Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.491.268
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Meşhur 15. asır Osmanlı tarihçisi Neşri merhûmun Tevârih-i Âl-i Osmân'ından kısmen sâdeleştirerek:"Bu Osmanoğulları doğru bir soydu: Nâ-meşrû hareket etmezlerdi. Âlimlerin 'yasakdır' dediklerinden kaçınırlardı. Osman ve Orhan Bey zamanındaki âlimler, tezvirlik ve fesatlardan âri idiler. Vaktâ ki Kara Rüstem Karaman'dan geldi, hile ve bid'at hâdis ola-başladı. Kadılar da azdı. İlimleriyle amel etmeyerek rüşvet almaya başladılar. Suç baştan aşınca, Bâyezid Han kadıları teftiş ettirdi; her birinde bir türlü fesat buldu ve karar verdi. Ne kadar kadı varsa, hepsini Yenişehir'de bir eve doldurdu. Etrafına odun yığdırarak bu zâlim kadıların hepsi yansın diye ateşe vermeyi buyurdu.
Osmanlı Padişahı I. Mahmud Han üzgündü:-Belgrad'ın anahtarı ceddimiz Kanuni hazretlerine bir Cuma ve Kadir gecesi teslim edilmiş...Şeyhülislam doğruladı:-Beli Sultanım!.. 26 Ramazan 1521 gecesi, hem Kadir, hem de Cumaya rastlamış. İki asır boyunca Müslümanca yaşayan Belgrad, ne yazık ki 20 yıldır Avusturya' nın işgalindeydi. Buna en çok Osmanlı Padişahı üzülüyordu. Şeyhülislam Mehmed Efendi ilave etti:-Yüzlerce Camiyi kilise yapmışlar Devletlim. -Bizi kahreden de bu ya!-Vezirleriniz, Paşalarınız, Akıncı beyleriniz ellerinden geleni esirgemezler.-Biliriz Hocam biliriz!.. Velâkin elde geleni her kişi yapar.. Elden gelenden fazlasını ise ancak er kişi yapar. İşte o erler bize lazım.
İbn-i Ebü’r-Rebî’ hazretleri kıraat ve hadis âlimidir. 585 (m. 1189)’da Endülüs’te (İspanya) Belensiye (Valencia) civarında Şâtıbe (Jativa) şehrinde doğdu. İlk tahsilinden sonra Medine’ye giderek hadis ve Kırâat-i seb’ayı öğrendi. Sonra İskenderiye’ye yerleşti. Burada Ca'fer el-Hemdânî’ye intisab ederek tasavvuf yolunda ilerledi. 672’de (m. 1274) vefat etti. “El-Lüm’atü’l-câmi’a fi’l-Ulûmi’n-nâfi’a” isimli eserinde şöyle yazmaktadır:
Molla Hasen Bey rahmetullahi aleyh, Kanuni Sultan Süleymân ve İkinci Selim Han zamanı âlim ve müderrislerindendir. Aslen Almanyalıdır. Bir savaşta esir alındı ve Müslüman oldu. 984 (m. 1576)'da vefât etti. Bu mübarek zat, bir dersinde şunları anlattı:
Şeyh Behrâm onyedinci asırda Hindistan'da yetişen evliyânın büyüklerindendir. Şeyh-ul-meşâyıh olarak bilinir... 1647 senesinde Mirzâ Muzaffer, Beytûli ve çevresini zabt etmesi için bir Hindû'yu görevlendirip gönderdi. Dinsiz ve zâlim olan bu Hindû oraya gelince, kasaba halkı çok sıkıntı çekti. Müslümanlara yapmadığı zulüm ve işkence kalmadı...
Vehb b. Münebbih'ten rivayet edilmiştir, diyor ki:
- "İsrailoğullarının abidlerinden biri vardı ki, nehrin kenarındaki ibadethanesinde ibadet ederdi. Yakınında bir elbise tamir ve temizleyicisi vardı. Belinde para kemeri bulunan bir atlı gelip, kemerini ve elbisesini çıkarır. Nehirde elbisesini yıkar. Elbisesini giyer, fakat para kemerini orda unutup gider.