Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.560.868

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Ehl-i Sünnet Itikadının Temel Esasları

İshâk bin Muhammed Semerkandî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Semerkand’da doğdu. Fıkıh ve kelâm ilmini, meşhûr âlim Ebû Mensûr Muhammed Mâtürîdî’den tahsil etti. Ebû Bekr Verrâk ve zamanındaki Belh evliyâsı ile sohbet etti ve onlardan tasavvuf ilmini öğrendi. 342 (m. 953) senesinde vefât etti. Çok kitap yazdı. Eserlerinden “es-Sevâd-ül-a’zam” kitabında, bir insanın “Ehl-i sünnet vel cemâatten olabilmesi için, altmışbir temel esâsı kabûllenmesi gerekir. Bu temel esaslardan bazıları şunlardır:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

CÂmide Nargile

Süleymâniye Câmii, Mimar Sinan'ın kalfalık (Selimiye ustalık) eseridir. Câmi ile bir külliye hâlinde olan bu eser Kanuni Sultan Süleyman Hân zamanında 1550' de başlanarak 1556'da bitirildi.Avlusu ile birlikte dikdörtgen şeklindeki câminin harem kısmı, 68x63 m dir. 26,50 m kutrunda ve 53 m yükseklikte olan düz pandantifli kubbe, dört kalın kemer üzerinde oturmak ta ve kâidesinde yuvarlak kemerli 32 pencere bulunmaktadır. Câmi 138 pencereden ışık alır. Akustik ve havalandırma düzeni bir mimâri şâheseridir. Mimar Sinan, Süleymâniye Câmii'ni yaptığı sırada birtakım kimseler; "Câmi içinde nargile fokurdatır durur" diye, kendisini Kanuni Sultan Süleyman Hân'a şikâyet ederler. Kanuni, âni bir baskın yapar. Hakikaten Mimar Sinan'ı nargile fokurdatırken bulur. Fena hâlde canı sıkılır. Sert bir sesle "Bre bu ne hâldir?" diye çıkışır. Mimar Sinan gâyet soğukkanlı "Pâdişahım, bu nargileyi burada bulundurmamın sebebi, fokurtusu içindir. Dikkat ederseniz, Tömbekisi (tütünü) yoktur. Fokurduyan suyun sesi bana câmide okunacak Kur'ân-ı kerim seslerinin her tarafa yayılmasını sağlamak için lüzumlu tedbirleri almama yardım etmektedir." diye cevap verir. Mimar Sinan bu tedbiriyle, bugün ancak modern tiyatro binalarında görülebilen akustik tertibatı, yâni ses yankılanması ayarını, 16. asırda yapmış oluyordu.

Vehbi Tülek

Filan Gün Saltanat Tahtina Oturacaktir

Vehbi Tülek

Ben Siftah Ettim

Vehbi Tülek

Nasuhi Efendi Ve Mezomorto Hüseyin Paşa

Vehbi Tülek

Sakız Adası zaferinden sonraydı. Muhammed Nasûhi Efendi borçlarını ödemekle meşgûl olduğu sırada Mezomorto Hüseyin Paşa konağına dâvet etti. Nasûhi Efendi, Paşanın konağına varınca, Paşa saygıyla ayağa kalkıp kendisine ikrâmda bulundu. Muhammed Nasûhi Efendi, Paşanın bu hareketine hayret etti. Kendi kendine; "Bu ne haldir? Bakalım sonu ne olacak." dedi. Çünkü Mezomorto Hüseyin Paşa, Nasûhi hazretlerine daha önce yakınlık göstermezdi. Bugünlerde ilgilenmesi onun dikkatini çekti. Hüseyin Paşa, Nasûhi hazretlerine hitâben; "Efendi hazretleri! Bize niçin yabancı gibi bakıyorsun. Sakız önündeki muhârebede bize zaferi müjdeleyen siz değil miydiniz?" dedi. Çünkü Sakız muhârebesi sırasında Nasûhi Efendi, MezomortoHüseyin Paşanın bulunduğu kalyona kerâmet olarak gelmiş, zaferi müjdeledikten sonra kaybolmuştu. Sakız muhârebesi sırasında bu müjdeyi veren kimsenin Nasûhi hazretleri olduğunu bilen Hüseyin Paşa, o gece, onu konağında misâfir edip izzet ve ikrâmlarda bulundu. Ertesi sabah dergâh inşâası sebebiyle olan bütün borçlarını ödediği gibi, dergâhının çeşitli ihtiyaçlarını da temin etti. Böylece Nasûhi Efendinin kimseye borcu kalmadı.Tamâmen Nasûhi Efendinin mülkü olan dergâhta, Cumâ namazı kılınmaya başladı. 1704 (H.1116) senesinde Veziriâzam Dâmâd Hasan Paşa bu dergâha imâm, hatib, müezzin, kayyım tâyin ettirdi. Diğer ihtiyaçları için de günlük yüz elli akçe tahsisat ayırttı. Ayrıca Hadice Sultan ve Vâlide Atik Sultan vakıflarından bu dergâhın ihtiyaçları için gelir tahsis edildi. Dergâhta bulunan dervişlerin her türlü ihtiyaçları temin edildiği gibi, dergâha her gün gelen misâfirler ağırlandı.

Gül Baba’nin Cenaze Namazi

Vehbi Tülek

Osmanli Askeri Ve Papazlar

Vehbi Tülek

Belgraddan Bağdada

Vehbi Tülek

İki Yusuf’un Hikayesi

Vehbi Tülek

Sultan I. Ahmed Ve Hediyesi

Vehbi Tülek

Kanunî Sultan Süleyman’in BÂlî Beye Mektubu

Vehbi Tülek

Şair Padişah Ii. Selim

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

İlmihâl Bilgilerini Öğrenmek Her Müslümana Farzdır

İmâm-ı Birgivi hazretleri Osmanlı Hanefi mezhebi âlimlerinin meşhûrlarındandır. İsmi Muhammed, babasınınki Ali'dir. 1521 (H.929) senesinde Balıkesir'de doğdu. Önce babasından ilim öğrendi. Sonra İstanbul'da Semâniyye Medresesinden mezun oldu. İstanbul medreselerinde müderrislik yaptı. Bu vazifesi sırasında Bayrâmiyye tarikatının şeyhlerinden olan Abdürrahmân Karamâni'ye talebe olup, onun sohbetlerinde bulunarak tasavvufta yetişti. İkinci Selim Hanın hocası Atâullah Efendi, Birgivi'nin ilimdeki kudretini takdir ederek kendisini, Birgi'de yaptırdığı medresenin müderrisliğine tâyin etti. 1573 (H.981) senesinde İzmir'in Ödemiş ilçesinin Birgi kasabasında vefât etti. Vefatından önce şöyle vasiyet etti:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Sen Bizim Dînimizi Bırakmışsın Öyle Mi

Vehbi Tülek

Kutbüddin Muhammed Haydari hazretleri târih ve Şafii mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 821 (m. 1428) senesinde Şam'da Beyt-ül-makdis'te doğdu. İkiyüz âlimden ders okuyup icâzet aldı. Kâhire'ye gitti ve orada talebe yetiştirdi. 894 (m. 1489)'de orada vefât etti. Buyurdu ki:

Müminin Baş Ağrısı Günahına Keffârettir

Vehbi Tülek

Allahü Teâlâ Dilediğini Kendine Seçer

Vehbi Tülek

Necmüddîn Umâre el-Yemenî hazretleri Şâfiî fıkıh âlimidir. 515’te (m. 1121) Yemen’in Tihâme bölgesinde doğdu. Zebîd’de Abdullah bin Abbâr ve diğer âlimlerden Şâfiî fıkhı tahsil etti. Medresede müderrislik yaptı. 569 (m. 1174) senesinde vefat etti. Derslerinde şöyle buyurdu:

Şemsüddîn Tetâî

Vehbi Tülek

Havftan Daha Yüksek Makam!

Vehbi Tülek

Mahdûmzâde Ebül-kâsım

Vehbi Tülek

İbn-i Batuta

Vehbi Tülek

Edep, Insanın Nefsini Tanımasıdır

Vehbi Tülek

yumuşaklık Kılıcı Keskindir!

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Ayyaşin Sonu

Ayyaşin Sonu

Herkesin birbirini tanıdığı küçük bir kasabada, bir ayyaş yaşıyordu. Bütün gününü, gecelerinin çoğunu kasabanın meyhanesinde geçiriyordu. Evini, işini, çoluk-çocuğunu çoktan unutmuştu. Bu yüzden herkes kendisinden nefret ediyordu. Kimse kendisiyle ne doğru dürüst konuşuyor, ne de selam alıp veriyordu. Bu haldeyken günün birinde vakti saati doldu ve öldü. Kendisine yaşarken duyulan hoşnutsuzluk ölümünden sonra bile sürdürüldü. O kadar ki, namazını kılacak kimse çıkmadı. Cenazesi ortada kaldı. Adamın karısı, kocasının ölüsünü bir küfeye koyup sırtına yüklendi ve gömmesi için o çevrede yaşayan ve iyilik severliği ile tanınan bir çobana götürdü. Çoban bir çukur açıp adamı gömdü. Ardından herkes "Cehennemi boylamıştır" diye dünüşünüyordu.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Bir Çuval Toprak Ve Arsa

Vehbi Tülek

Kum Ve Kaya

Vehbi Tülek

Bereketi Var Mı?

Allahü TeÂlÂyi Bilir Misin?

Allahü Tealadan Bir An Gafil Olmayasin

Kaldıramayacağın Bir Yükün Altına Girme

Yirmi Saniyede

At Hirsizi

Değişen Sizin Kalbiniz

Vehbi Tülek

Bereketi Var Mı?

Vehbi Tülek

Meşayihın Kadrini Bilmezsen

Vehbi Tülek

Abayi Yakmak

Vehbi Tülek

Yüz Vermedin!

Vehbi Tülek

Veliye Rastlamak İstiyorsan

Vehbi Tülek