Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.485.546
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Osmanlı Sultanı III. Murad zamanında İngiltere Krallığı, o devirde Avrupa'nın en kuvvetli iki devletinden biri olan İspanya'nın tehdidi altındaydı. Almanya İmparatorluğu ile müttefik olan İspanya, güçlü donanmasıyla İngiltere'yi denizlerden silmiş, Britanya adasını da işgale hazırlanıyordu. Karada Alman İmparatorluğu ile, denizlerde de İspanya ile savaş halinde olan Osmanlı Devleti, İngiltere'yi bu iki devlete karşı destekleme kararı aldı. Önce 11 Eylül 1581'de imzalanan ticaret anlaşmasıyla İngiliz tüccarlarına Osmanlı topraklarında ve limanlarında serbest ticaret yapma hakkını veriyordu.
1683'deki II. Viyana bozgunundan sonra, Osmanlı ordusu bütün cephelerde yeniliyor, on binlerce şehidin kanlar pahasına fethedilen şehirler, kasabalar, kaleler, birer birer düşman eline geçiyordu. Kanuni Sultan Süleyman'ın bergüzarı olan Belgrad bile elimizden çıkmıştı. Koca Osmanlı İmparatorluğu bir felakete doğru sürükleniyordu. Hazine tamtakırdı. Orduda disiplin diye bir şey kalmamıştı. Güngörmüş, tecrübeli askerler:-Ah, diyorlardı, eğer Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'ya kıyılmasaydı, devlet bu hallere düşmezdi.
Kâdı Burhâneddin Ahmed, 745 (m. 1344) senesinde Kayseri'de doğdu, iyi bir tahsil ve güzel bir terbiye gördü. Kâdılık, vezirlik, atabeklik ve sultanlık yaptı. 800 (m. 1398) senesinde vefât edip Sivas'ta defnedildi...
Ebü'l-Abbâs el-Harrâr, meşhûr velilerdendir. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Milâdi on birinci asırda Mısır'da yaşamıştır. Hayâtı hakkında kaynaklarda fazla bilgi yoktur...
Ebü'l-Abbâs Ahmed Harrâr hazretleri tasavvufta kemâle ermiş, keşif ehli olmuş ve pek çok şeyleri müşâhede etmiştir.
Câfer bin Süleymân Dâbii, sekizinci yüzyılda yaşamış evliyânın büyüklerindendir. Mâlik bin Dinâr'la, Sâbit el-Benâni'ye on sene müddetle gidip gelmiştir. Sohbetlerinde Mâlik bin Dinâr'dan ve diğer zâtlardan nakiller yaparak insanların hak yola kavuşmalarına vesile ve sebep oldu. Hadis-i şerif rivâyet etti. Mâlik bin Dinâr'dan naklederek buyurdu ki:
1604 senesinde Sivas'daki Şemsiyye Dergâhı şeyhi ve Kara Şems'in dâmâdı Receb Efendi vefât edince, Abdülmecid Efendi onun vazifesini yürüttü. İlim ve irfândaki şöhretini duyan Sultan III. Mehmed Han tarafından İstanbul'a dâvet edildi. Üçüncü Mehmed Han, Abdülmecid Efendiyi İstanbul'a dâvet ederken, kendi el yazılarıyla şu mektubu yazmışlardı:"Fazilet ve kerâmet sâhibi Sivaslı Abdülmecid Efendi! Merhûm amcan Şemseddin Efendi nin, Eğri seferinde maddi ve mânevi çok yardımlarını gördüm. Döndükten sonra İstanbul'da kalmasını istemiştim. Fakat o arzu etmeyince, ihtiyârlığı sebebiyle memleketine gitmesine izin verdim. Şimdi sizin söz, fiil ve diğer özelliklerinizle ona tam olarak benzediğinizi duydum. İstanbul'u teşrifinizi cân-ü gönülden istiyorum. Hatt-ı şerifim size ulaştığı zaman ihmal etmeyesiniz."