Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.545.055

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Dilini Tutan Kimseye Cennet Kapıları Açılır

Hilâl bin Muhammed Haffâr hazretleri hadîs âlimidir. İran asıllı olup, 322 (m. 934) yılında Bağdad’da doğdu. 414 (m. 1023) yılında aynı yerde vefât etti. Zamanındaki birçok âlimden ilim tahsil edip hadîs-i şerîf rivâyet etti. Bağdad’da, yıllarca hadîs ilminde en sağlam âlim, müsned kabul edildi. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Sultan Ii. Mahmud Han’in Takdiri

Sultan I. Mahmud Han, bütün saltanatı boyunca devam eden İran, Rus, Avusturya muharebelerini değerli kumandanları ile idare etti. Bilhassa hayatı muvaffakiyetlerle dolu Hekimoğlu Ali Paşa gibi yetişkin ve tecrübeli vezirleri, sadarette ve ordu seraskerliklerinde kullanarak muvaffak oldu. Sultan Mahmud Han hizmet edenleri takdir edip, kıymetli vezirlerini ufak tefek kusur ve hataları ve hatta mağlubiyetleri yüzünden derhal azil ve sair suretle cezalandırmaz ve hatalarını tashih için kendilerine imkan tanırdı. Bağdat Valisi Ahmet Paşa, İran seferleri dolayısıyla salahiyeti haricinde, izin almadan devlet tevcihatını istediği gibi yapması sebebiyle buradan alınarak Rakka valiliğine tayin olunmuştu. Bunun üzerine korkarak katledileceği vehmine kapılan Ahmet Paşa, Veziriazam Hekimoğlu Ali Paşa'ya mektup yazarak korkusunu bildirdi ve yardımını istedi. Ali Paşa bu mektubu Padişaha arzedince, Sultan Mahmud kendisine şunları yazdı:"Sadrazam tarafına gönderdiğin mektubun manzar-ı hümayunum olup, bazı fikir lere sahip olduğun anlaşılmıştır. Sen bu kadar zamandan beri seraskerlik ve tevcihat ile istediğini yapmış olmana rağmen, bundan sonra senden üstün başarılar ümid edilerek, bu hataların affolunmuştur."Bu ferman ile Sultan Mahmud Han, Ahmet Paşanın hizmetlerini takdir ettiğini ve ufak tefek bir kusur ile en ağır cezanın verilmeyeceğini bildirerek kendisini rahatlattı.

Vehbi Tülek

Şahidlerle İsbati Da Kafidir

Vehbi Tülek

Selanik Vak’asi

Vehbi Tülek

Din Ve Devletin Ayakta Kalmasi İçin

Vehbi Tülek

Osmanlı Devleti içerisinde yeniçeri isyân ve zorbalıklarının önü alınamaz bir hâle gelmişti. Tâlim ve eğitim kabûl etmiyorlar, savaşa çıkmayı da reddediyorlardı. Kendilerine harp fenlerinin öğretilmesini isteyen din ve devlet adamlarına karşı harekete geçtiler. Bunun üzerine İkinci Mahmûd Han vezirleri ve ulemâ sınıfını toplantıya çağırdı. Abdurrahmân-ı Harpûti hazretleri de bunlar arasında idi. Yeniçerilerin artan zorbalıklarından bahisle ne yapılması gerektiği soruldu. Mesele son derece nâzikti. Yeniçeriler tekrar isyân ederek devlet ileri gelenlerinin kellelerini istemeye başlamışlardı. Tamâmen bid'at yuvaları hâline gelen bektâşi tekkeleri de kendilerini tahrik ediyordu. Sonuçta ulemâ birlik içerisinde bunların öldürülmeleri câizdir diye fetvâ verdi. Savaşın başlangıcı olmak üzere sancak-ı şerifin çıkarılması kararlaştırıldı. Fakat sancağı şerifin açılması çok önemli bir olaydı. Bu işin dönüşü yoktu. Yeniçeriler ile yapılacak mücâdelenin sonu ise kestirilemiyordu. Bu sebepten karar alınmasına rağmen herkeste bir tereddüd vardı. İşte bu devlet adamlarının çekingen ve kararsız hâlleri sırasında Abdurrahmân Harpûti hazretleri söz aldı."Bu din ve devletin ayakta kalması Allahü teâlânın istediği şeyse yeniçerileri vururuz, yok ederiz. Değilse biz de bu din ile berâber batıp gideriz, daha ne ihtimâl kaldı?" diyerek kalplerdeki şüpheleri giderdi. Herkes tek bilek tek yürek oldu. Nitekim bu inanç ve imânla harekete geçerek yeniçeri ocağını ortadan kaldırdılar ve bozulmuş bektaşi yuvalarını kapattılar

Müdür Bey’e Habersiz İftara Gidelim

Vehbi Tülek

Yenişehirli Abdullah Efendi

Vehbi Tülek

Her Kim Bu Taşi Kaldirirsa

Vehbi Tülek

Ermeni Zulmünün Canli Şahitleri

Vehbi Tülek

Donanma Sefer Çikarken

Vehbi Tülek

Yakişani Yapmak

Vehbi Tülek

Sen Kandiye Fatihi Olarak İstanbul’a Döneceksin

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Hidâyetullah Erbilî Hazretleri

Hidâyetullah Erbili hazretleri, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdi hazretlerinin halifelerindendir. Irak'ta bulunan Şehrezûr beldesine yakın Erbil beldesinden idi...
Bu mübarek zat, vefatına yakın bir sohbetinde buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Alâüddîn Haskefî

Vehbi Tülek

Alâüddin Haskefi hazretleri Osmanlı fıkıh âlimlerindendir. 1021 (m. 1612)'de Haskef'de doğdu, 1088 (m. 1677) de vefât etdi. (Batman'ın Hasankeyf ilçesine eskiden kısaca "Haskef" derlerdi) Şam Müftüsü idi. En büyük eseri (Dürr-ül-muhtâr) kitâbıdır. Bu kitabında buyuruyor ki;

Âlime Değer Verilmeyen Günler Gelecektir!

Vehbi Tülek

Onlar, Faydasız Işlerden Kaçınır

Vehbi Tülek

Burhânüddin Abdullah Ebri hazretleri Şafii fıkıh âlimidir. İran'da Tebriz'de doğdu. Burada medrese tahsilinden sonra kadılık yaptı. Sonra kâdılkudâtlık makamına getirildi. 743'te (m. 1342) Tebriz'de vefat etti. Buyurdu ki:

İbn-i Ârif Hazretleri

Vehbi Tülek

O’nun Mübârek Zâtını Kalbinde Hazır Et

Vehbi Tülek

Abdurrahmân Mağribî

Vehbi Tülek

Cimrinin Serveti Elinden Alınır

Vehbi Tülek

Allahü Teâlâ Ehl-i Bid’ati Sevmez!

Vehbi Tülek

Alâüddîn-i Semerkandî

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Senin Nasibin Diyar-i Rum’dadir

Senin Nasibin Diyar-i Rum’dadir

Niyâzi-i Mısri, devamlı ibâdet ve tâatla meşgûl olduğu sırada, bir gece rüyâsında Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerini gördü. Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri büyük bir taht üzerinde oturmaktaydı. Etrâfına talebeleri toplanmıştı. Niyâzi-i Mısri, kendisini onların arasın da görünce, hayâsından dışarı çıkmaya yol ve fırsat aradığı bir sırada, Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri, onu yanına çağırıp, bir kese altın hediye verdi ve; "Senin nasibin diyâr-ı Rûm'dadır. Mısır'da değildir." buyurdu. Ertesi gün Niyâzi-i Mısri bu rüyâsını hocasına anlatın ca, hocası hemen ona hilâfet verdi ve duâ etti. Bunun neticesinde Niyâzi-i Mısri 1646 sene sinde Mısır'dan ayrılarak İstanbul'a gitti. İstanbul'da Sultanahmed Câmii civârında Sokullu Mehmed Paşa dergâhında ikâmet edip, uzun süre riyâzette kaldı. Kaldığı odada çok gözyaşı döktü. Halil Paşa, Niyâzi-i Mısri hazretlerinin kaldığı odanın döşemelerini yenilemek için teşebbüste bulunduğu zaman, Niyâzi-i Mısri hazretlerini rüyâsında gördü. Rüyâda "Gözlerimin yaşı ile yıkanmış olan tahtaları muhâfaza ediniz." diye emretmesi üzerine, tahtalarını muhâfaza etmek sûretiyle odayı tâmir etti.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Ya Kadîmü'l-ihsÂn İhsÂnüke'l-kadîm

Vehbi Tülek

Allah Diyen Genç

Vehbi Tülek

Değişen Sizin Kalbiniz

Eğer Senin Yanında Makbul Oldu Ise

Abdullah-i İlÂhî Hazretleri Ve Muhyiddin Çelebi

Allah'tan Utanandan Her Şey Utanir

Fani Dünya

Allah'ın Emaneti

Bize Teveccüh Edin

Vehbi Tülek

Dört Şey Mühimdir

Vehbi Tülek

Bu Gece Yolcu Olsa Gerektir

Vehbi Tülek

Cimrilik Ve Nankörlüğün CezÂsi

Vehbi Tülek

Derdi Olan Neylesin?

Vehbi Tülek

Sarayda İftar

Vehbi Tülek