Halvetiye’nin kurucusu Pir Ömer Halvetî

Pir Ömer Halvetî, Maveraünnehir’de yetişen evliyanın büyüklerindendir. “Halvetiye”nin kurucusu ve piridir. Lahcan’da doğmuştur. Burada yetişerek Harezm’de bulunan amcası Ahi Muhammed Nur-el Halveti’nin yanına gitmiştir. Bu zat seyri sülukda halvet zikrini çok sever ve ömrünün çoğunu halvetle (tenhada, yalnız) geçirirdi. Bundan dolayı “Halveti” lakabını almıştır...

Etrafa nurlu ışıklar saçardı!
Ömer-el Halveti, değerli amcasının yanında manevi menzilleri aşmış, amcasının 717’de vefatı üzerine yerine geçerek Halvetiye tarikatının kurucusu ve piri olmuştur. Bir müddet sonra Tebriz civarındaki Huy’a, bir aralık Mısır’a, oradan Hicaz’a gidip hac farizasını yerine getirmiştir. Sonra da Sultan Üveys’in daveti üzerine Herat’a gelmiş, 750 veya 800’de Hakkın rahmetine kavuşmuştur...
Pir Ömer hazretleri, daima tevhid ve zikr üzerine olur, tevhide kalktığında, dağlardaki hoş sesli kuşlar ve diğer hayvanlar, ağaç kovuğu içinde oturan Pir Ömer’in etrafını sarıp, halka oluşturarak, tevhidi sonuna kadar dinlerlerdi. Sabaha dek, mum gibi etrafa nurlu ışıklar saçardı.
Bir gün ıssız bir yerde, içi boş büyük bir çınar ağacı görüp bunun içinde halvete niyetle halkınbakışları arasından kaybolmuştur. Sevenleri, dostları, dervişleri, şeyhlerine duydukları sevgiden dolayı, araştırıp bu çınarın içinde bulmuşlardır. 40 erbainini birbiri ardınca tamamladığı, aşırı derecedeki zühd ve mücahedesi güvenilir rivayetlerle nakledilmiştir.
Pir Ömer-el Halveti hazretleri, vefatından önce çok sevdiği talebesi Ahi Emre Muhammed el-Halveti’yi kendi yerine vekil bırakmıştır. Vefat etmeden önce ona şunları söyledi:

“Dervişin dört türlü ölümü vardır!”
“Evladım, ben bu fani âlemden beka âlemine göç ediyorum. Derviş olanın ise dört türlü ölümü vardır. Salik, ölümü görüp ondan ders almazsa, dervişlik ona haramdır! Kızıl ölüm (Mevti Ahmer) şudur; salik daima nefsine karşı çıkmalı ve bu hale devam üzere olup, arzularını gemlemelidir. Siyah ölüm (Mevt-i Esved) ise; gizli ve açık da olsa her türlü eza ve cefaya sabredip, tahammül göstermektir. Yeşil Ölüm (Mevt-i ahdar) ise; eski ve yamalı giysilerle iktifa edip “bu eskidir” dememelidir. Beyaz Ölüm (Mevt-i Ebyaz) ise açlığa ve riyazete devam etmesidir. Eğer salik, bu dört ölümü nefsinde yaşatamaz, aşamazsa asla Hüda-yı Lemyezel’e yol bulamaz...”

Toplam Görüntülenme: 2729

Yayın tarihi: Çarşamba, 09 Mayıs 2007

Bunları okudunuz mu?