Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.491.447
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Eylül 1902'de İran Şahı Muzafferüddin Kaçar Han, İstanbul'a resmi bir ziyarette bulunmuş tu. Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid Han, onun ikamet etmesi için Şale köşkünü inşa ettirmişti. İran tahtında, 1794'den beri Oğuz'ların bir kolu olan Kaçar hanedanı bulunmaktaydı ve Muzaferüddin Han Türklüğü ile gurur duyuyor, Osmanlıları kardeş biliyordu. Misafir hükümdar, bir gün Edirne'ye giderek, Osmanlı II. Ordusunun geçit töreninde hazır bulundu. Birliklerin geçecekleri yolda su birikintileri vardı. Topçu kumandanlarından Şükrü Paşa atını telaşla sürerek geldi ve selam verdi:
27 sene süren kanlı savaşlarla alınan ve uğrunda 50.000'den fazla şehid verilen Girit Adasında, tam 200 sene sonra, Yunanlıların ve batılı devletlerin kış kırtmaları neticesinde isyanlar başladı. Hatta yerli Rumlar 2 Eylül 1866 günü adayı Yunanistan'a ilhak ettiklerini ilan ettiler. Bunun üzerine Osmanlı hükûmeti bu isyanı bastırmak için hemen adaya askeri birlikler gönderdi. Bu sırada Paris'te Milletlerarası fuar açılışı vardı ve bu münasebetle Fransa İmparatoru III. Napolyon, Sultan Abdülaziz'i de davet etmişti. Abdülaziz Han, bu daveti kabul etti ve Osmanlı tarihin de ilk defa yurt dışına resmi gezi yapmak üzere 21 haziran 1867 günü İstanbul'dan hareket ederek vapurla Fransa'nın Marsilya şehrine, oradan da trenle Paris'e gitti. Yanında Sadrazam Keçecizade Fuad Paşa da bulunuyordu.
İmâm-ı Ebû Yûsuf hazretleri, 731 (H.113) senesinde Kûfe'de doğdu. 798 (H.182) senesi Bağdât'ta vefât etti... Ebû Yûsuf hazretleri yetim olup fakir bir âilenin çocuğu olmasına rağmen, İmâm-ı A'zam'ın derslerine büyük bir gayretle devâm etti. İmâm-ı A'zam hazretleri, onun keskin zekâsını görüp derslere devâm etmesi için fakir olan âilesinin geçimini de kendi üzerine aldı. Ailesini rahatlıkla geçindirip ilme yönelmesi için ona devamlı yardımda bulundu.
Şa'bân-ı Velî hazretleri Osmanlı âlim ve velîlerindendir. Kastamonu vilâyetinin Taşköprü kazâsında doğdu. Küçük yaşlarda İstanbul’a giderek tefsîr, hadîs , fıkıh ilimlerini öğrendi. Zâhirî ilimlerde yetişmiş bir âlim olarak Kastamonu’ya dönerken, Bolu’da Halvetî yolunun büyüklerinden Hayreddîn-i Tokâdî hazretlerine uğradı. Ona hizmet etmekle şereflenip, teveccühlerine kavuştu. Hocasının 1535 (H.941) de vefâtından sonra halîfesi oldu. Kastamonu’ya giderek, halkı irşâda, yetiştirmeye başladı. 1568 (H.976) da vefât etti.
Zeyrekli Mehmed Efendi Fâtih Sultan Mehmed Hân zamanında yetişen âlimlerdendir. Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin yüksek talebelerinden olup, İstanbul'un fethinden sonra burada Semâniyye Medresesine tayin edildi. Bugün "Zeyrek" adı ile anılan semtte otururdu. Daha sonra Bursa'ya gidip Muradiye'ye yerleşti. 912 (m. 1506)'da Bursa'da vefât etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:
Bağdat. Dul bir kadın. Altı öksüz çocuğu ve bir de ihtiyar ana. Kadın geçimi sağlamak üzere, hafta boyu el emeği verir, göz nuru döker iplik eğirir, pazara çıkar ve anası ile çocuklarının rızkını temin etmeye çalışırdı.
Vakti tamam olunca bu dul kadın vefat eder, çocukların bakımı ise ihtiyar kadına kalır. Kadın pazara her hafata çıkamıyor, ip eğiriyordu. Bir zaman baktıki altıyüz dirhem kadar ip eğirmişti, pazara götürmeye karar verdi.