Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.488.497
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Sultan IV. Murad Hân, kızını Melek Ahmed Paşa'yla evlendirir. Sultan hanım ve eşi Melek Ahmed Paşa; Boğaziçi'nde Kuzguncuk'ta otururlar. Her yıl tekrarladıkları bir âdetleri vardı. Konaklarındaki fazla eşyâyı, her Ramazan kendi kapu halkına haraç-mezad satmak!... Bu garip mezad'ın iştirakçileri de pek sevinirlerdi. Aldıkları eşyaya karşı vereceklerini, seve seve edâyâ çalışırlardı. Belli günde, münâdi mezadçı bağırır:-Bir altın sahan!... Haydi bir kapaklı, altın sahan..Yok mu tâlibi?-Kaça?...Kaça?...-Bir yetim okutmaya. Hadi bir yetim okutmak isteyen yok mu? İki yetim... Üç yetim... Arttırma başlar. En fazla tâlibine "Altın sahan" verilirdi. Münâdi, "Murassa" mücevherli bir kılıç gösterir. Gözler kamaşır. Böyle böyle yetimler okutulur, dullar korunur, garibler gözetilir; Yasinler, Hatimler indirilir... Dünya ve Âhıret seâdeti yaşanılırdı.
Âlimleri çok seven Fâtih Sultan Mehmed Han, Anadolu'ya gelen Alâeddin Ali hazretlerini Bursa'daki Manastır Medresesine müderris tâyin etti. Sonra da, Sultan İkinci Murâd Medrese sinde vazifelendirdi. Ardından Bursa kâdısı, en sonra da kâdıasker yaptı. On yıl bu yüksek mevkide kalarak, ilmin ve âlimlerin şerefini korudu. Pekçok âlim, onun yüksek himmetiyle, lâyık oldukları şerefli hizmetlerin zirvesine ulaştı. Bir süre sonra kâdıaskerlik vazifesinden ayrıldı ve emekli oldu.
İbrâhim Trablûsi hazretleri Hanefi mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 853 (m. 1449)'da Lübnan'da Trablus'ta doğdu. 922 (m. 1516)'da Kâhire'de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Ahmed Bürzülî hazretleri kıraat, hadis, tasavvuf ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimidir. 730 (m. 1341)’de Tunus’ta Kayrevan’da doğdu. Zamanının en meşhur âlimlerinden ilim öğrendi. Şemseddîn Muhammed bin Merzûk’tan fıkıh ve hadis ilmini, hadis ravileri ve kıraat rivayetlerini öğrendi. İbn-i Tafracîn Medresesi’nin müderrisliğine, sonra Şeyhülislâmlık makamına getirildi. 844 (m. 1440) yılında Kayrevan’da vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Kadı Alâeddîn Fenârî hazretleri Osmanlı devletinde yetişen âlimlerin ve velîlerin büyüklerinden ve Şemsüddîn Fenârî'nin torunlarındandır. Bursa'da doğup büyüdü. Gençliğinde İran'a gitti. Hirat şehrindeki âlimlerden ders aldı. Sonra Semerkand ve Buhârâ'ya gidip, oradaki âlimlerden de okudu. Fâtih Sultan Mehmed Hanın ilk zamanlarında Anadolu'ya geldi. Fâtih Sultan Mehmed Han, onu Bursa'ya müderris tâyin etti. Ardından Bursa kâdısı, en sonra da kâdıasker yaptı. Sultan İkinci Bâyezîd Han pâdişâh olunca, Rumeli kâdıaskerliğine getirildi. Sonra bu vazîfeden ayrılıp, Bursa'ya döndü. Keşîş Dağı eteğinde, hâlen Kadı Yaylası denilen yerde bir ev yaptırıp, orada oturmayı âdet edinmişti. 1497 (H.903) senesinde Bursa'da vefât etti. Mollazâde'nin Hidâye Şerhi kitabına yaptığı hâşiyesi vardır. Bu kitabında şöyle nakleder:
Abbasi halifelerinin beþincisi Harun Reþid, sarayının bahçesindeki bir gül fidanını çok beðenir. Yapraðı, kokusu, görünüþüyle dikkatini çeken gülü özel bakıma alması için bahçıvana emir verir.
Bahçıvan üzerine titremeye baþlar gülün. Ne var ki, sakınan göze çöp batar derler ya. Aynen öyle olur. Bir sabah bahçıvan gelip bakar ki, gülün dalına konan bir bülbül, ne kadar yaprak varsa hepsini gagalayarak yere düþürmüþ. Tek yaprak bırakmamıþ gülün baþında... Korku içinde koþar halifeye:
- Sultanım der, üzerine titrediðimiz gülün yapraklarını bir bülbül gagalayarak yere dökmüþ, tek yaprak bırakmamıþ gülün baþında... Harun Reþid, telaþ etmeden cevap verir:
- Üzülme efendi üzülme, der. Bülbülün yaptıðı yanına kalmaz!.