KATEGORİ: Yolumuzu Aydınlatanlar

Azdavaylı Hasan Hilmi Efendi

Hasan Hilmi Efendi, Kur'ân-ı kerim okumayı, sarf, nahiv ve temel dini bilgileri memleketi olan Kastamonu âlimlerinden öğrendi. Ümmi Abdullah Efendi, oğlunu daha fazla ilim tahsil etmesi için İstanbul'a gönderdi. Mahmûd Paşa Medresesine yerleşen Hasan Hilmi Efendi, fıkıh, tefsir, hadis ve diğer ilimleri Nevşehirli Büyük Ahmed Hâzım Efendi ile Küçük Ahmed Hâzım Efendilerden okudu. Her iki hocası da ona icâzet verdiler. Bu sırada Ahmed bin Süleymân Ervâdi'nin İstanbul'a gelip Ayasofya Câmiinde iki sene okuttuğu hadis derslerine Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevi ile birlikte devâm etti. Fakat bu zatın manevi üstünlüğünü anlayarak ona teslim oldu ve kısa zamanda yükseldi. Gümüşhânevi hazretleri onu kendilerinden sonra tedrise mezun ettiler.

Vehbi Tülek

Şâfiî Fıkıh âlimi Ebû Bekr Eş-şelî

Ebû Bekr eş-Şeli, Yemen'de bulunan büyük İslâm âlimlerinin en önde gelenlerindendir. Hazret-i Hüseyin'in neslinden olup, seyyiddir. Hazret-i Ali'nin soyuna mensûb olanlar mânâsına kullanılan "Beni Alevi" ve Hazret-i Hüseyin'in soyuna mensûb olanlar için kullanılan "Beni Hüseyin" nisbeleriyle anıldı. 1582 (H.990) senesinde Yemen'in Terim beldesinde doğdu. 1643 (H.1053) senesinde aynı yerde vefât etti.

Vehbi Tülek

Bir Garip Derviş Hacı Mesud

Çanakkale Savaşı'ndayız... Mülazım Emin, çiçeği burnunda bir Harbiye'li. Mektebi bitirmiş, cepheye sürülmüş. Gönderildiği alay, ateş hattında kırılıyor. Gençler yiğitler biçiliyor... Bir zaman, geriden ikmal getirerek işi idare etmek istiyorlarsa da gün oluyor, ikmal de yetmiyor. Alaydan arta kalanları derleyip, toplayıp İzmir'in Alipınar köyüne getiriyorlar.
Acemiler gelecek, alay tamamlanacak, talim görecek ve yine cepheye sevk edilecek...

Vehbi Tülek

“kolumu Kesiver Kumandanım!..”

Çanakkale muharebelerinde kumandanlık etmiş, yaralanmış emekli bir subay hatırarında şöyle anlatıyor: Çanakkale Harbi'nin devam ettiği günlerden birindeyiz... O gün akşama kadar devam eden savaş, üstünlüklerine rağmen yine zaferimiz ile neticelenmek üzereydi. Gözetleme yerinde muharebenin son safhasını heyecanla takip ediyordum. Mehmetçiklerin "Allah Allah..." nidaları ufku titretiyor, top seslerini bile bu müthiş haykırışlar bastırıyor gibiydi.

Vehbi Tülek

Cideli Şehid Mahmud Çavuş

İngiliz ve Fransız donanması, irili ufaklı 407 parça gemi ile, Çanakkale Boğazına 18 Mart 1915 günü sabah 08:30'da girmeye başladılar. Bir gün önceden mayın tarama filolarından aldıkları raporlara göre Boğaz suları mayınlardan temizlenmişti. Ama bir şeyi unuttular... O da Türk'ün (Vatan sevgisi imandandır) inancı idi. Nusret Mayın Gemisi, gece sabaha kadar, karanlık koya modası geçmiş ve elinde kalabilen son 26 mayını sessizce döküvermişti...

Vehbi Tülek

Bombacı Mehmet Çavuş’un Şehadeti

Çanakkale muharebelerinde Seddülbahir ve Conkbayırı'nın büyük kahramanlarından biri de Bombacı Mehmet Çavuş'tu. Bu kahraman Anadolu çocuğu, İngilizlerin siperlerimize fırlattığı el bombalarını korkusuzca hemen yakalar, karşı tarafa fırlatır ve zararını kendilerine dokundururdu. İngilizler bunu anlamışlar ve bombaları, pimini çektikten biraz sonra fırlatarak Mehmet Çavuş'un bombaları tekrar kendilerine atmasını önlemeye çalışmışlardı...

Vehbi Tülek

Çanakkale Şehidi Hasan Ethem Bey

Çanakkale muharebelerinde 250 bin vatan evladı şehid düştü. İşte bu muharebelerde kahramanca savaşarak şehid düşen vatan evladlarından biri de Muallim Hasan Ethem Bey'dir. İşte onun da, vefat etmeden önce annesine yazdığı mektup:

Vehbi Tülek

Lapsekili Halil Ve İbrahim Onbaşı...

Çanakkale Savaşının en kanlı sahneleri yaşanıyordu... Kocadere Köyüne büyük bir "Sargı evi" kuruldu. Kimi Urfalı, kimi Bosnalı, kimi Sivaslı, kimi Halepli, kimi Antepli, kimi Muşlu çok sayıda yaralı buraya getiriliyor ve burada tedavi ediliyordu. Yaralı kahraman erlerden biri de Lapseki'nin Beypaş Köyünden Halil'di. Halil'in yarası oldukça ağırdı. Zor nefes alıp vermekteydi. Alçalıp yükselen göğsüyle hayata biraz daha tutunabilmek için komutanının elbisesine sıkı sıkıya yapıştı. Nefes alıp vermesi gittikçe zorlaşıyordu. Dudaklarından tane tane ve kesik kesik dökülen kelimelerle komutanına şunları söyledi:

Vehbi Tülek

Hanbeli Fıkıh âlimi Ebu Abdullah El-takî

Ebu Abdullah el-Taki hazretleri, çok heybetli olduğu halde yumuşak huylu bir zat idi. Çok kerameti görülmüştü. Şeyhülislam Abdullah-ı Ensâri'nin hocasıdır. Ayrıca birçok evliya yetiştirmiştir. Kendi zamanındaki bütün âlimlerle görüşürdü.

Vehbi Tülek

Fakîh Bir Devlet Adamı Celâlzâde Sâlih Çelebi

Büyük âlim ve devlet adamı Celâlzâde Sâlih Çelebi, medrese tahsilini tamamladıktan sonra, İstanbul'da İbn-i Kemâl Paşanın derslerine devâm etti. Meşhûr hattât Şeyh Hamdullah'tan hat sanatını öğrendi. Yazısı çok güzeldi. Bir taraftan ders okuyup, bir yandan da hocası İbn-i Kemâl'in bâzı eserlerini temize çekerdi. 1520 senesinde Kânûni Sultan Süleymân'ın tahta çıkmasından sonra Celâlzâde, İbn-i Kemâl'in yanından ayrılarak, pâdişâhın hocası Hayreddin Efendiye talebe oldu. Ondan icâzet, diploma aldıktan sonra, Edirne'deki Sirâciyye Medresesine müderris tâyin edildi. Sonra çeşitli vilayetlerde kadılık yaptı...

Vehbi Tülek

Kişiyle Alay Etmenin Sonu Pişmanlıktır

Vehbi Tülek

İnsanlarla Uğraşmakta Hayır Ve Fayda Yoktur

Vehbi Tülek

Ey Mahmûd! Uzat Elini Seni Yukarı Çekeyim

Vehbi Tülek

Nefis, Çok Övülmesi Yüzünden Firavunlaştı

Vehbi Tülek

İnsanların Hep Iyi Taraflarını Gör, Günahlarını Araştırma!

Vehbi Tülek