Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.514.543

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Tâat Ve Ibâdetlerini Beğenmemelisin!

Abdullah-i İsfehânî hazretleri, evliyânın büyüklerinden olup, Hâce Alâüddîn-i Attâr’ın talebelerindendir. İran’da İsfehân’da doğdu. Hicri dokuzuncu asrın ikinci yarısında vefât etti. Çok kerâmetleri görüldü. Sohbetlerinde buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Avrupa'daki Osmanli Korkusu

Donanma, ordu yürürken Muzafferen ileri,Üzengi öpmeye hasretti garbın elçileri…Fransa Kralı I. Fransuva, 1525 Pavye Muharebesinde Almanlara esir düşünce, annesi Düşes Dangolem vasıtasıyla Osmanlılardan yardim istedi. Bunun üzerine Kânûni'nin krala gönderdiği mektup onun Avrupa devletlerine bakış açısını çok güzel ifade etmektedir. Ocak 1526 tarihli mektup şöyeledir:

Vehbi Tülek

MÂdemki Allahü TeÂlÂnin Emridir

Vehbi Tülek

Yildirim Bayezid’in Mendili

Vehbi Tülek

Fatih Devrinde Müslümanlarin Ahlaki

Vehbi Tülek

Osmanlı askerleri, İstanbul'un fethinden sonra bir hapishanede asil tavırlı iki yaşlı Bizanslı gördüler. Bunlar son Bizans imparatorunun haksız uygulamalarına karşı çıktıkları için hapse atılmış iki devlet adamı idi. Bu mahkûmları Fatih'in huzuruna getirdiler. Fatih onları özgürlüklerine kavuşturup, iltifatlar etti. Ayrıca Osmanlı ülkesini gezmelerini ve gördüklerini gelip kendisine rapor etmelerini istedi.Bizanslılar önce Bursa'ya gittiler. Çarşı pazarı dolaşıp halkın birbirlerine ve yabancılara karşı davranışını gözlemlediler. Baktılar ki, her tarafta saygı, sevgi, hoşgörü. Ezan okunduğu zaman dükkanları kapatmaya bile gerek görmeden halk camiye gidiyor. Hırsızlık, dolandırıcılık, yolsuzluk, kimsenin hatırına bile gelmiyor. Hayret içinde kaldılar.

Çeşme Faciasi

Vehbi Tülek

43 - Sakin Yemeyiniz, O Et Zehirlidir

Vehbi Tülek

Mimar Sinan’in Yumurtalari

Vehbi Tülek

Beni O Günlere Eriştirme

Vehbi Tülek

61 - Damat İbrahim Paşa'nin Kanuni'ye Cevabi

Vehbi Tülek

Yirmisekiz Mehmed Çelebi Ve Parisde Opera

Vehbi Tülek

İngilizlerin El Koyduklari Osmanli Gemileri

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

İlmi Çok Olanın, Allah Korkusu Da Çok Olur

Ebû Abdullâh Muhammed Makkari hazretleri Mâliki fıkıh âlimidir. 709 (m. 1308)'da Cezayir'de Tilmsân'da doğdu. Burada medrese tahsilinden sonra Mısır'da meşhur âlimlerden ilim tahsil ederek Fas'ın Fes şehrine gitti. Burada çok talebe yetiştirdi. 759 (m. 1358)'de orada vefat etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Muhaşşi Sinânüddîn Efendi

Vehbi Tülek

Muhaşşi Sinânüddin Efendi, 1487 (H.893) senesinde Tokat-Erbaa'da doğdu. Amasya Medresesinde Taşköprülü Muslihuddin Efendiden ilim tahsil ettikten sonra İstanbul'a gelip Muhyiddin Fenâri'nin talebeleri arasına dâhil oldu. Mezun olduktan sonra çeşitli vilayetlerde kadılık ve nihayet Anadolu Kadıaskerliği yaptı. Ebüssü'ûd Efendi vefât ettiği zaman Şeyhülislâmlığı teklif ettikleri halde kabûl etmedi. 1578 (H.986) senesinde İstanbul'da vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:

Mirzâ Hüsâmeddîn Ahmed

Vehbi Tülek

Dünya Ile âhıret Birbirinin Zıddıdır!

Vehbi Tülek

Seyyid Âdem Bennûrî, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin yüksek talebelerindendir. Hindistan'da Serhend'in kasabası olan Bennûr'da doğdu. İmâm-ı Rabbânî'nin yüksek huzur ve sohbetlerinde yetişen Âdem Bennûrî icâzet almakla şereflendikten sonra Bennûr'a gitti. 1644 (H.1054) senesinde hac için gittiği Medîne-i münevverede vefat etti. Gülzâr-ı Esrâr-ı Sûfiye adlı eserinde şöyle nakleder:

Allahü Tealaya Imandan Sonra

Vehbi Tülek

Doyuncaya Kadar Yemek Bid’attir!

Vehbi Tülek

Kelâmımı Onun Diliyle Bildiririm

Vehbi Tülek

Nefis, Hep Kötülük Yapmak Ister

Vehbi Tülek

Ahmed Dahlân

Vehbi Tülek

Bir ân Sabretmenin Bile Mükâfâtını Görürsünüz

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Gül Yaprağı

Gül Yaprağı

Vaktiyle, yol üzerinde bulunan bir dergahın dervişleri, yoldan geçen herkesi misafir kabul ediyordu. Burada hiç konuşulmuyordu. Dervişler anlatmak istediklerini kalben ifade ediyorlardı. Bir gün dergahın kapısına bir yolcu geldi. Yolcu kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada, misafir geldiğini dervişler firaset yoluyla anlıyorlardı, o yüzden kapıda tokmak yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki derviş, kapıda duran yolcuya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yolcu, dergahta kalmak istiyordu. Derviş içeri girdi, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yolcuya uzattı. Bu, yeni bir misafiri kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yolcu dergahın bahçesine girdi, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. Derviş kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Helvaci Çocuk

Vehbi Tülek

Deniz Üzerinde Yürüyüp Sahile Doğru Gitti

Vehbi Tülek

Evliyalar Ölmez İmiş

Garip Karşilanan Bir Adak

At Hirsizi

Ya Kadîmü'l-ihsÂn İhsÂnüke'l-kadîm

Elini Değil, Ayağini Uzatmiş

Fahreddin Acemî Ve Hurufiler

Bunlar Şarapti

Vehbi Tülek

Salavat-ı Şerifin Bereketi

Vehbi Tülek

Abdullah El-acemî

Vehbi Tülek

Zalimlere Dersini Verdi!

Vehbi Tülek

Padişah Ve At

Vehbi Tülek

Abayi Yakmak

Vehbi Tülek