâdiriyye ve Şâziliyye şeyhi Muttaki el-Hindi'ye intisap etti. Hindis­tan'a döndükten sonra ders vermeye başladı ve Gucerât'ı alan Ekber Şah'ın takdirini kazandı. 986 (m. 1578)'de vefat etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

Yolumuzun Esası, Zaruri Olan Ile Yetinmektir

Vehbi Tülek

Gül Baba

Vehbi Tülek

Sâlih Bir Müslüman Olan Nasrânî

Vehbi Tülek

Seydîzâde Abdurrahmân Efendi

Vehbi Tülek

Rüstem Halîfe

Vehbi Tülek

bir Değirmendir Bu Dünyâ!..

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Abayi Yakmak

Abayi Yakmak

"Abayı yakmak." Bu tâbir mecâzen, "birine âşık olmak, tutulmak, gönül vermek" gibi mânâlar ihtivâ eder. Dervişler arasında birilerinin aşkının büyüklüğünden bahsedilecekse eskiden, "Ooo! Abası hayli yanıktır!" gibi ifadeler kullanılırmış.Eski tekke mimarimizin kompleksi içinde; bir mescid veya câmi, ortada şadırvanı olan bir avlu ve avluyu çevreleyen derviş hücreleri, büyükçe bir dershâne, mutfak, kiler, ambar v.s. bulunduğu bilinmektedir. Bilhassa kış aylarında dershânenin ocağı harlı ateşle yakılarak dervişânın burada toplanmaları sağlanır, böylece hem iktisat yapılmış, hem de uzun saatler mürşidden istifade ve istifâza etmeleri temin edilirmiş.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Sarayda İftar

Vehbi Tülek

Üç Kandil

Vehbi Tülek

Bana Delil Getir

Bu Gece Yolcu Olsa Gerektir

B0r Çuval Toprak

Kul Hakkı

Kabahat Kilincin Midir?

Gördünüz Rüyadan Haberimiz Var

Değişen Sizin Kalbiniz

Vehbi Tülek

Firkateyne Bininiz

Vehbi Tülek

Tüccarin Rüyasi

Vehbi Tülek

Mazarratli Harfler Kaçtir?

Vehbi Tülek

Iv. Mehmed Han Ve Ahmed CÂhidî Efendi

Vehbi Tülek

Gül Yaprağı

Vehbi Tülek