Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.402.332

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Anne Ve Babasına Iyilik Edenin Ömrü Uzun Olur

Alî bin Muhassin et-Tenûhî hazretleri hadîs âlimlerindendir. Kâdî Ebû Alî Muhassin et-Tenûhî’nin oğludur. 355 (m. 966)’da Basra’da doğdu. Bağdat’a giderek devrinin meşhur âlimlerinden ilim tahsil ettikten sonra kadılık mesleğine intisap ederek Medâin, Azerbaycan, Beredân ve Karmîsîn gibi yerlerde kadılık yaptı. 447 (m. 1055)’de Bağdat’ta vefat etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Sirplara Osmanli Hoşgörüsü

Osmanlılar devletlerini kurarken, din hürriyeti ilkesini temel olarak benimsemiş bir millettir. Avrupada Engizisyon işkenceleri altında inlerken, tüm dinler, Osmanlı idaresinde barış ve huzur içinde yaşamışlardır. İşte sizlere çarpıcı bir örnek:Fatih Sultan Mehmet Rumelideki seferlerine devam ediyordu. Sırbistan sınırların adoğru geldiği sırada Sırp prensi Brandoviç'ten bir mektup aldı. Bu sırada Sırplar, Katolik Macarlarla Osmanlılar arasında kalmışlardı. Sırp prensi Brankoviç, bu iki güçten birine birine tabi olarak kendi hükümdarkığını sürdürmek istiyordu. Ama hangisini seçecekti? Bunu tayin edebilmek için, önce Macar kralı Hünyad'a bir heyet yollayarak sordumuştu:

Vehbi Tülek

Uçan Osmanli: Lagari Hasan Çelebi

Vehbi Tülek

Emir Sultan’in Himmeti

Vehbi Tülek

Somuncu Baba

Vehbi Tülek

Şeyh Hamidüddin Aksarayi, Bursa'da bir fırın yaptırdı. Fırınına merkebiyle dağdan odun getirir, onunla ekmekleri pişirirdi. Ekmek küfesini sırtına alarak; "Somun! Müminler somun!" diye söyler, geçimini bu yolla sağlardı. Halk, bu fırıncıya "Somuncu Baba" der ve pişirdiği ekmeğin lezzetine doyamazlardı. Somuncu Baba ekmek satmaya başlayınca, herkes peşinden koşar, ekmeğini kapışırlardı. Somuncu Baba'nın fırını, Molla Fenâri Mahallesinde, Ali Paşa Çınarı civârında olup, iki gözlü idi. Fırının bitişiğinde de, ibâdet ettiği bir odası vardı. Odanın kıble cihetinde de, nefsini terbiye etmek için kullandığı bir Çilehânesi mevcûd idi. Hamidüddin hazretleri durumunu Bursa'da kimseye bildirmedi. Hep, halk içinde Hak ile olmağa gayret etti.

36 - Gel Kerem Eyle

Vehbi Tülek

Rumeli Fatihi Lala ŞÂhin Paşa

Vehbi Tülek

Kara Mehmet Paşa

Vehbi Tülek

Ortaçağ'dan Hukuk Dersleri

Vehbi Tülek

Osmanli Tüccari

Vehbi Tülek

Sultan Abdülaziz Eğer O Topu Patlatsaydi

Vehbi Tülek

Kibris Fatihi Lala Mustafa Paşa

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Ebu Muhammed Havvas

Ebu Muhammed Havvas hazretleri, Cüneyd-i Bağdâdi'nin talebelerinin en büyüklerindendir. Doğumu, yetişmesi ve vefâtı Bağdât'ta olmuştur. 867 (H.253) senesinde doğdu. 959 (H.348) de vefât etti. Bir sohbetinde şöyle anlatmıştır:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Bâkî Bin Mahled

Vehbi Tülek

Bâki bin Mahled hazretleri Endülüs'te (İspanya) yetişmiş olan hadis âlimlerindendir. Müsned kitabı ile meşhurdur. 201'de (817) Kurtuba'da (Cordoba) doğdu. Mısır, Mekke, Medine, Basra ve Bağdat'ta ilim tahsil etti. Bilhassa Ahmed bin Hanbel'den hadis ve fıkıh öğrendi ve Endülüs'e döndü. 276 (m. 889)'da hacca gittiğinde Mekke'de vefat etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

O Hidâyet Yıldızlarının Işıkları Olmasaydı

Vehbi Tülek

dülger-zâde Mustafa Efendi

Vehbi Tülek

Dülger-zâde Mustafa Rızâ-eddin Efendi, ilk tahsilini tamamladıktan sonra, Sinân Paşa Medresesi'ne devam etti. Bu sırada, Aziz Mahmûd Hüdâyi hazretlerinin dergâhında talebe yetiştirmekle görevli Ya'kûb Efendi'nin emri ile Odabaşı şeyhi Fenâi Efendi'nin derslerine devam edip, Celvetiyye yoluna girdi...

Muhammed Bin Hâmid Tirmizî

Vehbi Tülek

İbâdetlerin En Kolayı Az Konuşmaktır

Vehbi Tülek

Ahiretini Ihmâl Eden Kimselerin Vay Hâline!

Vehbi Tülek

Yaratmak Allahü Teâlâya Mahsûstur

Vehbi Tülek

Ebû Feth-i Vâsıtî

Vehbi Tülek

İhsânda Bulunduğun Kimseyi Mahcup Etme

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Gül Yaprağı

Gül Yaprağı

Vaktiyle, yol üzerinde bulunan bir dergahın dervişleri, yoldan geçen herkesi misafir kabul ediyordu. Burada hiç konuşulmuyordu. Dervişler anlatmak istediklerini kalben ifade ediyorlardı. Bir gün dergahın kapısına bir yolcu geldi. Yolcu kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada, misafir geldiğini dervişler firaset yoluyla anlıyorlardı, o yüzden kapıda tokmak yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki derviş, kapıda duran yolcuya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yolcu, dergahta kalmak istiyordu. Derviş içeri girdi, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yolcuya uzattı. Bu, yeni bir misafiri kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yolcu dergahın bahçesine girdi, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. Derviş kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

O Kullarına Çok Merhametlidir

Vehbi Tülek

Sarik Ve Sakal

Vehbi Tülek

Örümcek Ağı

Delik Kova

Geç Gelen Kurtarıcı

Bize Teveccüh Edin

Zalimlere Dersini Verdi!

Biz Söze Bakmayız, Öze Bakarız

Tüccarin Rüyasi

Vehbi Tülek

O Kullarına Çok Merhametlidir

Vehbi Tülek

Karşılık Beklemiyorum

Vehbi Tülek

Kum Ve Kaya

Vehbi Tülek

Bu Dünya Ona Da Kalmaz

Vehbi Tülek

Ahde Vefa

Vehbi Tülek