Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

15.737.217

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Fâsık, Cimri Ve Yalancıyla Arkadaşlık Etme!

Tâc-ül-Ârifîn Ayderûsî hazretleri âlim ve evliyânın büyüklerindendir. 1576 (H.984) senesinde Yemen’in Terim şehrinde doğdu. Zamânındaki âlim ve velîlerin ilim meclislerinde, sohbetlerinde bulunarak zâhirî ve bâtınî ilimlerde yüksek dereceye ulaştı. Hocaları ona icâzet verdiler. 1631 (H.1041) senesinde aynı yerde vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Ali Onbaşi

I. Dünya savaşında, Osmanlı Ordusunun savaştığı cephelerden biri olan Galiçya'da, Ruslarla burun burunayız. Meşhur 15 Eylül 1916 taarruzuna hazırlık yapmakta olan sahra bataryalarımızdan biri, eteklerini saran bodur çalılıklar içinde yükselen çam ağaçlarıyla dolu olan Ulu Dağın tepesine bir gözcü göndermek mecburiyetinde... Gözcü, bu tepenin arkasında mevzilenmiş olan Rus askerinin durumunu, siperinden hücuma geçtiği takdirde uzanıp giden sırtın üzerindeki irili ufaklı tepelerin hangisinin arasından geçebileceğini, dalları arasında saklı bulunduğu bir çam ağacının tepesinden telefonla bildirecek. Tabii, kaderde tepenin arkasında mevzilenmiş ve her an dağın tepesinde bir Osmanlı hücumu için dikkat kesilmiş olan Rus askerinin kurşun yağmuruna hedef olmak da var. Batarya kumandanı sordu:-Bu fedakarlığı, gönüllü olarak gösterecek?-Ben hazırım kumandanım!..

Vehbi Tülek

İlk Hristiyan Vezir

Vehbi Tülek

Osmanlilar Karşisinda

Vehbi Tülek

Lütfi Paşa Ve Ya’kub Efendi

Vehbi Tülek

Lütfi Paşa, Yanya beyi idi. Lütfi Paşanın hayır ve hasenât yapmakla tanınan zevcesi Şâh Sultan, Ya'kûb Efendinin büyük bir zât olduğunu bilir; hürmet, muhabbet ve edeb gösterirdi. Bu günlerde Lütfi Paşanın İstanbul'a gelmesi lâzım olunca, yola çıkacakları sırada Şâh Sultan, Ya'kûb Efendiye o zamanlarda İstanbul'da bulunan büyük zâtları sordu. O da, İstanbul'da Merkez Efendiye tâbi ve talebe olmalarını söyledi. Lütfi Paşa İstanbul'a gelip, vezir-i âzam oldu. Şâh Sultan, Merkez Efendi ve talebelerine çok alâka gösterdi. Ya'kûb Efendi ile Merkez Efendinin birbirlerine olan muhabbetlerini İstanbul'a gelince daha iyi anladı. Dâvûdpaşa Mahallesinde, güzel bir câmi ve bir de hânekâh (dergâh) yaptırıp, sonra fermân ile Ya'kûb Efendinin İstanbul'a gelmesini temin ederek, bu yaptırdığı dergâhta yerleşmesini sağladı. Ya'kûb Efendi bu hânekâhda on sekiz sene kalıp, İslâma hizmet eyledi. Merkez Efendi, Kocamustafapaşa'da, Ya'kûb Efendi Dâvûdpaşa'da, aralarında muhabbet ve yakınlık ile, insanlara çok hizmet edip, yüzlerce talebe yetiştirdiler. Talebeler bâzan dergâhın birine, bâzan diğerine giderek, bu büyük zâtların vesilesiyle, ilim ve velilikte çok yüksek derecelere ve üstün makamlara kavuştular.

Ayni Oyun

Vehbi Tülek

Bu Yüzden Kara Çaldim

Vehbi Tülek

Demirbaş Hasan

Vehbi Tülek

İlmin Kiymeti

Vehbi Tülek

66 - Para Böyle Günler İçindir

Vehbi Tülek

Tuzlu Kahve

Vehbi Tülek

Ben Ağlamayayim Da Kim Ağlasin

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Allahü Teâlâyı Unutan Bir Kalp Hastadır!

Hâfızüddin Muhammed Pârisâ hazretleri evliyânın meşhurlarındandır. Şâh-ı Nakşibend Muhammed Behâeddin Buhâri hazretlerinin halifesi Muhammed Pârisâ hazretlerinin oğludur. Buhârâ'da doğdu. Babasının terbiyesi ve eğitimi altında yetişti, yüksek derecelere ulaştı. 1460 (H.865) senesinde Afganistan'da Belh şehrinde vefât etti. Bir sohbetinde şunları anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Hacı Bektâş-ı Velî

Vehbi Tülek

Hacı Bektâş-ı Veli, Horasan'ın Nişâbûr şehrinde 1281 (H. 680) senesinde doğdu. Hacı Bektâş-ı Veli'nin soyu hazret-i Ali'ye dayanır. 1338 (H.738) senesinde Nevşehir'e yakın bir yerde vefât etti. Türbesinin bulunduğu kasabaya sonradan Hacıbektaş ismi verildi.
Hacı Bektâş-ı Veli hazretleri, daha çocukken ilim öğrenmesi için âilesi tarafından Şeyh Lokmân-ı Perende'ye teslim edildi. Lokmân-ı Perende, Ahmed-i Yesevi hazretlerinin halifelerinden olup, zâhir ve bâtın ilimlerinde çok derinleşmişti.

Tasavvuf, Insanı Kemâle Kavuşturan Yoldur

Vehbi Tülek

Hadîs âlimi Ahmed Sâlihî

Vehbi Tülek

Küçük yaşta ilim tahsiline başlayan Ahmed Sâlihi hazretleri, temel din bilgilerini öğrenip, yardımcı ilimlerde de bilgi sahibi oldu. Hadis-i şerif ilminde zamanın en ileri gelen âlimlerinden oldu. Bütün vakitlerini, Resûlullah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) mübârek sözlerinin doğru olarak nakledilmesi, Allahü teâlânın dininin yayılması için harcadı...

Nasihat, Müminlere Elbette Fayda Verir

Vehbi Tülek

Dinlerin En Hayırlısı Ve Ümmetlerin En Üstünü

Vehbi Tülek

Ruhun Mahiyetini Bilmek Imkânsızdır

Vehbi Tülek

Sıkıntılara Karşılık Veren Kimse Sabırlı Değildir!

Vehbi Tülek

İmâm-ı Busayrî Hazretleri

Vehbi Tülek

Hocası Için Ölen Talebe Nûreddîn Taşkendî

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Namazini Ben Kildirayim

Namazini Ben Kildirayim

Büyük İslâm âlimi Mevlânâ Şemseddin Fenâri'nin ömrünün sonlarına doğru gözlerine perde geldi. Göremez oldu. Sultanın veziri olan Hacı İvâz Paşa bir konuda Molla Fenâri'ye kızmıştı. Gözleri görmez olunca, laf olsun diye; "Dilerim ki, o âmâ ihtiyârın namazını ben kıldırayım." demişti. Bu söz Molla Fenâri'nin kulağına ulaşınca; "Ol kimse câhildir. Cenâze namazını kıldırmayı beceremez. Cenâb-ı Hakk'ın kapısından ümidim şudur ki, bana hemen şifâ buyurup, onu âmâ eyleye ve ben onun namazını edâ edeyim." dedi. Bir süre sonra, bir gece rüyâsında Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz; "Tâhâ sûresini tefsir eyle!" diye buyurdukta; "Yüksek huzûrunuzda, Kur'ân-ı kerimi tefsir etmeye gücüm olmadığı gibi, gözlerim de görmüyor." demişti. Peygamberlerin tabibi olan Resûlullah efendimiz mübârek hırkasından bir parça pamuk çıkarıp, mübârek tükrüğü ile ıslattıktan sonra gözleri üzerine koydu. Molla Fenâri uyanıp, pamuğu gözlerinin üstünde buldu, kaldırınca, görmeye başladı. Allahü teâlâya hamd ve şükretti. Pamuk ipliklerini saklayıp, öldüğü zaman gözleri üzerine konmasını vasiyet etti. Tam bu günlerde, vezirin gözleri görmez oldu. Vezir bir süre sonra vefât etti ve cenâze namazını Molla Fenâri kıldırdı. Gözlerinin açılmasının bir şükrânesi olarak, 1429 (H.833) senesinde Şam yolu ile ikinci defâ hacca gitti. Bu esnâda Mısır'a ve Kudüs-i şerife de uğradı. Bir çok âlim ile sohbet edip onlardan istifâde etti.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Allahü Tealadan Bir An Gafil Olmayasin

Vehbi Tülek

Bunlar Şarapti

Vehbi Tülek

Sonunda Orta Yolu Buldular

Zalimlere Dersini Verdi!

Değişen Sizin Kalbiniz

O Kullarına Çok Merhametlidir

İmanı Ona Kafidir

Biz Söze Bakmayız, Öze Bakarız

Değişen Sizin Kalbiniz

Vehbi Tülek

Kabahat Kilincin Midir?

Vehbi Tülek

Veliye Rastlamak İstiyorsan

Vehbi Tülek

A'meş Ve Hanımı

Vehbi Tülek

At Hirsizi

Vehbi Tülek

Ayyaşin Sonu

Vehbi Tülek