Dini Hikayeler • 17.04.2007
Sinop'ta medfûn bulunan ve Takıyyüddin Ebû Bekr Kefevi'nin talebesi olan Mahmûd Kefevi hocasının şu kerâmetini anlattı:"Gemiye binip İstanbul'a gitmek üzere yola çıktık. Ben o zaman gençtim ve bu benim ilk yolculuğumdu. Hoş bir rüzgârla dört gün gittik. Sonra şiddetli bir rüzgârla deniz kabardı. Dalgalar her taraftan vurmaya başladı. Gemide bulunanlar korku, dehşet ve ümitsizlik içinde bâzı mal ve eşyâlarını denize attılar. Bu ızdırap ve sıkıntı bana da ümitsizlik vermeye başladı. Hocam Takıyyüddin Ebû Bekr Kefevi, geminin alt katında sâkin ve telaşsız bir halde oturuyor du. Dalgaların şiddetli vuruşları gemide bulunanların ve benim korkumu iyice arttırdı. Hocam bana bakıp; "Korkma! Allahü teâlâ bizi kurtaracak ve biz Erikli Kasabasının doğu tarafındaki Hacı Baba Dergâhında kuşluk vakti oturup süt içeceğiz ve incir yiyeceğiz." buyurdu. Gemici lerin hesâbına göre seksen mil yolumuz kalmıştı. Ebû Bekr Kefevi hazretleri sükûn ve vekar içinde tatlı ve güzel sesiyle Kehf sûresini okumaya başladı. Biz rahatladık ve korkumuz kalma dı. Halbuki dalgaların vuruşları hâlâ devâm ediyordu. Nihâyet Allahü teâlâ bizi, hocam Ebû Bekr Kefevi hazretlerinin duâsı bereketiyle kurtardı. Gecenin sabahında Erikli sâhiline çıkıp doğruca Hacı Baba Dergâhına ziyârete gitti. Biz de onu tâkib ettik. Hep birlikte oturduk. Hocamız Kur'ân-ı kerim okuyor biz de dinliyorduk. O sırada dergâhın çevresinden bir kadın iki elinde birer çanak ile çıkageldi. Kapları önümüze bıraktı. Biri süt, diğeri incirle doluydu. Şeyh Ebû Bekr Kefevi tebessüm ederek bize baktı ve; "Bismillah ile yiyiniz!" buyurdu. Biz besmele ile yedik. Hocamın bu kerâmetine şâhid olduğumuz zaman, 1542 (H.949) senesiydi."
Dini Hikayeler • 21.04.2007
Vehbi Tülek
Dini Hikayeler • 08.07.2007
Vehbi Tülek