Bir testiye bir adam!
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 10 Kasım 2007
Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerini çocukken İsmâil Fakîrullah hazretlerine teslim ederler. İyi bir terbiye alması için çocukluğunun mühim bir devresini Fakîrullah hazretlerinin yanında geçiren İbrahim Hakkı hazretleri, bir gün eline aldığı bir testiyle çeşmeye gider, doldururken oraya gelen bir atlı;
-Çekil bakayım önümden be çocuk! diyerek İbrahim Hakkı’yı azarlayarak atını çeşmeye sürer. O da testisini alıp bir kenara çekilmeye uğraşırken atını mahmuzlayan adam, onu bir köşeye sıkıştırır. Testisini bırakıp kendisini kurtarmak zorunda kalır küçük İbrahim Hakkı... Bu esnada at da üzerine basıp testiyi kırar.
Abdülmü'min bin Abdülhak el-Bağdadî
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 09 Kasım 2007
Abdülmü’min bin Abdülhak el-Bağdadî, Irak evliyasındandır. Doğum ve vefat tarihleri hakkında bir bilgi yoktur. Bağdad’da Müslümanlara sohbet ederdi. Buyurdu ki:
“Havf, Allahü teâlânın azâbından korkmak ve recâ, Allahü teâlânın rahmetinden ümitli olmak, bir kuşun iki kanadı gibidir. İkisi birden bulunursa, hem kuş, hem de uçuş düzgün ve mükemmel olur. Kanatların birisi bulunmazsa, kuş da, uçuş da noksan olur. Kanatlarının ikisi de bulunmazsa kuş ölüme terk edilmiştir.”
Abdülmüheymin Hadramî
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 08 Kasım 2007
Abdülmüheymin Hadramî, Kuzey Afrika evliyasındandır. 1348 (H. 479) senesinde Tunus’un Zellac kasabasında vefat etti. Kıymetli nasihatleri vardır. İşte onlardan birkaç damla...
Abdülmüheymin Hadramî hazretleri buyurdu ki:
“Bir kulun, Allahü teâlânın beğendiği işleri kolayca yapabilmesi, sünnete göre hareket etmesi, sâlih kimseleri sevmesi, eş-dost ile güzel geçinmesi, Allah rızâsı için insanlara iyilik yapması, Müslümanların işini görmesi ve vakitlerini Allahü teâlânın dînine hizmetle geçirmesi, saâdet alâmetlerindendir.”
Şeyh-ül Umran Umran Sülüst
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 07 Kasım 2007
Şeyh-ül Umran hazretleri, İbrahim aleyhisselam gibi bir peygamberin anıldığı örnek davranış ve aynı güzel huyun “ebedîleştirdiği” nice cömert insanlardan biridir... Öyle ki karşısında bir misafir olmadan yemek yemezdi. Eğer misafirsiz kalırsa daima günlerini oruçlu geçirirdi...
Anne duası ve Hazreti Alkame
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 06 Kasım 2007
Asr-ı saadette Alkame isminde gayretli çalışkan ve cömert bir genç vardı. Hastalandı ve rahatsızlığı şiddetlendi. Hanımı vaziyeti Resul-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimize bildirdi:
“Ya Resûlallah, kocam çok hasta, ölüm halinde” dedi.
Resulullah efendimiz, vaziyeti öğrenmek için; Hazreti Ali, Selman-ı Farisi, Bilal-i Habeşî ve Ammar bin Yasir’i (radıyallahü anhüm) Alkame’nin evine gönderdi... Gittiler, Alkame ağır hasta idi. Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlullah demesini söylediler. Bir türlü söyleyemedi. Üzüldüler.
Ben bu cezayı çoktan hak ettim
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 05 Kasım 2007
Bir vakitler Kütahya’da Ulu Cami civarında nalbantlık yapan Küçük Ahmet Ağa vardı. Bir gün dükkanına genç bir atlı geldi: “Nalbant Ağa!” dedi, “Atımın nallarını değiştiriver.”
Nalbant, baktı atın nalları daha yeniydi. Delikanlıya dönerek:
“Evlat! Bunlar yeni, değişmelerine lüzum yok!” dedi.
“Olsun, usta sen yine de değiştiriver!” dedi genç.
“Peki oğlum!” deyip atın nallarını değiştirdi. Daha sonra nalbantın parasını verip vedalaşacağı sırada, Ulu Cami önündeki bir kalabalık dikkatini çekti.
Bir garip derviş ve Abdullah-ı Ensârî
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 04 Kasım 2007
Abdullah-ı Ensârî, 1005 (H.396)’te Herat’ta doğdu, 1088 (H.481) senesinde aynı yerde vefat etti. Evliyânın meşhûrlarından ve Hanbelî mezhebinin büyük fıkıh âlimlerindendir. Nesebi, Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb-i Ensârî’ye dayanır. Bu sebeple “Ensârî” nisbesiyle tanınmıştır. Hadîs ilminde yüksek derecede âlim idi. Üç yüz binden ziyâde hadîs-i şerîf ezberlemiştir. Ayrıca tefsîr, fıkıh, kelâm, târih, neseb ve diğer ilimlerde âlim idi. Bu mübarek zat, bir gün kendi yaşadığı bir hadiseyi şöyle anlatmıştır:
Mâlikî fıkıh âlimi Ziyâeddîn Halîl Cündî
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 03 Kasım 2007
Ziyâeddîn Halîl Cündî, Mısır’ın Mâlikî mezhebi fıkıh âlimi ve velîlerindendir. Doğum târihi ve yeri belli değildir. Küçük yaştan îtibâren, İmâm-ı Şâfiî, Ahmed-i Bedevî, Seyyidet Nefîse ve Şerâfeddîn Kürdî’den sonra Mısır’da yetişen evliyânın en büyüğü olan Abdullah Menûfî’nin terbiyesine verildi. Kâhire, Mekke ve Medîne gibi zamânın belli başlı ilim merkezlerindeki âlimlerden ilim öğrendi. Hadîs-i şerîf ilminde, fıkıh bilgilerinde âlim oldu. Tasavvufta yüksek derecelere kavuştu. Mâlikî mezhebine göre fetvâ verdi. Pekçok talebe yetiştirip, faydalı eserler yazdı. İbn-i Mezrûk, Tâcüddîn İshâkî gibi âlimler talebelerinden idi...
Şâfiî fıkıh âlimi Zekeriyyâ Ensârî
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 02 Kasım 2007
Küçük yaştayken babası vefât eden Zekeriyyâ Ensârî, ilim öğrenmeye başladı. Doğum yeri olan Senîke’ye Rebî bin Abdullah isminde bir âlim gelmişti. Rebî bin Abdullah, kendisine yardım edilmesini isteyen bir kadın gördü. Kadının kocası ölmüş, çocuğu yetim kalmıştı. Şehrin vâlisi çocuğu saka kuşu avlamaya gönderiyordu...
Kendine has bir şair Yahya Kemal
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 01 Kasım 2007
Yahya Kemal Beyatlı, 1884 yılında Üsküp’te doğdu. Asıl adı Ahmed Agâh’tır. İlköğrenimini Üsküp’te gördü. İstanbul Vefa Lisesi mezunudur. Başlangıçta Sultan II. Abdülhamid yönetimine karşı muhaliflerin safında yer alarak Paris’e kaçtı. Fransa’da Siyasal Bilgiler okurken hocası Albert Sorrel’in etkisinde kalarak düşüncelerinde değişmeler oldu...