Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.485.645
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Kara Çebeş ve Menküb'ün fethinde sahte ricat taktiğinin uygulandığı görülmektedir. Kara Çebeş fethinde Orhan Gazi, kaleye bir konak mesafede askeri üç bölüğe ayırdı. Kendi komutasındaki bir bölüğü hisarın önüne yerleştirdi. Gece olunca diğer bir bölük hisarın arkasında mevzi aldı. Üçüncü bölük ise bir dere içine girdi. Kuşatma harekâtı başladıktan bir kaç gün sonra Osmanlı birlikleri geri çekilme görüntüsü veren geri harekâta başladılar. Bizanslılar, Türklerin kaçtıkları zannına kapıldıkları gibi, kale önünde yakaladıkları bir Türk askerinden de düşmanlarının kaçtığı şeklinde yanlış istihbarat aldılar. Bunun üzerine kaleden çıktılar ve pusuya düştüler. Bu suretle Kara Çebeş'in fethi mümkün oldu36. 1475-76 tarihinde Kırım'da bulunan Menkub şehri Ahmed Paşa tarafından muhasara edilmişti. Kalenin savaş yoluyla alınamayacağını gören Ahmed Paşa, burada bir miktar asker bırakarak geri çekildi. Bir kaç gün sonra buradaki askerler de çekildiler ve pusuya yattılar. Muhasara öncesinde kaleye dışarıdan bir çok insan girmişti ve uzun süren muhasarada erzak vs. sıkıntısı başlamıştı. Osmanlı askerinin geri çekildiğini görünce hemen hisardan dışarı çıkmaya başladılar. Bunun üzerine harekete geçen Osmanlı askerleri hücuma geçerek hisarın kapısını ele geçirdiler ve şehri fethettiler
Kanuni Sultan Süleyman, gençliğinde o zamanın meşhur alim ve hocalarından çok iyi bir eğitim almıştı. Bunun yanında, diğer şehzadeler gibi bir sanat da öğrenmesi gerekiyordu. Bunun için İstanbul'un en meşhur kuyumcusuna gönderildi. Burada bu mesleğin bütün inceliklerini öğreniyordu. Bir ustasının verdiği bir işi yapmadı. Ustası da ona:
"Sana yüz sopa vuracağım" diye yemin etti. Şehzade Süleyman bunu annesine söyleyince Valide Sultan ustayı huzura çağırıp oğlunu affetmesini rica etti ve bunun için de bin altın ihsan etti. Ertesi gün ustası Şehzade Süleyman'a bu bin altını vererek, bunlar ile yüz adet altın tel yapmasını emretti. Teller hazır olunca bunları bir araya getiren usta, bu tellerle Süleyman'a bir defa vurarak yeminini yerine getirdi. Böylece hem Valide Sultanın ihsanına kavuşmuş, hem de yeminini yerine getirmiş oldu.
Ebü'l-Ferec Bağdâdi hazretleri fıkıh, hadis ve kelam âlimlerindendir. 477 (m. 1084)'de doğdu. 573 (m. 1177)'de Bağdad'da vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
İsmail Ferruh Kırımi hazretleri 19. yüzyıl Osmanlı âlimlerindendir. Aslen Kırımlı olup, buraları Ruslar tarafından işgal edilince İstanbul'a hicret etmiştir. Hüseyn Vâiz-i Kâşifi'nin yazdığı Fârisi (Mevâhib-i aliyye) tefsirini Türkçeye çevirmiş, (Mevâkib) ismini vermiştir. Bu kitapta buyuruluyor ki:
Abdullah bin Übeyy bin Selûl, münâfıkların reisi idi. Başında bulunduğu nifak şebekesinin yaptıklarından dolayı haklarında âyet-i kerimeler, hattâ "Münafıkûn" adında müstakil bir sûre nazil olmuştu. Bu sebeple Resûlullah Efendimiz "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" bunlara karşı hep tedbirli olurdu.
Vaktiyle, Horasan'da Seyyidlerden biri ölür ve geride Seyyide bir hanımı ile birkaç kız çocuğu kalır. Bir müddet sonra iyice fakir duruma düşerler, bu yüzden çevrenin hakaretlerine maruz kalmamak için yurtlarından göçerler. Yolda bakımsız bir mescide sığınırlar. Dul hanım, çocuklarını burada bırakıp yiyecek bir şey bulmaya çıkar. Şehirde dindarlığı ile tanınan bir zengine gider. Durumunu anlatır, fakat adam "Seyyid olduğunuzu nereden bilelim, elinizde delil var mı?" diyerek kadını eli boş çevirir.