Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.485.806
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
1458'de Trabzon Rum İmparatorluğu tahtına oturan David Komnen, Osmanlılara verdiği vergiyi kestiği gibi evvelce verilenleri de Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Bey vasıtasıyla geri istemişti. Trabzon Rum Devletine kendi haraçgüzarı gözüyle bakan Hasan Bey, bu devletin Osmanlı nüfuzu altına girmesini istemiyordu. Bunun için 1460 senesinde yeğeni Murad bey başkanlığında bir heyeti İstanbul'a göndererek bu vergi meselesini görüşmek istedi. Fakat Osmanlı Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed, gelenlere şu cevabı vererek geri gönderdi:
"Haydi siz gidiniz, ben kendim gelir borcumu öderim"Bundan sonra sefer hazırlıklarına başladı ve Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan'ı Otlukbeli savaşında mağlub etti ve daha sonra da Trabzon üzerine yürüyüp bu devleti Osmanlı topraklarına kattı.I. Balkan savaşında Bulgarlara aylarca mukavemet eden Edirne, iktidarda bulunan İttihat ve Terakki partisi yöneticilerinin ihaneti sonunda işgal edilmişti. Şehri kahramanca müdafaa eden Şükrü Paşa, hatıralarında bu hadiseyi şöyle anlatır:"Harbin başında hükûmet benden bir ay mukavemet etmemi istedi. Ben tam 5 ay şehri savundum. Buna rağmen, harbin son günlerinde iktidara gelen İttihat ve Terakki idarecileri beni emekliye sevkederek rütbelerimi geri aldı. Bunun sebebi, harbin başında iken, İttihatçıların, daha önceki hükûmetlerindeki dahiliye vekili Talat Bey, gönüllü nefer olarak askere yazılıp Edirne'ye geldi. Maksadı askerlik etmek değil, askeri bozmaktı.
Şemsüddin ibn-i Kasım el-Gazzi Şafii fıkıh ve hadis âlimidir. 859'da (m. 1455) Filistin'de Gazze'de doğdu. İlk tahsilinden sonra Kahire'ye giderek birçok âlimden fıkıh dersleri aldı. Daha sonra Ezher'de müderrislik yaptı. 918 (m. 1512)'de vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Hazreti Ali, Muhammed aleyhisselâmın amcası olan Ebû Tâlib'in oğlu idi. İslâm halifelerinin ve Cennetle müjdelenen on kişinin dördüncüsüdür. Resûlullah efendimizin dâmâdıdır. Ehl-i beytin birincisidir. Hicretten yirmi üç yıl önce Mekke'de doğdu. On yaşında iken imân etti. Bütün gazâlarda kahramânlıklar gösterdi.
Hazreti Ali, yine ordusu ile bir harbe gitmektedirler... Orduda su sıkıntısı baş göstermiştir... Uğradıkları son birkaç konak yerinde su bulamazlar. Sonunda bir kilise görür ve o yana yönelirler. Kiliseye varır su isterler, ancak onlardan şöyle bir cevap alırlar:
-Su, buradan 10 mil uzaktadır.
Muallâ bin Mansûr Râzî hazretleri Hanefî fıkıh ve hadîs âlimidir. İmam-ı Azam Ebû Hanîfe hazretlerinin talebelerinden sonraki en büyük âlimlerdendir. Muhammed Şeybânî’den Hanefî fıkıh ilmi tahsil etti. Mâlik bin Enes gibi âlimlerden hadis rivayet etti. 211 (m. 826)’da vefat etti. “Kitâbü’n-Nevâdir” en meşhur eseridir. Bu kitabında şöyle yazmaktadır:
Bâyezid-i Bistâmi yağmurlu bir havada Cumâ namazına gitmek için evinden çıktı. Sağnak hâlde yağan yağmur, yolu çamur hâline getirmişti. Yağmur bitinceye kadar bir evin ihâta duvarına dayandı. Çamurlu ayakkabılarını duvarın taşlarına sürerek temizledi. Yağmur yavaşlayınca câmiye doğru yürüdü. Bu sırada aklına bir mecûsinin duvarını kirlettiği geldi ve üzülerek;