Yolumuzu Aydınlatanlar • 24.11.2011
Mahmûd Çelebi, Seyyid Ahmed Buhâri'nin yetiştirdiği büyük velilerdendir. Mevlânâ Kırimi'nin evlatlığıdır. Seyyid Emir Ahmed Buhâri'nin talebesidir. 1531 (H.938) senesinde İstanbul'da Edirnekapı semtinde vefât etti...
Mahmûd Çelebi vefâtından kısa bir zaman önce oğluna yaptığı nasihatte buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 24.11.2011
Mahrez bin Halef hazretleri, Tunus'ta yetişen veli ve Mâliki mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 953 senesinde doğdu. Tunus ve çevresindeki şehirlerde Ehl-i sünnet itikâdını öğretti. 1032 yılında râfıziler tarafından şehid edildi. Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
|
Yolumuzu Aydınlatanlar • 26.11.2011
İbrâhim Tennûri hazretlerinin Sivaslıdır. Akşemseddin hazretlerinin talebesidir. Hocası Akşemseddin'le birlikte İstanbul'un fethinde de bulunduğu rivâyet edilmiştir. 1482 (H.887) senesinde Kayseri'de vefât etti...
Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 27.11.2011
Maksûd Dede, Halveti yolu büyüklerindendir. Tokat'ta doğdu. 1562 (H.970) târihinde günümüzde Yunanistan sınırları içinde bulunan Serez'de vefât etti...
Maksûd Dede, Sünbül Sinân hazretlerinin sohbetlerinde kemâle gelip, olgunlaştı. Ümmi idi, lâkin gönlü mânevi ilimlerle dolmuştu. Hocası onu hak yolun bilgilerini öğretmesi için Rumeli'ye gönderdi. Maksûd Dede sonradan Serez'e yerleşti...
Maksûd Dede vefatından kısa bir zaman önce yaptığı vasiyetlerde buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 28.11.2011
Mahmûd Hayrani hazretleri, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmi hazretleriyle aynı devirde yaşamış büyük velilerdendir. Peygamber efendimizin temiz soyundan olup seyyiddir. Hayâtı genel olarak Konya Akşehir'de bulunan dergâhında geçmiştir. 1268 yılında vefât etmiştir. Türbesi Akşehir'de Seyyid Mahallesinde, Sultan Dağının etekleri üzerindedir.
Mahmûd Hayrani hazretleri vefât etmeden kısa bir zaman önce kendisinden nasihat isteyen bir zata buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 29.11.2011
Muhammed Kudsi Bozkıri hazretlerinin oğlu olan Mehmed Behâeddin Efendi 1831'de doğmuştur. Uzun müddet Konya Bekir Sami Paşa Medresesinde müderrislik yaptı. 1906 yılında vefât etti. Türbesi Konya'dadır...
Mehmed Behâeddin Efendi vefatından bir müddet evvel talebelerine buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 28.11.2011
Mahrûk Efendi, İstanbul velilerinden olup asıl ismi Abdüllatif'tir. "Mahrûki" de denildi. İstanbul'da doğdu. 1597 (H.1006) târihinde yüz yaşını geçmiş olarak vefât etti. Şeyh Vefâ hazretleri yakınına defnedildi. Hocalarının silsilesi Şihâbüddin Ömer Sühreverdi'ye ulaşır. Bu mübarek zat, bir sohbetinde buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 30.11.2011
İbrâhim Sıdkı Efendi, Kıbrıs velilerindendir. On dokuzuncu asırda yaşadı. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Tahsil için Anadolu'ya gelip zamânın âlimlerinden ilim öğrenen İbrâhim Efendi, tahsilini tamamladıktan sonra Kıbrıs'a döndü. İslâmiyetin Kıbrıs topraklarında yayılması için çok gayret gösterdi. Cömert, güler yüzlü, mütevâzı bir zâttı. Çok talebe yetiştirdi. İbrâhim Sıdkı Efendi, Kıbrıs Baf kasabasındaki câminin bahçesinde medfundur.
İbrâhim Sıdkı Efendi, vefâtından bir müddet evvel buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 01.12.2011
Mehmed Emin Efendi, Doğu Anadolu'da yetişen evliyânın meşhurlarından olup seyyiddir. 1854 (H.1270) senesinde Yukarı Doğubâyezid'de doğdu. 1914 (H.1332)de yine orada vefât etti. Seyyid Mehmed Emin Efendi devamlı olarak Mektubat-ı İmam-ı Rabbani'yi okurdu. Vefatından kısa bir zaman önce şu mektubu okumuştu:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 03.12.2011
Hasib Dürri Efendi, Gâziantep velilerindendir. 1848 (H. 1264) senesinde doğdu. Abdullah-ı Dehlevi silsilesinden Ali Âkif Efendinye talebe oldu. 1913 (H.1332) senesinde vefât etti.
Hasib Dürri Efendi vefatından kısa bir zaman önce, kendisine; "İslâm memleketlerinde dünyâya gelen Müslümân çocukları, ana, babasından, komşularından, hocalarından görerek, öğrenerek Müslümân oluyor. Başka memleketlerdeki kâfir çocukları ise, kâfir olarak yetişdirilip, Müslümânlıktan mahrûm ediliyor. Bunlar da İslâm terbiyesi ile yetişdirilseydi, Müslümân olur, Cennete giderlerdi. Böyle yetişenlerin Cehenneme gitmesi haksızlık olmaz mı?" diye bir sual sordular. Cevap olarak buyurdu ki: