Anadolu velîlerinden İsmâil Ankaravî Rusûhî

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 15 Aralık 2006

İsmâil Ankaravî Rusûhî hazretleri, ilk tahsîlini doğum yeri olan Ankara’da yaptı. Aklî ve naklî ilimleri, zamânının âlimlerinden okudu. Arapça ve Farsça öğrendi. Din ve fen ilimlerini öğrendikten sonra tasavvufa yöneldi. Bayrâmiyye yoluna girip feyz aldı. Tasavvuf derecelerinde yükseldi. Hocası tarafından insanlara Allahü teâlânın dînini ve sevgili Peygamberimizin güzel ahlâkını anlatmakla vazîfelendirildi. Halvetiyye yolunda da icâzet alıp, insanlara ilim öğretti...

Devamını oku...

Ermeni’nin imanına sebep olan zat

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 14 Aralık 2006

Ramazan-ı Şerîfte va’z u nasîhat için Erzurum’un bir köyüne davet edilen İbrahim Hakkı hazretlerini alıp köye getirmek üzere; kendisine hep böyle görevler verilen Ermeni bir hizmetçi ile bir at gönderilmişti. Adam, İbrahim Hakkı hazretlerine gitti ve durumu anlattı. Hemen yola çıktılar. Fakat binek hayvanı bir tane olduğundan İbrahim Hakkı hazretleri, Ömer radıyallâhü anhın Kudüs’e giderken kölesiyle beraber nöbetleşe deveye binmesi hususundaki ahlâk-ı hamîdeyi tatbik etti. Ermeni hizmetçi buna her ne kadar;

Devamını oku...

Büyük müctehid İmâm-ı Ebû Yûsuf

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 13 Aralık 2006

İmâm-ı Ebû Yûsuf hazretleri, 731 (H.113) senesinde Kûfe’de doğdu. 798 (H.182) senesi Bağdât’ta vefât etti... Ebû Yûsuf hazretleri yetim olup fakir bir âilenin çocuğu olmasına rağmen, İmâm-ı A’zam’ın derslerine büyük bir gayretle devâm etti. İmâm-ı A’zam hazretleri, onun keskin zekâsını görüp derslere devâm etmesi için fakir olan âilesinin geçimini de kendi üzerine aldı. Ailesini rahatlıkla geçindirip ilme yönelmesi için ona devamlı yardımda bulundu.

Devamını oku...

Büyük mutasavvıf Muhammed Pârisâ

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 12 Aralık 2006

Muhammed Pârisâ hazretlerinin tasavvufta hocası, evliyânın en büyüklerinden olan meşhûr İslâm âlimi Şâh-ı Nakşîbend Behâeddîn-i Buhârî’dir. Ona talebe olduktan sonra, sohbetlerine devâm edip, himmet ve teveccühüne kavuştu. Böylece tasavvufta yüksek derecelere ulaştı. Zâhir ve bâtın ilimlerinde zamânının bir tânesi oldu.

Devamını oku...

“Arabzade” ve Kânûnî’nin duası

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 11 Aralık 2006

İtikadı bozuk bir âlim olan Arabzade, Kanuni’nin Başveziri Rüstem Paşa’ya tesir ederek Mısır Başmüderrisliğine tayinini çıkarttırır. Bu durumu öğrenen zamanın âlimleri Padişaha başvurarak Arabzade’nin itikadının bozuk olduğunu, bu haliyle de bir medreseye Başmüderris olarak tayin edilmesinin tehlikesini dile getirirler... Ancak Kanuni Sultan Süleyman Han, Mısır ulemasının ileri geri konuşmasına mahal vermemek için Arabzade’nin Mısır Başmüderrisliğine tayinini uygun bulduğunu söyler. Fakat onu Mısır’a gönderirken de şöyle dua eder: “Allah’tan dilerim ki, Arabzade Mısır’a ulaşamasın da bizi din büyüklerinin ithamından mahfuz kılsın!..”

Devamını oku...

Hadîs ve fıkıh âlimi İmâm-ı Nesâî

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 10 Aralık 2006

İmâm-ı Nesâî hazretleri, Hadîs ilminde imâmdı. Yanî; üçyüzbinden fazla hadîs-i şerîfi râvileriyle birlikte ezbere bilirdi. Yazdığı “Sünen-i sagîr”i, Kütüb-i sitte adı verilen altı büyük hadîs kitabından biridir.
İlim tahsiline Horasan’da başlayan İmâm-ı Nesâî, Irak, Şam, Mısır, Hicaz (Mekke ve Medine) ve Cezîre’deki (Mezopotamya, Fırat ve Dicle havzasının kuzeyi) âlimlerden ders aldı. Mısır’da yerleşti. Hadîs ilminde zamanının bir tanesi, Mısır âlimlerinin en fakîhi idi. Haramlardan sakınmada ve ibâdetlere düşkünlükte eşi yoktu. Her yaptığı iş, her söylediği söz, Allahü teâlânın rızâsı içindi. İmâm-ı Nesâî’nin hadîs-i şerîf rivâyetinde râvilere koyduğu şartlar, Buhârî ve Müslim’den daha sıkıydı. Cerh ve ta’dîline (hadîs râvilerinin güvenilir olup olmamasındaki tesbitlerine) bütün âlimler i’tibâr ederlerdi.

Devamını oku...

Vali oğlu vali Tahir bin Hüseyin

Meşhurların Son Sözleri

Cumartesi, 09 Aralık 2006

Abbasiler devrinde Horasan Valisi olan Tahir bin Hüseyin, yine kendisi gibi vali olan oğlu Abdullah bin Tahir’e son vasiyetini şöyle yapmıştır:
“Ey oğul! Allahü teâlâdan kork. Daima Onun korkusu içinde bulun. Her an Onu murakabe eyle! Hep Onu düşün. Onun gadabından sakın.
Şunu iyi bil ki, Allahü teâlâ emrettiği şeylerden seni hesaba çekecek ve yaptığın işlerin; mükâfat veya ceza olarak, karşılığını verecektir. O halde aklınla, zihninle, basiretinle, her şeyinle, Hak teâlâya vereceğin hesaba hazırlanmaya yönel. Hiçbir meşguliyet bu mühim farzı terk etmene ve gevşeklik göstermene sebep olmasın. Çünkü bu, her şeyin başıdır.

Devamını oku...

Nasipli amca Ebû Talib

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 08 Aralık 2006

Kureyş’in ileri gelenleri, hasta olan Ebû Talib’e ziyarete gelmişlerdir... Müşrikler adına her zaman olduğu gibi küfrün yaman aktörü Ebû Cehil konuşmaktadır:
-Geçmiş olsun ya Eba Talib! Sen bizim ulumuzsun. Ölüm döşeğinde bulunman cümlemizi korkulara sevk ediyor. İstikbalden ürküyoruz. Yeğeninle aramızdaki ihtilaf malum. Ölmeden evvel bu meseleyi çözmelisin. O’nu da buraya çağır; hakem ol; aramızı bul!

Devamını oku...

Anadolu velîlerinden Harputlu İshak Efendi

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 07 Aralık 2006

Harputlu İshak Efendi, ilk tahsîlini Harput’ta yaptıktan sonra, ilim öğrenmek için İstanbul’a gitti. Fâtih Câmii etrâfındaki “Sahn-ı Semân Medreseleri”nde ders gördü. İstanbul’da uzun bir tahsîl hayâtından sonra icâzet, diploma aldı ve Harput’a döndü. Harput Meydan Câmii Medresesinde ders verdi ve çok sayıda talebe yetiştirdi. Talebeleri üzerine çok titreyen Harputlu İshak Efendi; “Talebe, solmayan güle ve konuşan bülbüle benzer” buyururdu...

Devamını oku...

Filistinli velî Muhammed Cisr

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 06 Aralık 2006

Muhammed Cisr, Trablus’ta yetişen büyük velîlerdendir. 1792 (H.1207) senesinde Trablusşam’da doğdu. Babasının terbiyesinde yetişen Muhammed Cisr, küçük yaşta Kur’ân-ı kerîmi ve yazı yazmayı öğrendi. Babası ile birlikte evliyânın büyüklerinden Şeyh Abdullah Debbâ’nın sohbetlerinde bulundu. On sekiz yaşına gelince, ilim tahsîline devâm etmek için Mısır’a gitti. Mısır’da iken babası vefât etti. Burada Şeyh Muhammed Ketbî ve Şeyh Ahmed Savî’den icâzet, diploma aldı. Sonra memleketine döndü. İnsanlara, Allahü teâlâya kavuşturan doğru yolu anlatmaya çalıştı...

Devamını oku...