Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.481.292

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Unutmaktan Korkan Kimse, Resûlullaha Salât Okusun!

Ebû Tâhir Fîrûzâbâdî hazretleri tefsîr, fıkıh, hadîs ve lügat âlimidir. 729 (m. 1329) senesinde İran’ın Şîrâz şehri civarındaki Fîrûzâbâd kasabasında doğdu. Şîrâz, Bağdad, Şam, Mekke-i mükerreme ve Kâhire’ye gidip büyük âlimlerden ilim tahsil etti. Anadolu’ya gelip, Yıldırım Bâyezîd ve Timur Hân ile tanışıp, onların iltifâtlarına ve ikrâmlarına kavuştu. Sonra Yemen’e gitti. Sultan onu Zebîd kadılığına tayin etti. 816 (m. 1414) senesinde Yemen’de, Zebîd kadısı iken vefât etti. Fîrûzâbâdî hazretleri kırktan fazla eser yazdı. Bunlardan Kitâb-üs-salât adlı eserinden bazı bölümler:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Çal Çoban Çal

Yıldırım Bayezid Han'ın en sevdiği oğlu Ertuğrul, Sivas'da vali olarak bulunuyordu. Timur Han bütün İran'ı ele geçirip bir kasırga gibi Doğu Anadolu'ya girdi. Osmanlı Devletinin o zamanki en uzak noktası Sivas idi. Timur, hızla Sivas'ı kuşattı ve teslim olmasını istedi. Fakat şehrin kumandanı olan Ertuğrul bunu reddedince şiddetli bir kuşatma başladı. İçeriden elde ettiği adamları, şehrin kapılarını gizlice Timur askerine açınca, Sivas Timur'un eline geçti. Ertuğrul ise bir avuç askeriyle çarpışa çarpışa şehid oldu. Bu haber Yıldırım'a ulaşınca acılar içinde kaldı. Bir yandan Ertuğrul gibi bir oğul, diğer yandan Sivas gibi bir kalenin kaybı onu çok sarstı. Bu yüzden efkar dağıtmak için arasıra Uludağ sırtlarına doğru gezintiye çıkıyordu. Yine birgün yanında veziri olduğu halde dağ eteklerine çıkmıştı. Biraz sonra, koyunlarını otlağa salmış, sırtını bir ağaca yaslamış bir çobanın, kavalıyla içli havalar çaldığını duydular ve oraya yöneldiler. Bir müddet gözyaşları içinde onu dinledikten sonra Yıldırım Bayezid Han:"Çal çoban çal...Keyif de senin, rahat da senin. Kaybettiğin neyin var ki. Sivas gibi kalen mi gitti, Ertuğrul gibi oğlun mu öldü? Çal çoban çal..."

Vehbi Tülek

Mimar Sinan Ve Süleymaniye Camii

Vehbi Tülek

Benden Bunlari İstemeyiniz

Vehbi Tülek

Fatih Sultan Mehmed Han’in Papazlara Fermani

Vehbi Tülek

Fatih, Bosna'yı fethettiği zaman, Osmanlı kanunlarına göre bölge halkına dini serbestlik verdi. 1478 senesinde buradaki Latin papazlarına gönderdiği fermanda şöyle buyuruyor:"Nişan-ı Hümayunum sudur ki; Ben ki Sultan Mehmed Han'ım; üst ve alt tabakalardaki bütün ahali tarafından şu şekilde biline ki, bu fermanı taşıyan Bosna rahip lerine lütufta bulunup şu hususları buyurdum;Mevzubahis rahiplere ve kiliselere hiçkimse tarafından mani olunmayıp rahatsızlık verilmeyecektir. Bunlardan, gerek ihtiyatsızca memleketimde duranlara ve gereksu kaçanlara emn-ü eman olsun ki, memleketimize gelip korkusuzca sakin olsunlar ve kiliselerde yerleş sinler, ne ben, ne vezirlerim, ne de halkım tarafından hiç kimse bunlara herhangi bir şekilde karışıp incitmeyecektir. Kendilerine, canlarına, mallarına, kiliselerine ve dışarıdan memleketimize getire cekleri kimselere, yeri ve göğü yaratan Allah hakkı için, Peygamberi miz Muhammed Mustafa (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkı için, yedi mushaf hakkı için, yüz yirmi dört bin Peygamber hakkı için ve kuşandı ğım kılıç için en ağır yemin ile yemin ederim ki, yukarıda belirtilen hususlara mevzu olan rahipler, benim hizmetime ve benim emrime itaatkar olduğu müddetçe hiç kimse tarafından muhalefet edilmeyecektir."

Bosna Fatihi Mahmûd Paşa

Vehbi Tülek

Çirağan Vak’asi

Vehbi Tülek

Sabetay Sevi Ve VÂnî Muhammed Efendi

Vehbi Tülek

Rumeli Hisari Ve Fatih

Vehbi Tülek

Git HünkÂrdan Ferman Getir...

Vehbi Tülek

Gazi Osman Paşa Ve Romanya Prensi

Vehbi Tülek

Deli Hüseyin Paşa

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Allahü Tealanın Her Emrinde Kolaylık Vardır

Ebû Bekr-i Sûsi hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Şam yakınlarında bulunan Remle kasabasında otururdu. 386 (m. 996)'da Şam'da vefât etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Edirne Evliyasından Abdülkerim Gülşenî

Vehbi Tülek


Abdülkerim Gülşeni, Edirne evliyasındandır. Büyük veli İbrâhim Gülşeni'nin halifelerindendir. 1584 (H. 992) senesinde Edirne'de vefat etti... Bu mübarek zat kendisinin yaşadığı bir hadiseyi şöyle anlatır:

Hüsrev Beyin Üç Şehit Oğlu

Vehbi Tülek

Allahü Teâlânın Hor, Hakîr Ve Zelîl Ettiği Kimseler

Vehbi Tülek

Ali bin Câfer Dâvûd hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Azerbaycan’da Şirvan’da doğdu. İlim öğrenmek için çok yerleri dolaştı. Sonra Mekke-i mükerremeye gitti. Vefâtına kadar orada ikâmet etti. Vefât ettiğinde 124 yaşlarındaydı. Cüneyd-i Bağdâdî, Şiblî, Ebû Bekr Kettânî ve başka birçok büyük zâtlarla görüşüp sohbet etti. Kendilerinden ilim öğrendi. Mekke-i mükerremede, Harem-i şerîfin imâmı idi. Üstâd-ı Ammû ile pek çok zâtlar kendisiyle görüşüp, sohbetlerinde bulunurlar ve bununla iftihâr ederlerdi.

Ümmetim Için En Korktuğum Şey

Vehbi Tülek

Muhammed Es’ad “es’ad Erbilî”

Vehbi Tülek

Sâlih Kimseleri Ziyareti Terk Etmemeli

Vehbi Tülek

Hasedin Böylesi Hiç Görülmedi!..

Vehbi Tülek

Felsefecileri Kerpiçle Susturan Zat!

Vehbi Tülek

Mahmûd Halvetî

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Hazret-i Üftade’nin Yardimi

Hazret-i Üftade’nin Yardimi

Bir gün Yalova'dan İstanbul'a bir gemi gidiyordu. İstanbul'a yaklaştıkları sırada, şiddetli bir rüzgâr esmeye, dalgalar gittikçe büyümeye, gemiye şiddetle vurmaya başladı. Dalgaların vuruşundan tahtalar gıcırdıyordu. Gemi, koca denizde bir o tarafa, bir bu tarafa yalpalıyor, devrilecek gibi oluyordu. Yolcular ne yapacaklarını şaşırdılar. Herkes geminin bir tarafına birikince, tehlike daha da büyüdü. Kaptan, yolcuları teskin etmeye çalışıyor ve herkesin yerinde oturmasını tavsiye ediyordu. Herkes birbiriyle helâlleşiyor ve şimdiye kadar işlediği günahlarına tövbe ediyordu. Bâzıları da, kurtulmaları için adakta bulunuyordu. Yolcuların arasındaki bir genç, Fâtiha-i şerife ve İhlâs sûrelerini okuyarak, hâsıl olan sevâbı; Peygamber efendimizin, Eshâb-ı kirâmın, evliyânın, âlimlerin ve zamânın velilerinden Üftâde hazretlerinin rûh-ı şeriflerine hediye etti. Sonra da; "Yâ hazret-i Üftâde! Himmetinizi, yardımınızı istirhâm ediyorum." dedi. O anda, uzaklardan bir karaltı peydâ oldu. Yaklaştıkca, bunun bir insan olduğunu, suyun üzerinde süratle kendilerine doğru geldiğini gördüler. Onun yürüdüğü yerlerde dalgalar hemen sâkinleşiyordu. Nihâyet o zât geminin yanına geldi ve gemiyi eliyle bir mikdâr tuttuktan sonra, geminin önünden yürümeye başladı. Yürüdüğü yerlerde deniz durgunlaşıyordu. Bir müddet sonra gözden kayboldu. Kaptan, o kimsenin su üzerinde gittiği istikâmete göre, geminin dümenini ayarladı. Bir müddet sonra, selâmetle sâhile vardılar. Herkes bu hâdise karşısında şaşırıp kaldı. Sâdece o delikanlı şaşırmamıştı. Yolcular sâhile çıktıklarında, bir kimse karşılarına çıkıp onlara; "Ey yolcular! Üftâde hazretlerinin selâmı var. Sağ olduğum müddetçe, bu sırrı kimseye söylemesinler diye bana emretti." dedi.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Sonunda Orta Yolu Buldular

Vehbi Tülek

Hazret-i Üftade’nin Yardimi

Vehbi Tülek

Kimsenin Yaptığı Yanına Kalmaz

Senin Nasibin Diyar-i Rum’dadir

Ayyaşin Sonu

Yuhçu Baba

"kılıcını Değil Kınını Öpmüşlerdir!"

Sünnet Akçesi

Bana İyi Bir Elbise Yapiver

Vehbi Tülek

Sarik Ve Sakal

Vehbi Tülek

Sarik Ve Sakal

Vehbi Tülek

Firkateyne Bininiz

Vehbi Tülek

Kul Hakkı

Vehbi Tülek

Biz Söze Bakmayız, Öze Bakarız

Vehbi Tülek