Hz. Ebû Bekr’in torunu Abdülkâdir Sıddîkî

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 21 Kasım 2006

Hazreti Ebû Bekir’in torunlarından ve Hanefî mezhebi fıkıh âlimi olan Abdülkâdir Sıddîkîn’nin doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. Nisbetinden Bağdadlı olduğu anlaşılmaktadır.
Abdülkâdir Sıddîkî, devrinin büyük âlimlerinin ders ve sohbetlerinde bulunarak yetişti. Zamânındaki âlim ve velîlerin önde gelenlerinden oldu. Fazîletler sahibi, âlim, ârif, âbid ve velî bir zât idi. İnsanlara İslamiyeti doğru şekilde öğretmek için çırpınırdı. Keşf ve kerâmet sahibi idi. Kudüs’e yerleşti.
Talebesi Seyyid Muhamed bin Îsâ içinden çıkılmaz bir mesele ile karşılaşınca, Abdülkâdir Sıddîkî hazretlerine sual ederdi. O da başını eğer, bir müddet düşündükten sonra;

Devamını oku...

Büyük mutasavv1f Bedî’uddîn Sehârenpûrî

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 20 Kasım 2006

Hindistan’da yetişen velîlerden Bedî’uddîn Sehârenpûrî hazretleri, akli ve nakli ilimlerde âlim idi. Dünyaya hiç meyletmez, haramlara düşmek korkusuyla şüphelilerden sakınırdı.
İmam-ı Rabbânî hazretlerin hizmet ve sohbetinde uzun zaman bulundu ve çok hallere ve yüksek derecelere kavuştu. Hilafet-i mutlaka ile tedrise mezun olup, çok talebesini tasavvufta yüksek derecelere eriştirdi...

Devamını oku...

Hasan-ı Basrî ve Mecûsî komşusu

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 19 Kasım 2006

Hasan-ı Basrî hazretlerinin Şem’ûn adlı mecûsi komşusu hastalanmıştı. Onun, bu hastalıktan kurtulamayacağını anlayan Hasan-ı Basrî hazretleri yanına gitti ve ona Kelime-i tevhîdi telkîn ederek buyurdu ki:
-Ey Şem’ûn! Uzun yıllar ateşe taptın, gece ve gündüz yaratıcı sanarak ona secde eyledin. Bu sebeple yerin ateş olacaktır. Ancak şimdi ölmeden ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah’ deyip, Hakkın dergâhına vardığında kendine Cennet’i mekân bulasın!..

Devamını oku...

“Hünkâr Şeyhi” Vânî Mehmed Efendi

Meşhurların Son Sözleri

Cumartesi, 18 Kasım 2006

Vânî Seyyid Mehmed Efendi Van’da doğmuş olup, doğum târihi bilinmemektedir. Babasından dolayı “Vânîzâde”, kendisi Van’da doğduğu için de “Vânî” nisbetleri ile meşhûr oldu... 1685 (H.1096) târihinde Bursa yakınlarında Kestel’de vefât etti...
Vânî Seyyid Mehmed Efendi, ilk tahsîline Van’da başladı. Doğunun belli başlı ilim merkezlerini dolaştı. Gence, Karabağ ve Tebriz gibi bâzı beldelerde ilim tahsîl etti. Bilgisi ve hitâbetiyle, herkesin hayranlığına mazhar olan Mehmed Efendi, Erzurum beylerbeyi Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa ile sohbet edip, nasîhatlerde bulundu. Fâzıl Ahmed Paşanın babasının vefâtı üzerine sadrâzam tâyin olunarak İstanbul’a çağrılmasından sonra, Mehmed Efendinin nâmı İstanbul’da da duyulmaya başladı. Pâdişâh Dördüncü Mehmed Hanın emriyle İstanbul’a çağrıldı. Pâdişâh hocası “Hünkâr şeyhi” ve Yeni Câmi’de ilk kürsü vâizi oldu. Şehzâde Mustafa’nın da hocalığını yaptı. Yeni Câmi kürsüsünden ettiği vaaz ve nasîhatleri pek tesirli idi...

Devamını oku...

Türklerin Hakanı Oğuz Kağan

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 17 Kasım 2006

Nuh aleyhisselâmın oğlu Yâfes’in büyük oğlu Türk, doğuda yerleşmişti. Bunun ülkesine Türkistan denildi. Türklerin ilk atası olan Türk’ün oğullarından büyüğü Kara Han, doğan oğluna bir yaşında iken ad koyacağı sırada, bu çocuk; “Benim adım Oğuz olsun” deyince, herkes şaşırmıştı. Allah’ın varlığına ve birliğine inanan Oğuz, putperest annesinin sütünü emmedi. Babası, Oğuz’u evlenme çağına gelince, o zamandaki hak dine inanan bir kız ile evlendirdi. Bundan, Gün-Han, Ay-Han, Yıldız-Han isimli oğulları oldu. Diğer bir hanımından da Gök-Han, Dağ-Han, Deniz-Han isimli oğulları dünyaya geldi...

Devamını oku...

Tabiînin büyüklerinden Bekr bin Abdullah

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 16 Kasım 2006

Bekr bin Abdullah el-Müzenî; Enes bin Mâlik, İbn-i Abbâs, İbn-i Ömer, Mugîre bin Şû’be, Ebû Râfî es-Sâığ, Hasan el-Basrî, Hamza, Urve bin Mugîre bin Şû’be, Ebû Temîme el-Huceymî ve diğer Eshâb-ı kirâmın sohbetlerinde yetişti. Dünyâya düşkün olmayan, haram ve şüphelilerden çok sakınan bu mübarek zat, yaşlı birini görünce, “Bu benden daha hayırlı, daha iyidir. Çünkü o, yaşça benden büyüktür. Bu sebeple, daha fazla ibâdet yapmıştır” derdi. Bir genci gördüğü zaman ise, “Ben ondan daha fazla günâh işledim. O ise, yaşı küçük olması sebebiyle, daha az günâh işlemiştir” derdi...

Devamını oku...

Buhârâlı velî Hâce Dehkân-ı Kılletî

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 15 Kasım 2006

Hâce Dehkân-ı Kılletî hazretleri, aslen Buhârâlıdır. On üçüncü asrın ortalarında vefât etmiş olup, kabri Buhârâ yakınlarında Hakrîz Hisârında Ayyâr Burcu yakınındadır.
Hace Evliyâ’nın önceki hocası, onu Abdülhâlık-ı Goncdüvânî’nin sohbetlerinden vazgeçirmeye, bu yolda ilerlemesine mâni olmaya çalıştı ise de başaramadı. Bunun için her gördüğü yerde kendisine hakâret ediyor, ayıplıyor, dil uzatıyor ve ağır sözler söylüyordu. Hâce Evliyâ ise hiç cevap vermeyip sabrediyordu...

Devamını oku...

“Allahü teala, Kifl’in günahlarını affetti!..”

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 14 Kasım 2006

Zengin bir adam olan Kifl, ahlâkî değerlere önem vermeyen biriydi. Bütün servetini de faizden elde etmişti. Dara düşen kimse kendisine geliyor, o da yüksek bir faizle onlara para veriyordu...
Bir gün, bu Kifl’in kapısına borç için bir kadıncağız geldi. Bu kadın yakın zamanda kocasını kaybetmiş, namuslu, kendisini çocuklarına adamış bir anneydi. Bir süre, kocasından kalan şeylerle evini idare etmeye çalışmıştı. Ancak artık evde para kalmamıştı. O gün aklına evde dokuma yapıp onları yakın bir arkadaşı vasıtasıyla satmak geldi. Ancak bunun için bir dokuma tezgâhına ihtiyacı olacaktı. Tezgâhı alabilmek için de borç arayışına girdi. Yakın dost ve akrabalarından istedi; ama kimsede para yoktu. Çaresiz kalınca mecburen Kifl’e gitmeye karar verdi...

Devamını oku...

Hanbelî fıkıh âlimi Abdülazîz Hallâl

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 13 Kasım 2006

Abdülazîz bin Ca’fer hazretleri; Muhammed bin Osman bin Ebî Şeybe, Mûsâ bin Hârûn, Muhammed bin Fadl el-Vâati, Sa’îd bin Aceb el-Enbârî, Ebû Halîfe Fadl bin Hab-bâb, Ali bin Taygûr, Ca’fer el-Feryâbî, Ahmed bin Muhammed Ca’d, İbrâhîm bin Muhammed bin Heysem, Kâsım bin Zekeriyyâ el-Mutnz, Hüseyn bin Abdullah, Ebü’l-Kâsım el-Begâvî, Abdullah bin Ahmed, Ebû Bekr bin Ebû Dâvûd gibi pek çok değerli âlimden hadîs-i şerîf öğrenmiş, rivâyetlerde bulunmuştur.
Kuvvetli bir zekâya sahip olan Abdülazîz Hallâl; çok güç, anlaşılması zor olan meseleleri hemen anlardı. Hadîs âlimleri, onun sağlam, güvenilir bir râvi olduğunu bildirmişlerdir.

Devamını oku...

Büyük fıkıh âlimi Mekhûl eş-Şâmî

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 12 Kasım 2006

Mekhûl eş-Şâmî, zamânında, Şam’ın en büyük fakîhi (İslâm hukûku âlimi) idi. Resûlullah efendimizin hadîs-i şerîflerini öğrenmek için çok memleket dolaştı. Irak ve Medîne’ye gitti. Enes bin Mâlik, Ebû Umâme, Mahmûd bin Rebî’, Ubeydullah bin Muhayrız, Anbese bin Ebî Süfyân, Süleymân bin Yesâr, Tâvûs bin Keysân gibi zatlardan hadîs-i şerîf rivâyet etti. Hadîs ilminde sika (güvenilir) bir âlimdir.

Devamını oku...