1001 Osmanlı Hikayesi
• 11.08.2004
Vehbi Tülek
Kânûni Sultan Süleymân Han, Zigetvar seferi esnâsında kaleyi kuşatınca, Pertev Paşa da Küle kalesini kuşatıp, topa tuttu. Zafer müyesser olmadı. Muslihuddin Efendi, Dimitrofça'dan talebelerini toplayıp, Küle'ye doğru yola çıktı. Muslihuddin Efendinin oraya ulaştığı gün, asker arasında zafer haberi yayıldı. Askerin mâneviyâtı çok yükseldi. Askerler, daha kale alınmadan birbirlerini tebrik ediyorlardı. Kısa süre sonra İslâm ordusu kaleyi fethetti. Muslihuddin Efendi, fetihten sonra Hüseyin Dede'ye; "Hemen bir araba bul, öğleyin çıkıp Zigetvar gazâsına yetişelim!" diye tenbih etti. Hüseyin Dede, arayıp taradı, münâsip bir şey bulamadı. Bütün arabacılar, askere erzak ve silâh yetiştir mekle meşgûldü. Gelip Muslihuddin Efendiye durumu arzetti. Muslihuddin Efendi; "Ne yapıp yapmalı, bir araba bulmalıyız. Bütün erenler, gazâya çıktılar." dedi. Hüseyin Dede, yeniden araba aramaya çıkıp, ikindiye doğru bir araba buldu. O gece Travnik kasabasına vardılar. Ertesi gün ikindi saatine doğru, havâlideki nehre ulaştılar. Ancak yakında konak yeri olmadığından, bir saldırı tehlikesi vardı. Bunun için köprüden geçmeyip yukarıdan dolaştılar. Cumâ günü seher vakti kalkıp, öğle vaktinden sonra Şikloş'a yetiştiler. Oradan da sevenleri yanlarına katılıp, akşama doğru pâdişâhın ordusuna ulaştılar. Ertesi gün savaş alanına vardılar. Çok geçmeden hisâr tutuştu, yanmaya başladı. Bir müddet sonra da İslâm bayrağı Zigetvar kalesi burçlarında dalgalandı.