Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.490.900
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Ali Dede Bosnevi hazretleri 1566'da Sigetvar seferine katıldı. Bu sefer Kânûni Sultan Süleymân'ın son seferi oldu. Pâdişâh çok hasta idi ve kalenin günler süren kuşatmasına rağmen düşürülememesine çok üzülüyordu. Nitekim vefâtından bir gün önce Sokullu Mehmed Paşaya gönderdiği hatt-ı hümâyûnda; "Şu ocağı yanası dahi alınmaz mı?" demişti. Ertesi gün Ali Dede Bosnevi'nin, askeri duâlarla teşyi edip cesâretlendirmesi ile kale zabtedildi. Bu sırada Kânûni de vefât etmişti.
Paris'teki Versailles Sarayı'nda o gün iğne atsanız yere düşmez. Salonları dolduranların kalp atışları, nerede ise pencere camlarını zangırdatır. Kral 14. Louis ve eşi ile başbakanı yerlerini almışlar. Perukları pudralı şövalyeler ve dekolte elbiseli asilzâde düşkünü madamlar sıra sıra dizilmişler. Ortalıkta "çıt" çıkmıyor. Birisi bekleniyor. Hele başbakanın arkasında sarı benizli adam, bozuk bir saat gibi. Laf değil, Paris'e ilk Osmanlı elçisi geliyor. Kendisine iki gün evvel, "Huzura kabul edileceksiniz..." demişler. Dudak bükmüş ve:" Biz kabul edilmeyiz, çıkarız... diye cevaplamış.
Muhammed ibn-i Sâig hazretleri kırâat ve Şafii mezhebi fıkıh âlimidir. 636 (m. 1238)'de doğdu. 725 (m. 1325)'de Kâhire'de vefât etti. İlmin fazilet ve üstünlüğü hakkında buyurdu ki:
Alâüddin Ali İbnü'l-Lahhâm hazretleri Hanbeli fıkıh âlimidir. 750 (m. 1349)'da Lübnan'da Ba'lebek'te doğdu. Şam'da ilim tahsil ettikten sonra ders ve fetva vermeye başladı. Kâdılkudât naibi oldu. Sonra Kahire'ye göç etti ve Mansûriyye Medresesinde ders verdi. 803 (m. 1401)'de Kahire'de vefat etti. Derslerinde şöyle anlattı:
Hasan-ı Berki hazretleri, Hindistan'da yaşamış olan evliyanın büyüklerindendir. Tefsir, hadis, fıkıh gibi zâhiri ilimlerde âlim idi. Tasavvuf yolunda yetişip evliyâlık derecelerinde yükselmek için, Şeyh Ahmed-i Berki'nin talebesi oldu. Onun hizmetinde, yüksek makamlara, ilâhi ma'rifetlere kavuştu. Hocasının işâreti ile Serhend'e giderek, İmâm-ı Rabbâni hazretlerinin hizmetine girdi. Onun talebesi olmakla şereflendi. Sohbetleriyle yüksek hâllere ve makamlara erişti. Sonra vatanına dönerek eski hocası Ahmed-i Berki'nin sohbetlerine devâm etti. Onyedinci asrın sonlarında Osmanpur'da vefât etti.
İsmâil Hakkı Efendi, hocasının vefâtından sonra Konya, Seydişehir, Söğüt, İznik ve İstanbul yolu ile Bursa'ya geldi. Bu yolculuk sırasında hazret-i Mevlânâ'yı, Sadreddin Konevi'yi ve Eşrefzâde Abdullah Rûmi'yi ziyâret etti.Sultan İkinci Mustafa Hânın, dâveti üzerine, 1695 (H.1107) senesinde Edirne'ye gitti. Nemçe seferinde, orduya cihâdın sevâbını ve büyüklüğünü anlatarak, askeri coşturdu. Osmanlı Ordusu önceBelgrad'a vardı. Oradan Tuna'yı geçerek düşmanla çarpıştıktan sonra, kışın bastırması üzerine Edirne'ye geri döndü. Ertesi sene ordu yine Edirne'den ayrılarak Belgrad'a gitti. O sırada Sadrâzam Elmas Mehmed Paşa idi. İsmâil Hakkı Efendi, Elmas Paşanın hazır bulunduğu gazâların hepsine katıldı ve birkaç yerinden yara aldı. İsmâil Hakkı Efendi, ordunun zaferlerle geri dönüşünden sonra yaralı olduğu hâlde Bursa'ya döndü ve talebe yetiştirmeye, eser yazmaya devâm etti.