Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.489.756
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Ebüssü'ûd Efendi, şeyhülislâm olmasıyla ilgili bir rüyâsını şöyle anlatmıştır: "Henüz daha medresede talebe iken, bir gece rüyâmda Zeyrek Câmiine girdim. Câmi çok kalabalık idi. "Bu topluluk nedir?" dedim. "Resûl-i ekrem efendimizin divân-ı seâdetleridir, toplantılarıdır" denildi. Hürmetle bir köşede durdum. Önümde de, o devrin müftisi İbn-i Kemâl Paşa oturuyordu. Peygamber efendimiz mihrâbda bulunuyordu. Sağ ve solunda Eshâb-ı kirâm efendilerimiz edeble ayakta duruyorlardı. Resûlullah efendi mizin huzûrunda da bir zât vardı. Kıyâfetinden onu Arab zannetmiştim. Peygamber efendimiz ile dizdize denilecek bir hâlde oturuyor ve konuşuyordu. Acabâ bu zât kimdir ki, Eshâb-ı kirâm efendilerimiz ayakta oldukları hâlde, o, Resûlullah'ın huzûrunda oturuyor? diyerek hayret ettim. Konuşmalarını dinledim; Peygamber efendimiz Arabca konuşuyorlar, o zât ise Farsça söylüyordu.
6 Aralık 1909 târihinde kabul edilen "Dersaadet Otobüs ve Omnibüs Osmanlı Anonim Şirketi Şartnâmesi" şu maddelerden ibâretti: · Otomobil, otobüs, omnibüs ve emsâlinin modeli, taşıyacağı yolcuların miktarı belediyenin izniyle olacaktır · Arabaların miktarı belediye tarafından tâyin ve gazetelerle ilân edileceği gibi, numaraları üstlerine yazılacaktır.· Sırf kadınlar için ayrı olarak kâfi miktarda arabalar bulunacaktır.· Sokaklarda beklemek yasak olup her yerde dâire mârifetiyle gösterilen yerlerde (duraklarda) bir müddet durabileceklerdir.· Bilâ-mezuniyet arabaların tatili sebebiyle ahâlinin bizâr edilmesine meydan verilmeyecektir ve târifeden fazla ücret alınmayacaktır. Eşya nakliyesi için ayrıca târife yapılacaktır.· Geceleri yolculardan fazla ücret talep olunmayacaktır.· Köprülerden geçmek için her arabadan köprü ücreti alınacaktır.· Askerlerden yarı ücret alınıp, belediye çavuşları vazifede ücretsiz binecektir.· Arabaların gerek temizleme ve gerek metanetine ve gerek trenlerin yolunda hareket eylemelerine, zayıf ve sakat atlar koşulmamasına dikkat olunacak. Şehir içinde buharlı her nev'i arabaların sür'ati normal sür'atten fazla olmayacaktır.· Makinistler ve arabacılar ehliyetli olacağı gibi, güzel ahlâklarına dâir belediyenin tasdiki olacaktır· Talep olunan Ruhsatnâme'nin i'ta olunduğu günden itibâren beher araba için senevi târifesi mûcibince 20 kişilik ve fazlası için 1000 kuruş ve 1'den 19'a kadar olanlardan 600 kuruş belediyeye i'ta kılınacağı gibi hâsılat-ı gayr-ı safiyenin umumunda %5 her ay nihâyetinde bilhesap belediye menfa'atine terk ve te'diye edilecektir. Arabalar konforlu olacaktır.· Hususi olarak kiralanan arabalar dahi, diğerleri gibi bu şartlara tâbi olacaktır.
Tokatlı Hayreddin Efendi, Bursa velilerindendir. Babası Tokatlı olup, Edirne'de evlendi. Hayreddin Efendi, Edirne'de doğmuştur. Ahmed Paşa Fenâri Câmii yanında defnedildi. Bir müddet ilim tahsili yaptıktan sonra Bursa'ya gitti. Şeyh Osman Efendiden, Sonra da Karamâni Efendiden icâzet alarak halifesi oldu. İnegöl'de Kâsım Efendinin sohbetlerine devâm edip, bu zâttan da icâzet aldı. 1608 (H.1017) senesinde Bursa'da vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Lütfullah Karamâni Efendi, Emir Sultan hazretlerinin üçüncü halifesidir. Karaman'da doğdu. İlim tahsili için Gelibolu'ya geldi. Bu sırada oraya gelen Şeyh Bedreddin Efendi'ye intisab ederek tasavvuf yolunda ilerledi. Bursa'da Emir Sultan hazretlerinin kabrini ziyâret ederek onun üveysisi oldu. 1488 (H.894) senesinde Bursa'da vefât etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:
İbn-i Asakir hazretleri meşhur fıkıh ve hadis âlimidir. 499 [m. 1105] da Şâmda tevellüd, 571 [m. 1176] de orada vefât etti. Seksen cild (Şâm târihi) yazmıştır. Kitabında bildiriyor ki:
Bağdad'ı kıtlık kırıp geçiriyordu. En çok da hamallar açlık çekiyordu. İçinde ekmek piştiği, sokağa kadar yayılan kokudan belli olan bir evin, kapısından seslendi hamalın biri:" Allah rızâsı için birazcık ekmek... Günlerdir lokma girmedi ağzımdan.Tandırın başındaki kadın, taze bir ekmeği kızına uzattı, "Ver şu adama" dedi. Kızcağız ekmeği verdi hamala. Hamalın sevinci târif edilemezdi. Evine doğru hızlandı. Kim bilir kaç günlük açlığını giderecekti! Tam bu sırada karşıdan gelen birinin sert ikâzı durdurdu onu:" Çabuk söyle, bu ekmeği hangi evden aldın?