Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.449.101

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Nasihatların Özü, Allah Adamları Ile Bulunmaktır

Ferdî Abdullah Efendi, Osmanlı âlimlerindendir. Manisa’nın Turgutlu kazâsında doğdu. İlim tahsilini İstanbul’da tamamladıktan sonra, Turgutlu’da müftîlik yapan Abdullah Efendi, hacca gittiğinde Mekke-i mükerremede, Müceddidiyye yolunun ve Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin halîfelerinin büyüklerinden olan Hindli Muhammed Can Efendi’ye talebe oldu. O büyük zâtın huzûrunda yetişerek kemâle geldikten sonra, icâzet ve hilâfet almakla şereflendi. Şeyhülislâm Ârif Hikmet Bey’in delaletiyle, İstanbul’da Fâtih civârında bulunan Emîr Buhârî Dergâhı şeyhliğine tayin edildi. Vefâtına kadar orada vazîfe yaptı. 1274 (m. 1857) senesinde İstanbul’da vefât etti. Bir sohbetinde şunları anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Fatih Ve Hocazade

Sultan Mehmed Han (Fâtih) Osmanlı tahtına oturup da onun âlimlere muhabbeti ve lütf-ı ihsânı ün salınca ve çevresine zamânının meşhur âlimlerini toplayınca, Hocazâde de onun yanında olmak şerefini kazanmak istedi. Ne var ki yolculuk masraflarını karşılayacak parası olmadığından bir türlü yola çıkma cesâretini bulamıyordu. Bu sırada derslerine katılan bir talebenin sekiz yüz akçesi olduğunu öğrenince, bu parayı ödünç alıp yola çıktı. Talebe de yanında ve hizmetinde idi. Oraya öyle bir zamanda vardı ki, pâdişâhın otağı İstanbul'dan Edirne'ye gidiyordu. Pâdişâh-ı âlem, bir yanında Molla Seyyid Ali, diğer yanında Molla Zeyrek olduğu halde ilmi konularda münâzara yaparak ilerliyordu. Vezir Mahmûd Paşa, Hocazâde'yi görünce; "Hoş geldin. Ben de seni Pâdişâha anlatmıştım. Gel hemen onunla görüş." diyerek önüne düşüp Pâdişâhın yanına yaklaştılar. Hocazâde hükümdârı selâmlayıp elini öptü. Mahmûd Paşa onun Hocazâde olduğunu bildirerek ilmini övdü.

Vehbi Tülek

89 - Rüyanin Tabiri Budur

Vehbi Tülek

Selim Dahi Evliyanin Dişinda Değildir

Vehbi Tülek

Emir Sultan’in Himmeti

Vehbi Tülek

Ne hikmetse Anadolu halkı hep Emir Sultan Hazretleri ile Yıldırım Bayezid arasındaki menkıbeleri anlatır. Hâlbuki bu büyük veli Bâyezid'den ziyade Çelebi Mehmed'in yanındadır. Ankara savaşının ardından Anadolu çok karışır. Şehzedelerden Musa Çelebi, İsa Çelebi'nin üzerine yürüyüp Bursa'yı ele geçirir. Süleyman Çelebi ise Edirne'yi elinde tutar. Ancak bunlar devleti muhteşem günlerine döndürebilecek kıratta değildirler. Şehzade Mehmed iyi bir asker ve dirayetli bir liderdir. Ancak fitne çıkarmaktan çekinir. Çekilir köşesine işaret bekler. Allah dostları ne derse onu yapacak. İcabında kardeşlerinin emrinde çeri olacaktır. Bir gece rüyasında Murad-ı Hüdavendigar'ı görür, yanında Emir Sultan Hazretleri vardır. Dedesi önce bir kılıç verir, sonra yerinde duramayan kar renkli küheylanı gösterir "Haydi!" der, "Vazife sende!" Çelebi Mehmet hâlâ mütereddittir. Emir sultan bakışları ile cesaret verir ona. "Korkma!" der, "yanında biz varız!" İşte Çelebi Mehmed bu işaret üzerine yola çıkar ve tabiri caizse Osmanlı Devletini silbaştan kurar. Tarihçilere sorarsanız Çelebi Mehmed'in başardığı iş Osman Gazi'ninkinden aşağı değildir. Emir Sultan vefatından sonra da büyük hürmet görür. Meselâ Yavuz Selim, Mısır seferine çıkarken büyük velinin nurlu türbesini ziyaret eder, imdat diler. Kabirden çok net bir ses işitilir:-Ya Selim! Üdhulu Mısra İnşaallahü aminin. (Ey Selim. İnşallah Mısır'a emniyet içinde girersin!)...Ve öyle de olur!

Hangi Dersi Müzakere Ediyorsun?

Vehbi Tülek

Çanakkale İçinde Aynali Çarşi

Vehbi Tülek

86 - Hoşa Giden Tabir

Vehbi Tülek

Sakiz Adasinin Fethi Ve Nasuhi Efendi’nin Duasi

Vehbi Tülek

40 - Şeytani Döven Türk

Vehbi Tülek

47 - Özi Kahramanlari

Vehbi Tülek

“müfti’s-sekaleyn” Ne Demektir Ve Kimdir?

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Bir Hikmet Ehli Ebû Abdullah Nibacî

Ebû Abdullah Nibaci, evliyanın büyüklerindendir. Irak'ta Basra yakınlarındaki Nibac kasabasında dünyaya geldi.
Bu mübarek zat, gündüzleri hep oruçlu olur, gecelerini ibadetle geçirirdi. Şam, Mekke ve Medine'ye seyahatlerde bulundu. Daha sonra Basra'ya döndü. Ahmed bin Ebü'l-Havari gibi birçok meşhur veliyi yetiştirmişti. Kerametleri çok görülmüş ve Basra'da meşhur olmuştu.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Muğlalı Mustafa Efendi

Vehbi Tülek

Mustafa Efendi, 1479 (H.884) senesinde Muğla'da doğdu. Ubeydüllah-i Ahrâr hazretlerinin talebesi Seyyid Emir Ahmed Buhâri'nin sohbetlerinde yüksek mânevi makamlara ve hâllere kavuştu. Hocasının vefâtından sonra Anadolu'dan ayrılıp
Hicaz'a, sonra Semerkand'a gitti. Burada Hâce Ubeydüllah Semerkandi'nin zâviyesinde, tâliblere zâhiri ve bâtıni ilimleri öğretirdi. 1560 (H.968) senesinde, Semerkand'da Hâce Ubeydüllah-i Semerkandi zâviyesinde vazifeli iken vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce Özbek Sultanına yazdığı mektupta buyurdu ki:

Allahü Teâlânın Sıfatlarını Bilmemek Özür Değildir!

Vehbi Tülek

İdârecilerin En Hayırlısı, âlimleri Sevendir

Vehbi Tülek

Seyfeddîn Halvetî hazretleri büyük velîlerdendir. Afganistan'da Herat şehrinde doğdu. 1410 (H.813) târihinde orada vefât etti. Pîr Ömer Halvetî hazretlerinden ilim ve edeb öğrendi. Bir zaman Bağdât ve Tebriz'e gitti. Hocasından öğrendiklerini anlatmakla meşgûl oldu. Sözleri çok tesirliydi. Sohbetine nice kimseler gelir, sohbetin aşkıyla kendilerinden geçerler ve yerlere düşerlerdi. Bâzısının da sohbette can verdiği olurdu. O nereye gitse insanlar o tarafa gider, arkasından gelirdi...

Her Namazı Evvel Vaktinde Kılmalıdır

Vehbi Tülek

İctihâd Yapabilmek Için Derin âlim​ Olmalıdır

Vehbi Tülek

Bu Ümmetin En Hayırlıları

Vehbi Tülek

Şerâfeddîn Ebû Ali Kalender

Vehbi Tülek

Kulluk, Insanın Acizliğini Idrâk Edip, Anlamasıdır

Vehbi Tülek

Benan Bin Muhammed

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Senin Nasibin Diyar-i Rum’dadir

Senin Nasibin Diyar-i Rum’dadir

Niyâzi-i Mısri, devamlı ibâdet ve tâatla meşgûl olduğu sırada, bir gece rüyâsında Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerini gördü. Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri büyük bir taht üzerinde oturmaktaydı. Etrâfına talebeleri toplanmıştı. Niyâzi-i Mısri, kendisini onların arasın da görünce, hayâsından dışarı çıkmaya yol ve fırsat aradığı bir sırada, Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri, onu yanına çağırıp, bir kese altın hediye verdi ve; "Senin nasibin diyâr-ı Rûm'dadır. Mısır'da değildir." buyurdu. Ertesi gün Niyâzi-i Mısri bu rüyâsını hocasına anlatın ca, hocası hemen ona hilâfet verdi ve duâ etti. Bunun neticesinde Niyâzi-i Mısri 1646 sene sinde Mısır'dan ayrılarak İstanbul'a gitti. İstanbul'da Sultanahmed Câmii civârında Sokullu Mehmed Paşa dergâhında ikâmet edip, uzun süre riyâzette kaldı. Kaldığı odada çok gözyaşı döktü. Halil Paşa, Niyâzi-i Mısri hazretlerinin kaldığı odanın döşemelerini yenilemek için teşebbüste bulunduğu zaman, Niyâzi-i Mısri hazretlerini rüyâsında gördü. Rüyâda "Gözlerimin yaşı ile yıkanmış olan tahtaları muhâfaza ediniz." diye emretmesi üzerine, tahtalarını muhâfaza etmek sûretiyle odayı tâmir etti.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Misâfir Istiyordun. Gönderdik, Kovdun

Vehbi Tülek

Delik Kova

Vehbi Tülek

Helvaci Çocuk

Deniz Üzerinde Yürüyüp Sahile Doğru Gitti

Yuhçu Baba

Mü'mine Ikram, Affa Sebebdir

Tencere Yuvarlanir, Kapağini Bulur

Veliye Rastlamak İstiyorsan

Sakin Kalyona Binme

Vehbi Tülek

Arkadaşlarımı Korumak Için

Vehbi Tülek

Kum Ve Kaya

Vehbi Tülek

Gül Yaprağı

Vehbi Tülek

A'meş Ve Hanımı

Vehbi Tülek

Fani Dünya

Vehbi Tülek