Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.498.556

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Kim Kibirli Olursa Allahü Teâlâ Onu Alçaltır!

Abdurrahmân Fûrânî hazretleri hadîs ve Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 388 (m. 998) yılında Türkistan’da Merv’de doğdu. Buradaki büyük âlimlerin derslerine devam ederek ilmde yüksek derecelere ulaştı ve icazet aldı. Şafiî mezhebinde mutlak müctehid ile müntesib müctehid arasında bir derece olan eshâb-ı vücûhtan sayıldı. Hadîs ilminde zamanının ileri gelenlerinden idi. 461 (m. 1069) yılında Merv’de vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Tez Sakabaşini Getirin

Fâtih Sultan Mehmed Han, İstanbul'u küffâr elinden kurtarmak üzere kuşatmıştı. Fetih ordusu İstanbul surlarına dayanmış, Fâtih Sultan Mehmed Han fethin gerçekleşeceği zamânı sabırsızlıkla bekliyordu. Leşker-i duâ adı verilen duâ ordusu âlimler ve veliler, fetih için gözyaşı dökerek duâ ediyorlardı. Kır atının üstünde heybet ve celâdetle duran genç hükümdâr, orduyu şevke getirici konuşmalar yapıyordu. Etrâfa dalga dalga yayılan ordu, Feth-i mübinin gerçekleşmesi için canla başla çarpışıyordu. Şehir düşmek üzere idi. İşte tam bu kritik zamanda ordunun arasında; "Ordu susuz kalmak tehlikesiyle karşı karşıya, kuyular boş, çeşmeler akmıyor." şeklinde bir söylenti yayılmaya başladı.

Vehbi Tülek

Kirkpinar'in Doğuşu

Vehbi Tülek

Çandarli Kara Halil

Vehbi Tülek

Çocuk Eğitimine DÂir Ferman

Vehbi Tülek

Dinimiz, bülûğa ermeden önce çocuklara dini ve dünyevi bilgilerin verilmesini emretmektedir. Ecdadımız buna çok dikkat ederdi. Bunun en güzel örneğini, Sultan II. Mahmud Hân'ın, ülkenin her tarafına gönderdiği bir ferman teşkil eder. Bu fermanda şöyle deniyor: "Dini vecibeleri öğretmek ve seçeceği mesleğin bilgilerine sahip kılmak babaların çocuklarına karşı ilk vazifesidir. Ne yazık ki, bir zamandan beri birçok ana ve baba bunu unutarak, çocuklarını daha beş-altı yaşında kazanç hırsı ile sanat sahiplerinin yanına çırak olarak veriyorlar veya başıboş bırakıyorlar. Çocukluk çağında câhil kalanlar ise, bülûğ çağlarında hem kendileri için, hem de memleket için dert oluyorlar. Bu, iki dünyada cezâyı gerektiren bir ihmaldir. Sizlere emrediyorum ki, bu ferman elinize değdiği anda, bölgenizde 6 yaşını bitirmiş ne kadar çocuk varsa bunları tesbit ediniz! Mevcut mahalle mektepleri yetmiyorsa bina ve hoca bularak mektepsiz çocuk bırakmayınız! Mektep çağında olduğu hâlde bu çocukları yanlarına alıp çalıştıranların şiddetle cezalandırılacaklarını ilân ediniz! Anasız ve babasız olanlarla, okumaya gücü yetmeyenlerin tahsilini devletin temin edeceğini ilân ediniz!.." Bu ferman, 1854'de Sultan Abdülmecid Hân ve 1873'de Sultan Abdülaziz Hân tarafından da tekrarlanmıştır

Hayirsiz Ve Bahtsiz İsem

Vehbi Tülek

Hemen Tayin Edelim

Vehbi Tülek

“pösteki Saymak”

Vehbi Tülek

Yavuz Ve Muhyiddin Arabi

Vehbi Tülek

Mimar Sinan Ve İstanbul’un Suyu

Vehbi Tülek

Kavuk Yerine Miğfer

Vehbi Tülek

Çolak Hasan

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Selahaddin Alâî

Selahaddin Alâi hazretleri hadis ve fıkıh alimidir. Türk asıllı bir asker çocuğu olarak 1295 (m. 1694)'de Şam'da doğdu ve orada tahsilini tamamladıktan sonra Şam ve Kudüs'teki medreseler­de hadis dersleri verdi. 761'de (m. 1359) Kudüs'te vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

bu Îmânım Bana Kâfidir

Vehbi Tülek

Ebû Hüreyre "radıyallahü anh" en fazla Hadis-i şerif rivayet eden sahabedir. Bu hususta şöyle demiştir: "Çok hadis rivâyet etmemin sebebi şudur: Ben fakir bir kimseydim. Belli bir işim yoktu. Her zaman Resûlullah efendimize hizmet ediyordum. Muhâcirler çarşıda, pazarda alışverişle; ensâr da kendi malları, mülkleriyle uğraşırken, ben Resûlullah efendimizin yanında bulundum. Dolayısıyla diğerlerinden daha çok şey duydum..."

Şeytanın Pek Çok Hîlesi Vardır

Vehbi Tülek

Ahmed Hasib Efendi

Vehbi Tülek

Mü'minzâde Ahmed Hasib Efendi "rahmetullahi aleyh" Osmanlı âlim ve müderrislerindendir. Seyyiddir. Bursa'da doğdu. Medrese tahsilinden sonra müderrislik ve kadılık yaptı. 1752'de İstanbul'da vefat etti. "Ravzatü'l-Küberâ" isimli eserinde şöyle anlatmaktadır:

Mevlânâ Hayreddîn

Vehbi Tülek

Şeytanın Uğraştığı Üç Kısım Insan

Vehbi Tülek

Mâlik Bin Dînâr'ın Kefil Olduğu Genç

Vehbi Tülek

Tövbe Etmemek, O Günahı Işlemekten Daha Kötüdür

Vehbi Tülek

Kendi Çıkarlarının Arkasından Koşma

Vehbi Tülek

Büyük Mütefekkir Seyyid Ahmed Arvasi

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Korkma!

Korkma!

Sinop'ta medfûn bulunan ve Takıyyüddin Ebû Bekr Kefevi'nin talebesi olan Mahmûd Kefevi hocasının şu kerâmetini anlattı:"Gemiye binip İstanbul'a gitmek üzere yola çıktık. Ben o zaman gençtim ve bu benim ilk yolculuğumdu. Hoş bir rüzgârla dört gün gittik. Sonra şiddetli bir rüzgârla deniz kabardı. Dalgalar her taraftan vurmaya başladı. Gemide bulunanlar korku, dehşet ve ümitsizlik içinde bâzı mal ve eşyâlarını denize attılar. Bu ızdırap ve sıkıntı bana da ümitsizlik vermeye başladı. Hocam Takıyyüddin Ebû Bekr Kefevi, geminin alt katında sâkin ve telaşsız bir halde oturuyor du. Dalgaların şiddetli vuruşları gemide bulunanların ve benim korkumu iyice arttırdı. Hocam bana bakıp; "Korkma! Allahü teâlâ bizi kurtaracak ve biz Erikli Kasabasının doğu tarafındaki Hacı Baba Dergâhında kuşluk vakti oturup süt içeceğiz ve incir yiyeceğiz." buyurdu. Gemici lerin hesâbına göre seksen mil yolumuz kalmıştı. Ebû Bekr Kefevi hazretleri sükûn ve vekar içinde tatlı ve güzel sesiyle Kehf sûresini okumaya başladı. Biz rahatladık ve korkumuz kalma dı. Halbuki dalgaların vuruşları hâlâ devâm ediyordu. Nihâyet Allahü teâlâ bizi, hocam Ebû Bekr Kefevi hazretlerinin duâsı bereketiyle kurtardı. Gecenin sabahında Erikli sâhiline çıkıp doğruca Hacı Baba Dergâhına ziyârete gitti. Biz de onu tâkib ettik. Hep birlikte oturduk. Hocamız Kur'ân-ı kerim okuyor biz de dinliyorduk. O sırada dergâhın çevresinden bir kadın iki elinde birer çanak ile çıkageldi. Kapları önümüze bıraktı. Biri süt, diğeri incirle doluydu. Şeyh Ebû Bekr Kefevi tebessüm ederek bize baktı ve; "Bismillah ile yiyiniz!" buyurdu. Biz besmele ile yedik. Hocamın bu kerâmetine şâhid olduğumuz zaman, 1542 (H.949) senesiydi."

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Bir Çuval Toprak Ve Arsa

Vehbi Tülek

Gördünüz Rüyadan Haberimiz Var

Vehbi Tülek

Hazreti Hâlid'in Üstün Başarısı

Sarik Ve Sakal

Karşılık Beklemiyorum

Namazini Ben Kildirayim

Dördüncü Murad Han Ve Ankaravi İsmail Efendi

Sonunda Orta Yolu Buldular

Fahreddin-i Acemi Ve Hurufiler

Vehbi Tülek

Pişman Oldular!

Vehbi Tülek

Elini Değil, Ayağini Uzatmiş

Vehbi Tülek

Ayyaşin Sonu

Vehbi Tülek

Adalet Ve Tevazu

Vehbi Tülek

A'meş Ve Hanımı

Vehbi Tülek