Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.487.001
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Askerlik vazifesi yaparken vatan uğrunda şehadet mertebesine ermek veya gazi olmak her Türk için tabii bir şeydir. Ancak bu 45 şehit ve 150 gazinin durumu başkadır. Zira bunların istisnasız hepsi (1909 ve 1914 Askeri Mükellefiyet Kanunu gereğince) askerlik vazifesinden ya muaf ya da maksureli (tecilli) tutulmuş gençlerdir. Bu iki kanun sultani mektepleri talebe ve mezunları askerlik vazifesinden " maksureli" ettiği gibi, Balkan Harbi sırasında mer'i olan 1909 kanunu da üstelik bütün İstanbul halkını askerlik vazifesinden azade kılmaktadır.Bu şehit ve gazilerin hepsi 17-22 yaşındayken ve bir kısmı henüz mektebin lise ve orta kısmında, bir kısmıysa mezun ve İstanbul Darülfünunu veya Avrupa üniversite lerinde tahsildeyken, birbir leriyle yarış edercesine askerlik şubelerine koşmuşlar ve gönüllü olarak askere yazılmışlardı. Hatta içlerinden Irak Cephesi'nde şehit düşen 646 Celal İbrahim seferberliğin ilanıyla beraber geceden gidip askerlik şubesinin kapısında sabahlamış ve " 1 Numaralı Gönüllü" yazılmak şerefini elde emiştir.
16'ncı yüzyıl Türk-İslâm âleminin en büyük âlimi kabul edilen Kemalpaşazâde Ahmed Efendi hakkında tarihler, yazımıza başlık yaptığımız lakabı kullanırlar. Mânâsı, "İnsanların ve cinlerin müftüsü" demektir. Kendilerine bu lakabın verilmesiyle alâkalı olarak Evliyâ Çelebi merhum, Edirne medreselerini yazdığı bahiste, şu ibretli hikâyeyi anlatıyor. Seyahatnâmeden kısmen sâdeleştirerek veriyoruz:"Medrese-i Kemâlpaşazâde: Bu medresede bir hücreyi ecinni zabt edüp içine hiç kimse giremediği için, nice sene kapısı örtük kalıp boş ve âtıl beklerdi. Nihâyet hicri 888 (m. 1483) târihinde, Sultan Bâyezid-i Veli asrında, Kemâlpaşazâde Ahmed Çelebi tâlib-i ilm iken Edirne'ye gelip, kendisine kalacak bir yer ararken yolu bu medreseye uğrar. Medresenin dersiâmından bir hücre talep ettiğinde aralarında şu konuşma geçer:
Ebü'l-Garib İsfehâni hazretleri Anadolu'ya gelen evliyânın ilklerindendir. Künyesi gibi kendisi de garib olan bu mübârek zâtın ismi, doğum ve vefât târihleri bilinmiyor. Buyurdu ki:
Abdullah-ı Şüttâri hazretleri, Hindistan evliyâsındandır. Doğum târihi ve yeri belli değildir. Büyük âlim Şihâbüddin Sühreverdi'nin torunlarındandır. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Hadis âlimidir...
Hüseyn Fethî Şîrâzî hazretleri hadîs ve Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 814 (m. 1411) senesinde İran’da Şîrâz’da doğdu. Mekke, Medine ve Kâhire’ye giderek büyük âlimlerden ilim tahsil etti ve icazet alarak talebe yetiştirdi. 895 (m. 1489) senesinde vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Beni İsrail zamanında salih bir kimsenin üç tane oğlu varmış. Bir gün o zat ağır hastalanır ve artık hayatından ümid kesilince büyük oğlu, küçük kardeşlerini çağırır ve:
- Ey kardeşlerim, pederimizin epeyce malı var. Fakat bugün kendisinin hizmeti ise ağırdır. İsterseniz sizler malına varis olun ve hizmetini bana bırakın, der.