ŞEYH EDEBALİ’NİN NASİHATLERİ

1001 Osmanlı Hikayesi

Cumartesi, 17 Eylül 2005

“Ey Oğul!Yükün ağır, işin çetin. Allah yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hakk yolunu yararlı etsin, Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin, Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin.“Ey Oğul!Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen savulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!..Sabır çok önemlidir. Bir bey Sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisizlik ve kılıç da tıpkı ham armut gibidir.Milletin, kendisi sırfanı içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.

Devamını oku...

YUNAN SUBAYININ İNTİKAMI

1001 Osmanlı Hikayesi

Cuma, 16 Eylül 2005

Yunan askerleri Bursa’ya girmiştir. Askerlerin başında Venizelos’un yedek subay olan oğlu Sofokles vardır. Osmanlının Taht şehrinde. Sanki tarih 600 sene öncesine dönmüştür. Sanki Bizans, asırların arkasından dönüp gelerek yarım kalan bir kavganın rövanşına çıkmıştır.Tutsak şehirde ezanların hıckırdığı bir Ramazan günüdür. Sofokles’in günlerden beri beklediği Atina’lı fotoğrafcı nihayet şehre gelmiştir. Sofokles fotoğrafcıyı da yanına alarak bir manga askerle birlikte Osman Gazi’nin türbesine yönelir. Türbenin yanına vardıklarında kapının kilitli olduğunu görürler. Venizelos’un askerleri, bir kale burcuna saldırırcasına türbe kapısına yüklenirler. Tahta kapı çatırdıyarak devrilir. Sofokles önde, Fotoğrafcı arkada türbeye girerler. Ne yapacağını anlamayan askerler de her an birileri çıkıverecekmiş gibi süngülü tüfeklerini türbe kapısına doğrulturlar.

Devamını oku...

KANUNİ'NİN BÜYÜKLÜĞÜ VE A.B.D. Kİ, PORTRESİ

1001 Osmanlı Hikayesi

Perşembe, 15 Eylül 2005

Halk içinde mûteber bir nesme yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.Saltanat dediklari bir cihan kavgasıdır.Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi.Batılıların atının üzengisini öpmek için yarıştıkları, 30 Eylül 1520 tarihinde, 27 yaşında Osmanlı tahtına çıkan Muhteşem Süleyman'ın vefat tarihi olan 9 Eylül 1566'ya kadar süren 45 yıl 3 ay 7 günlük saltanat süresinin tam 10 yıl 3 ay 5 gününü (2745gün) at sırtında i'la-yı kelimetullah adına ömrünü seferlerde geçirmiştir.Sultan Süleyman'ın seferlerle geçen hükümdarlığı boyunca, 15 milyon kilometre kare üzerine yayılmış 21 eyalet ve 250 sancaktan oluşan Osmanlı Devleti'ni bir dünya güçü haline getirmiştir.

Devamını oku...

OSMANLI'NIN TICARET AHLAKI VE HOLLANDA

1001 Osmanlı Hikayesi

Çarşamba, 14 Eylül 2005

Osmanlı Kerim Devleti'nin, kurmuş olduğu medeniyetini, tekke-medrese-kışla sacayağı üzerine sağlam bir şekilde oturtup, doğruluk ve adalet üzerine cihana ışık saçtığı günlerde, Hollanda Ticaret Odası'nda bir karar alınırken oyların eşit çıkması halinde, oda reisinin : "Içinizde Türklerle alış veriş eden var mı?" diye sorduğunu ve birinden "evet" cevabını alınca da onun oyunu, imtiyazlı olarak iki oy olarak kabul edip karara varır.Türklerle alışverişte bulunan kişiye bu alış veriş Avrupa'da ayrı bir itabar ve güven kazandırmaktadır. Bundan dolayı da gittiği yerde imtiyazlı konuma gelmektedir. Çünkü Osmanlı’da ticaretin her alanında dürüstlük ve ahlak en önemli değerdi.Yabancı bir kumaş tacirinin Osmanlı ülkesine gelerek bir kumaş imalathanesinin mallarını beğenip hepsini almak istedikten sonra, mal sahibinin kumaş toplarını denklerken bir top kumaşı ayırdığını görüp bu hareketinin sebebini sorması üzerine, Osmanlı esnafı " Onu sana veremem, kusurludur" cevabını verir.

Devamını oku...

EY CESUR YENİÇERİ BU TARAFA YETİŞ

1001 Osmanlı Hikayesi

Salı, 13 Eylül 2005

Fatih'in torunu Yavuz Sultan Selim zamanında  bazı Bizans soyluları ve onların yakınları yeniden Bisans’ı ihya etmek sevdasına düşmüşlerdi. Bunu gören Yavuz, bu duruma çok öfkelenmiş Bizans halkının ya müslüman olmalarını veya Istanbul'u terk etmelerini emretmişti. Bu emir karşısında sıkıntıya düşen devlet ricali Padişah'tan çekinerek Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi'ye müracat etmişlerdi. Zembilli de Yavuz'a dedesi Fatih'in bunlara eman verdiğini söyleyerek şimdi böyle bir uygulamanın hukuken uygun olmayacağı hakkında fetva verdi.Bu hadise Yavuz Selim gibi çok zorlu bir hükümdarın adalet infazına fazla müdahale etmediğini ve hukukun üstünlüğü kavramanın sonuna kadar korunduğunun göstergesi sayılabilecek sayısız olaydan sadece birisidir.Yine Kanunî Sultan Süleyman'ın şahsından bir misal: Devleti ihtişamın zirvesine çıkaran bu cihangir Padişah son seferine çıkmadan önce Şeyhülislâm Ebussud Efendi'yi yanına çağırmış ve ona bir çekmece vererek vefat ettiği zaman bu çekmece ile birlikte defnedilmek istediğini söylemişti.

Devamını oku...

İKİNCİ BAYEZİD HÂN’IN TUĞLASI

1001 Osmanlı Hikayesi

Pazartesi, 12 Eylül 2005

Sultan II. Bayezid Han rahmetullâhi aleyh, her seferden dönüşünde elbisesine bulaşan tozları toplar ve bir kavanozda biriktirirdi.Yine bir harp dönüşüydü. Bayezid Han elbisesini çıkartmış, üzerindeki tozları toplamaya başlamıştı. Hanımı Gülbahar Hâtun, merakla sordu:— Pâdişâhım, merakımı hoş görün, ama, o tozları niçin biriktirdiğinizi sorabilir miyim? Pâdişah:— Elbette Gülbahar Hâtun, diye karşılık verdi ve devamla, benim senden gizlim yoktur. Bu tozlardan bir tuğla döktürüp mezarıma koyulmasını vasiyet edeceğim. Çünkü Allah, ayakları Hak yolunda tozlananları cehennem ateşinden koruyacağını buyurmaktadır. İşte Hak yolunda küffarla savaşırken üstümüze bulaşan tozları bu yüzden topluyoruz. Vasiyetimizdir; öldüğümüzde bu tozları kabrime koysunlar.Sultan II. Bayezid Han, biriktirdiği bu tozlardan bir tuğla yaptırdı. Bu tuğla, vasiyeti gereğince, öldüğü zaman kabrine kondu.

Devamını oku...

AVRUPA'DAKI OSMANLI KORKUSU

1001 Osmanlı Hikayesi

Pazar, 11 Eylül 2005

Donanma, ordu yürürken Muzafferen ileri,Üzengi öpmeye hasretti garbın elçileri…Fransa Kralı I. Fransuva, 1525 Pavye Muharebesinde Almanlara esir düşünce, annesi Düşes Dangolem vasıtasıyla Osmanlılardan yardim istedi. Bunun üzerine Kânûnî'nin krala gönderdiği mektup onun Avrupa devletlerine bakış açısını çok güzel ifade etmektedir. Ocak 1526 tarihli mektup şöyeledir:

Devamını oku...

OSMANLI RAMAZANLARI

1001 Osmanlı Hikayesi

Cumartesi, 10 Eylül 2005

Ramazan Ayını GörmekEskiden Ramazanın birinci gününün tahakkukuna çok ehemmiyet verilirdi. Bunun için de ayı gözle seçilmeyecek derecede bir hilal halinde iken mutlaka görmek şarttır. Her ne kadar takvimlerde yazılı ise de astronomik hesaplarla tâyini cihetini atalarımız hatalı bulmuşlardır.Bu Ramazan ayının rü'yet meselesiyle Istanbul Kadılığı meşgul olurdu. Ramazan olmayı melhuz olan akşam Istanbul Kadısı ile maiyetindeki memurlar Şeyhülislâm dairesinde toplanırlardı. O akşam için Kadı'nın, dairesinde dâvetli ricale ve büyük rütbeli ilmiye memurlarına mükemmel bir ziyafet çekmesi mutaddır.(gelenektir)

Devamını oku...

ÖNCE KÜFRETTILER SONRA ALKIŞLADILAR

1001 Osmanlı Hikayesi

Cuma, 09 Eylül 2005

II. Abdülhamid'e önceden muhalefet ve hatta hakaret eden Rıza Tevfik Bölükbaşı gibi çok önemli simalar, sonradan hatasını anlayıp Pişmanlıklarını ifade eden şiirler yazmışlardır. Işte Rıza Tevfik Bölükbaşı'nın, " Sultan Hamid'in Ruhaniyetinden Istimdat" isimli 15 kıtalık şiirinin beş kıtası:

Devamını oku...

ÇANDARLI KARA HALİL

1001 Osmanlı Hikayesi

Perşembe, 08 Eylül 2005

Sultan Orhan Gâzi, âlimleri, evliyâyı görüp gözeten bir büyük bey idi. O mübârek kimse, bir gün Alâüddîn-i Esved hazretlerini ziyârete gitti. Bu sırada Alâüddîn-i Esved hazretleri nâfile namaz kılmakta idi. Orhan Gâzi, avluda bekledi. Bu sırada farz namaz vakti geldi. Orhan Gâzi ve orada bulunan Alâüddîn-i Esved'in talebeleri namaz için hazırlandılar. Namazın sünnetini kıldılar. İkâmet okununca, talebeler arasında bulunan Çandarlı Kara Halil imâmete geçti. Hazır olan cemâate namaz kıldırdı. Alâüddîn-i Esved de odasından çıkıp geldi. Bir müddet sohbet ettiler. Orhan Gâzi edeple dinledikten sonra başını kaldırıp; "Seferde ve hazerde, ahâli arasında vâki olacak hâdiselerde hükmedip, hak ile bâtılı ayırmak, şer'î, dînî hükümleri beyân etmek için bir hoca efendi, âlim lâzımdır. Talebenizden birini benimle sefere gitmek için tâyin etseniz." deyip, arzu ve isteğini arzetti.

Devamını oku...