Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.563.554

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Mutlak Adak Ve Şarta Bağlı Adak Kesmek

Muhammed Şehîd Belhî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Afganistan’da Belh şehrinde doğdu. İlim öğrenmek için Horasan, Nişâbûr, Rey, Bağdâd, Kûfe ve daha başka yerlere seyahatler yaptı ve çeşitli kitaplar telîf etti. Buhârâ kadılığında ve daha sonra Horasan emîrinin vezirliğinde bulundu. 344 (m. 955) târihinde Rebî-ül-âhır ayında şehîd edildi. Müntekâ isimli kitabında şöyle buyuruyor:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Şefaat Buyurulup Affolundunuz

Hattat Muhammed Râsim Efendi anlatır; "Cennetmekân Üçüncü Ahmed Hânın vefâtından sonra, şöyle bir rüyâ gördüm. Geniş bir sahrada orduyu hümâyûn kurulmuştu. Bir tepe üzerinde de sultanlara mahsûs bir çadır, çadırın etrafında ise büyük bir kalabalık vardı. Kalabalıktan bir kişiye yaklaşıp; "Bu ordunun kumandanı kimdir?" diye sordum. O da; "Âhir zaman Peygamberi Muhammed aleyhisselâmdır." dedi. Cehennem'e götürülecek bâzı kimseler bu büyük çadıra götürülüyor, buradan şefâat edilirse Cehennem'den kurtuluyordu. Yine Birisine; "Peygamber efendimiz nerede bulunuyor?" diye sorduğumda; "Tepedeki büyük çadırda" dedi. Hemen çadırın yanına koştum. Çadırın kapısına vardığımda, Mehmed Emin Tokâdi hazretlerini çadırın kapısında gördüm. Şefâat istiyenleri çadırın içine götürüp, getiriyordu. Çok şaşırdım. Biz bu zâtı anlayamamışız diye çok üzüldüm. O anda elleri bağlı birini çadırın kapısına doğru getirdiklerini gördüm. "Bu kimdir?" diye sorduğumda, Sultan Ahmed'dir dediler. Sonra çadıra yaklaşıp, Mehmed Emin Tokâdi hazretlerine teslim ettiler. O da önüne düşüp çadırın içine girdiler. İçeride Peygamber efendimiz kendisine iltifât buyurdu. Çadırdan çıktıklarında Mehmed Emin Tokâdi hazretleri; "Şefâat buyurulup affolundun, müjde olsun!" diye bağırdı. Dışarda sultanlara mahsus süslü bir at duruyordu. Mehmed Emin Tokâdi hazretleri, sultânı tâzim ve hürmetle çadırdan çıkarıp, bekleyen süslü ata bindirdi. Etraftakilerin tebrikleri arasında, süratle oradan uzaklaştı.

Vehbi Tülek

Çandarli Kara Halil

Vehbi Tülek

Zor Şehzade

Vehbi Tülek

Osmanli-hollanda Münasebetleri

Vehbi Tülek

1787'de neredeyse boş bir hazine ile savaşa başlayan Osmanlı devlet adamları büyük meblağlar tutan savaş masrafları nedeniyle artan hazine ihtiyaçlarını karşılamanın bir yolunu bulmak için birçok toplantı yapmış fakat bunlardan bir sonuç alınamamıştı. Yine bu mesele için kethüda bey'in dairesinde bazı devlet adamları ile bir görüşme yapılmış ve burada dışarıdan borçlanma gündeme gelmişti. Ancak mesele gizli tutulmak zorundaydı. Çünkü mâli sıkıntıyı düşmanların öğrenmesi Osmanlı devletini daha zor durumda bırakabilirdi. Sonuçta mesele kaymakam tarafından Padişah'a arz olundu. Padişah sâdır olan hattı hümâyûnda konunun öncelikle Şeyhülislam'la görüşülmesini emrediyordu. Çünkü Osmanlı Devletinde dışardan borç alınması daha önce benzeri görülmemiş bir olaydı. Bunun üzerine Kaymakam Mustafa Paşa kıyafet değiştirip Şeyhülislam bulunan Mehmet Kamil Efendi'nin konağına giderek yabancı devletlerden borç alma konusunda fikrini sordu. Şeyhülislam yabancı bir ülkeden borçlanma nın mekruh olduğunu ancak kerahatine rağmen bunun mevcut şartlar altında yapılması gerek tiğini bildirmesi üzerine Hollanda'dan borç alınması tasarlandı ve Hollanda elçisiyle konu ile ilgili görüşmelere girişildi.

10 - Bir Daha Gelmemize Hacet Kalmaz

Vehbi Tülek

Çal Çoban Çal

Vehbi Tülek

26 - Şehitler Hakki İçin

Vehbi Tülek

Benim Dahi Muradim Odur

Vehbi Tülek

Yirmisekiz Mehmed Çelebi Ve Parisde Opera

Vehbi Tülek

19 - Oruç Reis

Vehbi Tülek

Fatih Ve Papazlar

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Açlık Nûr, Tokluk Ateş Şehvet Ise Odundur!

Yahyâ bin Muâz-ı Râzî hazretleri büyük âlim ve velîlerdendir. İran’da Rey'de doğdu. Bağdât ve Belh şehirlerine gitti. Tasavvuf ehli büyük âlimlerle görüşüp sohbet etti. 872 (H.258) târihinde Nişâbur'da vefât etti. Kardeşlerinden birisi Mekke’ye gidip oraya yerleşti. Yahyâ hazretlerine bir mektup yazıp; “Üç arzum vardı. Ömrümün sonunu en kıymetli yerde geçirmek, bir hizmetçimin olması ve ölmeden önce sizi bir defa daha görmek. Bunlardan ikisine kavuştum. Şu anda Harem-i şerîfte bulunuyorum ve bir hizmetçim var. Duâ edin de Allahü teâlâ üçüncü arzuma da kavuşmayı nasîb etsin” dedi. 

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

İbrâhim Bin Yahlef Tunusî

Vehbi Tülek

İbrâhim bin Yahlef, Cezayir'de yaşamış olan velilerden ve Mâliki mezhebi fıkıh âlimidir. Tunus'ta doğdu. Uzun zaman ilim tahsil edip, kendisini yetiştirdi. Mısır, Şam ve Hicaz taraflarına seyahatlerde bulundu. Tahsilini tamamladıktan sonra Tlemsân'a gitti. Birçok talebe yetiştirdi. 1336 (H.737) senesinden önce Cezayir'in Tlemsân şehrinde vefât etti.

İbrâhim bin Yahlef, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:

sen, Asîl Kimseleri Seç

Vehbi Tülek

Özdemirğlu Osman Paşa

Vehbi Tülek

1527'de dünyaya gelen Özdemiroğlu, yaşı yirmiye gelmeden Mısır Sancak Beyleri sırasına geçmiş ve 1561'de de Mısır Emirhaclığına tayin edilmiştir. Daha sonra Habeş Beylerbeyi olup 1569'da Yemen eyâletinin Yemen ve Sana diye ikiye ayrılması üzerine Osman Paşa, Sana Beylerbeyi olmuştur. Bu sırada Zeydi imamlarından Topal Mutahhar'ın isyan ederek Yemen Beylerbeyi Murad Paşa'yı katletmesi üzerine her iki eyalet birleştirilerek Osman Paşa'ya verilmiştir...

Ebü’l-kâsım Bürzûlî

Vehbi Tülek

Kişinin, Nefsi Ve Hevâsı Ile Cihâdı

Vehbi Tülek

Göklerin Parçalandığı, Yıldızların Dağıldığı Gün

Vehbi Tülek

Fıkıh Ve Hadis âlimi İbrâhim Nehâî

Vehbi Tülek

ona, Ömrümden Hîbe Ettim!

Vehbi Tülek

Evliyânın Ruhları Feyizlerin Kaynağıdır

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Gül Yaprağı

Gül Yaprağı

Vaktiyle, yol üzerinde bulunan bir dergahın dervişleri, yoldan geçen herkesi misafir kabul ediyordu. Burada hiç konuşulmuyordu. Dervişler anlatmak istediklerini kalben ifade ediyorlardı. Bir gün dergahın kapısına bir yolcu geldi. Yolcu kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada, misafir geldiğini dervişler firaset yoluyla anlıyorlardı, o yüzden kapıda tokmak yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki derviş, kapıda duran yolcuya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yolcu, dergahta kalmak istiyordu. Derviş içeri girdi, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yolcuya uzattı. Bu, yeni bir misafiri kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yolcu dergahın bahçesine girdi, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. Derviş kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Gördünüz Rüyadan Haberimiz Var

Vehbi Tülek

Meşayihın Kadrini Bilmezsen

Vehbi Tülek

Sultan Mahmud Ve Hirsizlar

Elini Değil, Ayağini Uzatmiş

Deniz Üzerinde Yürüyüp Sahile Doğru Gitti

Korkma!

Fitne Ve İftira Ateşi Söndürüldü

Fahreddin-i Acemi Ve Hurufiler

Sarik Ve Sakal

Vehbi Tülek

Her Şeyi Göze Almıştı!

Vehbi Tülek

Allahü Tealadan Bir An Gafil Olmayasin

Vehbi Tülek

Bülbülün Zikri

Vehbi Tülek

Tüccarin Rüyasi

Vehbi Tülek

Namazini Ben Kildirayim

Vehbi Tülek