Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.489.531
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Sultan I. Mahmud boş zamanlarında kuyumculuk yapar, yaptıklarını sattırır, elde ettiği birkaç kuruş kâr ile de ufak tefek ihtiyaçlarını temin ederdi. Bundan da büyük bir haz duyardı. Yine birgün kuyumculuk ederken vezirlerden biri onun yanına yaklaştı ve:
"Niçin böyle zahmet edersiniz?" deyince Padişah:
"Bre ne yabana söylersiz! Milletin hazinesini, milletin ihtiyaçlarına sarfetmek gerekdir. Saniyen, insan olana durmadan çalışmak gerekdir. İnsanın çalışıp alın teri dökerek kazandığı paranın zevki başkadır. İçinde alın teri, göz nuru bulunan kazanç helal olur. Böyle kazancın tadı, beti ve bereketi olur" dedi.
Birkaç yıl önce, Süleymaniye Camii'sinin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı anlaşılmış. Eğer çözüm bulunamazsa, koca cami kısa bir zaman içinde yıkılacakmış. Caminin tüm taşıyıcı yükü kemerlerindeymiş. Bu kemerlerin ortalarında bulunan kilit taşları zamanla aşınmış. Ama elde yazılı bir proje olmadığı için nasıl değiştirileceği bilinmiyormuş.
Hemen Türkiye'nin en yetkin mühendis ve mimarlarından oluşan bir heyet oluşturulmuş. Ortaya bir sürü fikir atılmış. Her kafadan bir ses çıkmış ama sonuç alınamamış. Tartışmalar sürerken caminin içinde büyük bir karmaşa sürüyormuş. Ülkenin çeşitli bilim kuruluşlarından bir sürü mimar, mühendis kemerleri inceliyormuş. Bu adamlardan biri ortalarda dolanırken, kazara, gizli bir bölme bulmuş.
Abdullah bin Gâlib, evliyânın tanınmışlarından ve Tâbiindendir. Zühd ve verâ sâhibi olup, din bilgilerini öğrenmek ve bunlara göre yaşamak zevkini tadan bir veli idi. Tasavvufta üstün derecelere kavuştu. Sâde ve basit bir hayât yaşardı.
Evinin iki odası vardı. Bunlardan birini âilesinin ikâmetine, diğerini de ibâdet için ayırmıştı. İbâdetlerini bu odada yapardı.
Kutb-i ebdâl Ebû Ali Kalender hazretleri Hindistan'da yetişen evliyânın büyüklerinden olup, Hâce Nizâmüddin-i Evliyâ'nın talebelerindendir. Pânipüt şehrinde doğdu. 723 (m. 1323)'de Bûte Kihtar kasabasında vefât etti. Dostlarından İhtiyâreddin'e yazılmış olduğu bildirilen kıymetli mektupları vardır. Bu mektuplarından birinde buyuruyor ki:
Ebü'l-Hasen Kerhi hazretleri Hanefi mezhebinin ilk fıkıh âlimlerindendir. 260 (m. 874) yılında Kerh'te doğdu. İmam-ı Azam hazretlerinin halifelerinden Muhammed Şeybâni'nin talebesi Mûsâ bin Nasr'dan Hanefi fıkhını tahsil etti. 340 (m. 952)'de vefat etti. Şöyle buyurdu:
Meşhur evlilyadan olan Abdullah Kalanisi hazretleri bir defasında gemi ile yolculuk ederken şiddetli bir fırtınaya yakalandı. Gemide bulunan yolcu ve mürettebat dua ettiler ve birer adakta bulundular. Abdullah Kalanisi'nin de bir adakta bulunması için kendisine işaret ettiler. Abdullah Kalanisi, kendisine adakta bulunması için işaret edenler: -Ben şu fani dünyadan alakamı kestim. Beni böyle işlere karıştırmayın, dediyse de dinlemediler ve adakta bulunması için ısrar ettiler. Onların bu kadar ısrarları karşısındfa Abdullah Kalanisi: -Eğer Allah beni buradan sağ salim kurtarırsa ben fil eti yemeyeceğim, diye onlara göre garip bir adakta bulunur.