Yahudi pehlivanı "Merhab"ın sonu
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 16 Mayıs 2006
İslam askeri Hayber önlerine gelmişti... Bu arada Hazreti Ali’nin gözleri ağrıyordu. Resûlullah efendimiz okudu ve şifa bulması için Allahü teâlâya duâ etti. Hazreti Ali’nin gözlerinde bir ağrı sızı kalmadı...
Yahudilerin, “Merhab” adında yenilmez bir pehlivanları vardı. Nara atarak, mücahitlere şöyle seslendi:
-Hayber halkı iyi bilir ki, ben, gelip çatan harplerin tutuştuğu, kızıştığı zamanlarda, tepeden tırnağa kadar silâhlanmış, cesaret ve kahramanlığı denenmiş Merhab’ımdır. Ben, kükreyerek geldikleri zaman aslanları bile kâh mızrakla, kâh kılıçla vurup yere sermişimdir!..
"Gavs-ül-a'zam" Abdülkâdir Geylânî
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 15 Mayıs 2006
Abdülkâdir Geylânî hazretleri, 1078 (H.471)’de İran’ın Geylân şehrinde doğdu, 1166 (H.561)’da Bağdad’da vefât etti. Babası Ebû Sâlih bin Mûsâ Cengîdost’tur. Hazret-i Hasan’ın oğlu Hasan-ı Müsennâ’nın oğlu Abdullah’ın soyundandır. Annesinin ismi Fâtıma, lakabı Ümm-ül-hayr olup seyyidedir. Bunun için Abdülkâdir Geylânî, hem seyyid, hem şerîftir.
"Altıncı İmam" Câfer-i Sâdık
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 14 Mayıs 2006
Hazret-i Ali’nin torununun torunu olan Câfer-i Sâdık hazretleri, Tâbiîn devrinin yükseklerinden ve evliyânın büyüklerinden olup, tasavvufta büyük rehberlerden olan ve kendilerine “Silsile-i aliyye” denilen Nakşibendiyye yolu âlimlerinin dördüncüsüdür... İsmi Câfer-i Sâdık bin Muhammed Bâkır bin Ali Zeynelâbidîn bin Hüseyin bin Ali bin Ebî Tâlib, künyesi “Ebû Abdullah”dır. “Tâhir”, “Fâdıl” gibi lakabları da vardır. En meşhûr lakabı, “Sâdık”tır.
Kâ'b bin Eşref
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 13 Mayıs 2006
Şair Kâ’b bin Eşref, Mekke’ye giderek müşrikleri Müslümanlara karşı tahrik eder Bedir’de öldürülen müşrikler için mersiyeler düzerek onların intikam ve düşmanlık hislerini kabartmaya çalışırdı. Medine’de ise, Müslümanların kızlarına ve hanımlarına dil uzatacak kadar küstahlık ederdi. Bu bakımdan Resûl-i Ekrem bu menhus adamın şiirleri üzerinde fazlasıyla duruyor, önüne geçmek için çareler arıyordu. Bu adamın mutlaka yok edilmesi gerekiyordu!..
"Somuncu Baba" Hâmid-i Aksarâyî
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 12 Mayıs 2006
Somuncu Baba’nın asıl ismi Hâmid, babasının ismi ise Şemseddîn Mûsâ’dır... İlk tahsîlini babasından aldı. Babasının vefâtından sonra Şam’a giderek, Hankâh-ı Bâyezîdiyye’de ilim öğrendi. Tasavvuf yoluna girdi. Orada pekçok velînin sohbetlerine katıldı. Burada Üveysî olarak, mânevî yol ile Bâyezîd-i Bistâmî’den feyz aldı.
Abdürrahîm Müeyyedî
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 11 Mayıs 2006
Hacı Çelebi, her türlü güzel ahlâkı kendinde toplamış, ilim ve ameli kendisinde birleştirmiş bir zât idi. Tasavvuf bilgilerini, dînî ilimleri ve zamânının fen bilgilerini çok iyi bilirdi. Hüsn-i hat sanatında da çok ustaydı. Yüksek hâller ve mânevî makamlar sâhibiydi. Abdürrahîm Müeyyedî hazretleri vefatından hemen önce şunları vasiyet etti:
Zekeriyyâ "Aleyhisselam"
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 10 Mayıs 2006
Zekeriyyâ aleyhisselâm, Mûsâ aleyhisselâmın getirdiği dinin emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etti. Marangozluk yapar elinin emeğiyle geçinirdi. İmrân bin Mâsân isminde bir tanıdığının kızı olan Elisa ile evlendi. Elisa ile hazret-i Meryem kardeş olup babaları İmran idi. İmrân önce Elisa’nın annesi ile sonra bunun başka erkekten olan kızı Hunne ile evlenmişti. Hazret-i Meryem’in annesi olan Hunne; “Cenâb-ı Hak bana bir oğul ihsân ederse Beyt-ül-Makdis’e hizmetçi yapacağım” diye adakta bulundu. Kızı oldu ve adını Meryem koydu...
Ebu Cehil
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 09 Mayıs 2006
Bedir Harbinden sonra Eshabı kiram ile müşrikleri takipten karargâha dönen Sevgili Peygamberimiz, sual buyurdular: - Ebu Cehil’den bir haber var mı? Ölü mü, yaralı mı, kaçtı mı?
Muaz radıyallahü anh:
- Ebu Cehil’i merhum kardeşim Muavvez ile birlikte öldürdük ya Resulallah...
Ensar’dan Abdullah ibni Mes’ud, söz aldı:
- Ya Resulallah müsaade ederseniz meydanı bir gezeyim, ölü veya yaralı olup olmadığını şimdi öğreniriz.
Efendimiz izin verdiler.
Gül Baba
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 08 Mayıs 2006
Sultan İkinci Bayezid Han, dinlenmek için gittiği avdan dönüyordu. Bir an önce saraya varmayı düşünürken atını durdurdu, havayı kokladı ve derin derin nefes alıp ferahladıktan sonra sordu:
- Bu güzel kokular da nereden gelir böyle?
Vezirlerinden biri cevap verdi:
- Devletlü Padişahım! İstanbul kuşatmasına katılan gazilerimizden tabiat âşığı biri vardır ki, ona Gül Baba derler. Ak sakallı, nur yüzlü bir ihtiyardır. Şu yamaçları güllerle ve dahi türlü çiçeklerle donattı. Bu hoş kokular O’nun bahçesinden gelmektedir.
- Merhum babamın bu gazi askerini ziyaret etmek isterim!
Muhammed Bedahşî
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 07 Mayıs 2006
Yavuz Sultan Selîm Han’ın musahibi (sohbet arkadaşı) Hasan Can anlatır: “Mısır’ın fetholunduğu günlerdi. Bir sabah, Selîm Han bana şöyle buyurdu:
-Bu gece rüyâmda Muhammed Bedahşî’yi gördüm. Bir yolculuğa çıkacağını söyleyip bizimle vedâlaştı...
Ben hemen rüyâyı tabire giriştim ve;
-Sultanım, velîlerin görünüşte çıkacakları yolculuk, âhiret seferi olmak gerektir. Eğer vefât etmemiş ise, yakında vefât edeceklerine işârettir, dedim.