
Bir Şey Şüpheli Ise Ondan Sakının
Abdullah Ömerî hazretleri tanınmış hadîs âlimlerindendir. 184 (m. 800) senesinde Medine-i Münevvere’de vefât etti. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
15.772.436
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Abdullah Ömerî hazretleri tanınmış hadîs âlimlerindendir. 184 (m. 800) senesinde Medine-i Münevvere’de vefât etti. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları:
Ömer Rızâi Efendi, aldığı manevi bir işaret üzerine Kahire'ye doğru yola çıktı. Kâhire'ye vâsıl olduklarında bir câmide vâz ü nasihatla meşgûl iken Mısır Vâlisi İzzet Mehmet Paşa'nın dikkatini çekti. Paşa, Ömer Efendinin ilim ve ihlâstaki yüksek derecesini görerek onu ilim meclislerine dâvet etti. Bunu duyan Mısır'ın en değerli âlimleri meclisine gelerek Ömer Efendinin sohbetine katıldılar.Diğer taraftan İzzet Paşa sadâret emeli ve arzusu ile de dolu idi. Nitekim o bu maksadla Ömer Efendiden duâ buyurmasını istedi. Bunun üzerine Ömer Rızâi Efendi; "Bizim elimizde bir şey yoktur. Allahü teâlâ ne dilerse o olur. Duâ edelim haklarında hayırlısı olsun." buyurdular.
13 Haziran 1913 Çarşamba günü saat 11.oo sıralarında Sadrazam ve Hariciye Nazırı Mahmud Şevket Paşa, bugün İstanbul Üniversitesi Merkez Binası olarak kullanılan, o zamanki Harbiye Nezareti binasından makam otomobiline binip Babıâli'ye gelirken, Bâyezid meydanını geçip Divanyolu'na vardığı bir sırada "Sakalar Çeşmesi" denilen yerde kalabalık bir cenaze alayı yüzünden durmak zorunda kalmıştı. Tam bu sırada, tamir bahanesiyle yolun kenarına park etmiş başka bir otomobilin içinde ve dışında bulunan yedi kişi hemen tabancalarıyla ateş etmeye başladılar. Bunlar, Topal Tevfik Çerkes Ziya, Nazmi, eski Bahriye Yüzbaşısı Şevki, Teğmen Mehmed Ali, Gelenbevi Mektebi Başmubassırı Abdullah Safa ve Abdurrahman adlı kişilerdi.
Abdülvâhid bin Zeyd, meşhûr hadis, fıkıh âlimi ve evliyânın büyüklerindendir. Tebe-i tâbiinden olup, Basra'da yaşamıştır. Künyesi "Ebû Beşr el-Basri"dir. Doğum ve vefât târihleri kesin olarak bilinmemektedir. 793 (H. 177) veya 802 (H. 186)'de, bir rivayete göre de 805 (H. 189) senesinde vefât etmiştir.
Abdülvâhid bin Zeyd hazretleri, Tâbiin devrinde meşhûr hadis ve fıkıh âlimleri olan, Ebû İshâk, A'meş, Hasan-ı Basri, Âsım'ül-Ahval, Sâlih bin Han, Amr bin Meymûn, Ebû İshak Şeybâni gibi âlimlerin sohbetlerinde bulundu. Onlardan hadis ve fıkıh öğrenerek bu ilimlerde söz sâhibi oldu. Tebe-i tâbiin devrinde Basra'da yetişen meşhûr hadis ve fıkıh âlimlerinin ileri gelenleri arasında yer aldı.
Ebû Nasr ibn-i Ved'ân el-Mevsıli hazretleri fıkıh ve hadis âlimidir. 402'de (m. 1012) Musul'da doğdu. Tahsil için Bağdat'a ve Diyarbekir'e gidip geldikten sonra Musul kadılığına tayin edildi. 494'te (m. 1100) Musul'da vefat etti. Buyurdu ki:
Alâüddin Ali İbn-i Hatib hazretleri Fıkıh âlimidir. 774 (m. 1372)'de Halep'te doğdu. Şam ve Kudüs'te ililm tahsil ettikten sonra Halep kadılığına getirildi. İbn-i Hacer Askalâni Halep'e geldiğinde kendisiyle görüşmüş ve birbirlerinden hadis rivayet etmişlerdir. İbn-i Hatib 843'te (m. 1440) Halep'te vefat etti. Müslümanlara yardım hakkında şu hadis-i şeriflerleri nakletti:
Bağdat. Dul bir kadın. Altı öksüz çocuğu ve bir de ihtiyar ana. Kadın geçimi sağlamak üzere, hafta boyu el emeği verir, göz nuru döker iplik eğirir, pazara çıkar ve anası ile çocuklarının rızkını temin etmeye çalışırdı.
Vakti tamam olunca bu dul kadın vefat eder, çocukların bakımı ise ihtiyar kadına kalır. Kadın pazara her hafata çıkamıyor, ip eğiriyordu. Bir zaman baktıki altıyüz dirhem kadar ip eğirmişti, pazara götürmeye karar verdi.