Yolumuzu Aydınlatanlar • 04.11.2011
Aşçı Dede hazretleri 1828 (H.1244) senesinde İstanbul'da Kandilli'de doğdu. Erzincan'da, Vehbi Hayyât'ın (Terzi Baba) halifesi olan Hacı Fehmi Efendi'ye talebe oldu ve yüksek derecelere kavuştu. Talebe yetiştirmek için icazet alarak İstanbul'a döndü. Bir hac seferinde Medine'de vefât ettiği ve orada defnedildiği nakledilmiştir.
Aşçı Dede hazretleri sohbetlerinde, büyük üstadı İmamı-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat kitabını okurdu. Vefatından kısa bir zaman önce şu mektubu okuyordu:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 04.11.2011
İbrâhim Kabâdi hazretleri, İmâm-ı A'zam Ebû Hanife hazretlerinin akrabâlarındandır. 1446 (H.850) târihinde hac dönüşü Mısır'da vefât etti. Vefât ettiklerinde yaşı yüzü geçmişti. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 06.11.2011
Muhammed Zühdi Efendi, Selahaddin-i Uşâki hazretlerinin halifesidir. Hocası tarafından İstanbul'dan Nazilli'ye, insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını öğretmek üzere gönderildi. 1806 yılında vefât etti...
Zühdi Efendi, vefatına yakın talebelerine buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 07.11.2011
Emir Cihângir Semnâni hazretleri, Hindistan'ın büyük velilerinden olup seyyiddir. 1405 (H.808) senesinde vefât etti. Kabri Cunpûr'un Keçûnce köyündedir...
Aslen Türkistan'ın Semnân beldesinden olan Semnâni, Emir Seyyid Ali Hemedâni ile berâber seyahat ederlerdi. Sonunda yolu Hindistan'a düştü. Keşf ve kerâmet sâhibi olmasına rağmen, Şeyh Alâ-ül-Hak'ın talebeleri arasına katıldı. Bu zâtın yanında, sohbet ve hizmetinde bulunmakla, daha yüksek makam ve hâllere kavuştu. Hakikat ve tevhid ilmine dâir çok yüksek mânâlı sözleri vardır.
Semnâni hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 08.11.2011
Kanadıkırıkzâde Mustafa Efendi, kıymetli âlim ve veliler yetiştirmiş bir aileden olup eski Maraş Müftisidir. 1918 yılında vefât etti. Kabri, Kahramanmaraş'ta Şâzibey Câmii bahçesindedir...
Mustafa Efendi vefatından kısa bir zaman önce bir vaazında buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 09.11.2011
Karabaş Ali Efendi 1611 (H.1020) senesi Arapgir'de doğdu. Tahsilini burada tamamladıktan sonra Kastamonu vilâyetine hicret edip, burada Şeyh Şâbân-ı Veli hazretlerine talebe oldu. Onun sohbetlerinde yetişip velilik makamlarına yükseldi. Sonra İstanbul'a geldi ve Üsküdar'daki Mehmed Paşa Câmiinde vaaz ve nasihatlerde bulundu. Sultan Dördüncü Mehmed Han da vaazlarına gelirdi ve vaazın başından sonuna kadar gözyaşları dökerdi...
Yolumuzu Aydınlatanlar • 10.11.2011
Şâhi Mûytâb hazretleri, Hindistan'da Bedâyûn şehrinde yetişen evliyânın büyüklerindendir. On ikinci asrın sonları ile on üçüncü asrın başlarında yaşamıştır. Kâdı Hamidüddin Nâgûri'nin derslerinde yetişti. İlim öğrenmekteki aşk ve gayreti ile kısa zamanda yetişip, büyük âlimlerden, zamânında bulunan evliyânın önde gelenlerinden oldu... Bu mübarek zat buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 11.11.2011
Şeyhizâde Abdurrahmân Efendi, Gelibolulu Süleymân efendinin torunudur. "Dâmâd" adı ile meşhûrdur. Rumeli kâdi-askeri idi. 1078 [m. 1668] de vefât etdi. (Mecma'ul-enhür) adındaki (Mültekâ şerhı) meşhûrdur. (Mecma'ul-enhür)ün ikinci cildinde diyor ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 11.11.2011
İbn-i Kavvâm hazretleri, Şafii mezhebi fıkıh âlimidir. 1188 (H.584) senesinde Irak'ta Meşhed-i Sıffin'de doğdu. Limni şehrine giderek orada ilim öğrendi. 1259 (H.658) senesinde Haleb'e yakın olan Alem köyünde vefât etti. Vasıyeti gereği, on iki sene sonra Şam'da Kâsiyûn Dağındaki kabristana nakledilip oraya defnedildi...
İbn-i Kavvâm hazretleri sohbetlerinde ekseri fıkıh ahkamını öğretirdi. Vefatından önceki son dersinde buyurdu ki:
Yolumuzu Aydınlatanlar • 13.11.2011
Kâsım Efendi, Anteb'in meşhur velilerindendir. "Îneci Kâsım" denilmekle de meşhurdur. 1562 (H.970) senesinde Haleb'de vefât etti. Orada medfûndur. Mısır'da Şeyh Emir Ahmed Hayâli hazretlerine talebe oldu. Sohbetlerinde bulunup feyz aldı. Tasavvufta yetişip kemâle erdi...
Kânûni Sultan Süleymân, Emir Ahmed Hayâli hazretlerini İstanbul'a dâvet etmişti. Giderken Haleb'e uğradı. Haleb'de onu sevenler huzûruna koşup; "Efendim bize nasihat etmesi, rehberlik yapması için talebelerinizden birini burada bırakma lütfunda bulunsanız, olmaz mı?" dediler. Bu arzularını kabûl edip, kendisine halifelik verdiği Kâsım Efendiyi orada halkı irşâd ile vazifelendirdi. Haleb'de insanlara rehberlik yapmakla meşgûl oldu.
Kâsım Ayni Efendi vefatından kısa bir müddet evvel buyurdu ki: