Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.449.352

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Nasihatların Özü, Allah Adamları Ile Bulunmaktır

Ferdî Abdullah Efendi, Osmanlı âlimlerindendir. Manisa’nın Turgutlu kazâsında doğdu. İlim tahsilini İstanbul’da tamamladıktan sonra, Turgutlu’da müftîlik yapan Abdullah Efendi, hacca gittiğinde Mekke-i mükerremede, Müceddidiyye yolunun ve Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin halîfelerinin büyüklerinden olan Hindli Muhammed Can Efendi’ye talebe oldu. O büyük zâtın huzûrunda yetişerek kemâle geldikten sonra, icâzet ve hilâfet almakla şereflendi. Şeyhülislâm Ârif Hikmet Bey’in delaletiyle, İstanbul’da Fâtih civârında bulunan Emîr Buhârî Dergâhı şeyhliğine tayin edildi. Vefâtına kadar orada vazîfe yaptı. 1274 (m. 1857) senesinde İstanbul’da vefât etti. Bir sohbetinde şunları anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Derya Ali Baba

Fâtih Sultan Mehmed Han, İstanbul'u küffâr elinden kurtarmak üzere kuşatmıştı. Fetih ordusu İstanbul surlarına dayanmış, Fâtih Sultan Mehmed Han fethin gerçekleşece ği zamânı sabırsızlıkla bekliyordu. Leşker-i duâ adı verilen duâ ordusu âlimler ve veliler, fetih için gözyaşı dökerek duâ ediyorlardı. Kır atının üstünde heybet ve celâdetle duran genç hükümdâr, orduyu şevke getirici konuşmalar yapıyordu. Etrâfa dalga dalga yayılan ordu, Feth-i mübinin gerçekleşmesi için canla başla çarpışıyordu. Şehir düşmek üzere idi. İşte tam bu kritik zamanda ordunun arasında; "Ordu susuz kalmak tehlikesiyle karşı karşıya, kuyular boş, çeşmeler akmıyor." şeklinde bir söylenti yayılmaya başladı.

Vehbi Tülek

Huzur Dersleri

Vehbi Tülek

Büyüklüğün Sirri

Vehbi Tülek

Hamevî'nin Osmanli Padişahlari İle Alakali Önemli Tesbiti

Vehbi Tülek

Zenbilli Ali Efendi başta olmak üzere, bazı İslam hu­kukçuları bu çeşit vakıfların meşrûiyet dayanağı hakkında tartışmalar yapmaya başlayınca, bunlara Büyük Hanefi Hukukçusu Seyyid Ahmed Hamevi de katılmıştır. II. Selim devrinde Mısır'da yaşayan bu âlimin, Osmanlı padişahlarının önemli tasarruflarından olan bu vakıflar hakkında yazmış olduğu "El-Es'ilet'ül-Hanefiyye Bil-Ecvibet'il-Hameviyye"[1][2] adlı eserinde bakınız neler diyor:"Şafii hukukçusu İbn-i Ebi Asrûn, tahsisat kabilin­den vakıflara fetva vermiştir. Buna zamanındaki Maliki, Hanbeli ve Hanefi hukukçuları da muvafakat etmiştir. Bunun üzerine Eyyubi devlet adamı Nureddin Eş-Şehid, beytülmala ait araziden bir çoğunu, Şam'da hayır cihet­lerine vakıf yoluyla tahsis etmiştir. Selahaddin Eyyubi de, Kudüs, Şam ve Mısır'da bu tür çok vakıflar yapmışlardır. Bunlara daha sonra gelen Türk ve Çerkez Sultanları tabi olmuşlardır. Nihâyet saltanat ve devlet, ZAMANIN EN ÂDİL HÜKÜMDARLARI OLAN OSMANLI PADİŞAHLARINA geçmiştir. OSMANLI PADİŞAHLARI, EHL-İ KEŞİF VE İRFANIN KİTAPLARINDA SAHABEDEN SONRA EN ÂDİL HÜKÜMLARDARLAR olarak vasıflandırılmışlardır.


Birakma Bizi Baba

Vehbi Tülek

26 - Şehitler Hakki İçin

Vehbi Tülek

72 - Kanunlar Yürüdükçe Devlet Zeval Bulmaz

Vehbi Tülek

Sağ Kolumu Kaybettim Ama Sol Kolum Var

Vehbi Tülek

Şahidlerle İsbati Da Kafidir

Vehbi Tülek

Ii. Abdülhamid Han'in İmzasi

Vehbi Tülek

Ördeğini De Beraber Al

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

“yeter Ki Mübarek Yüzünüzü Göreyim!”

Mısır'da Tanta şehrinde yaşamış olan evliyanın büyüklerinden Seyyid Ahmed Bedevi hazretleri uzun boylu, buğday tenli idi. Her an Allahü teâlâyı düşünür, O'nun muhabbetinin ve heybetinin tesiri ile kendinden geçerdi. Kırk gün ve daha ziyâde bir şey yiyip içmez ve uyumazdı. Gözlerinin karası, bir ateş koru halindeydi. Yüzünde çiçek hastalığından kalma bir eser olarak üç nokta bulunuyordu. Biri sağ, biri de sol yanağında olup, diğeri de burnunun yukarı kısmındaydı. Küçüklüğünden beri başına şal sarar, yüzünü de iki nikapla örter, böyle gezerdi. Zaten yüzünü bu şekilde Afrika bedevileri gibi örttüğü için kendisine "Bedevi" deniyordu.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

İnsanların En Fazîletlisi Allah Yolunda Cihâd Edendir

Vehbi Tülek

Abdürrazzâk San’ânî hazretleri Hadîs ve fıkıh âlimidir127 (m. 744)’de Yemen’de San’a’da doğdu. 211 (m. 826)’da vefât etti. Hadîs ilminde, hafız (yüz bin hadîs-i şerîfi râvileri ile birlikte ezbere bilen) bir zât idi. Küçük yaşta ilim öğrenmeye başladı. Kısa zamanda yükselip herkes tarafından tercih edilen bir âlim oldu. Dînî mes’eleleri çözmesi için, her taraftan kendisine müracaat ederlerdi.  Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden ba’zıları:

Kim Ki, Şüpheli Şeylerden Sakınırsa

Vehbi Tülek

Kulum, Gönülden Zikrederse

Vehbi Tülek

İbn-i Ebi Zi'b hazretleri Tâbiin'den tanınmış bir hadis âlimidir. 80 (m. 699)'da doğup, 158 (m. 774)'de vefât etti. Medine-i münevverelidir. Burada fetvâ verirdi. İmâm-ı Mâlik'in çok yakın bir arkadaşı olup, birbirlerini çok severlerdi. Eserlerinde zikrettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır:

Cennet Irmaklarının Kaynağı, Firdevs'tir

Vehbi Tülek

Sabah Akşam, Ateş Ile Azap Olunurlar

Vehbi Tülek

Hamdûn Kassâr Hazretleri

Vehbi Tülek

Edep Timsali Kâtip İsmâil Enarânî

Vehbi Tülek

Hallâc-ı Mensûr

Vehbi Tülek

Eshâbıma Dil Uzatanlara Hiç Şefaat Etmem!

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Senin Nasibin Diyar-i Rum’dadir

Senin Nasibin Diyar-i Rum’dadir

Niyâzi-i Mısri, devamlı ibâdet ve tâatla meşgûl olduğu sırada, bir gece rüyâsında Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerini gördü. Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri büyük bir taht üzerinde oturmaktaydı. Etrâfına talebeleri toplanmıştı. Niyâzi-i Mısri, kendisini onların arasın da görünce, hayâsından dışarı çıkmaya yol ve fırsat aradığı bir sırada, Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri, onu yanına çağırıp, bir kese altın hediye verdi ve; "Senin nasibin diyâr-ı Rûm'dadır. Mısır'da değildir." buyurdu. Ertesi gün Niyâzi-i Mısri bu rüyâsını hocasına anlatın ca, hocası hemen ona hilâfet verdi ve duâ etti. Bunun neticesinde Niyâzi-i Mısri 1646 sene sinde Mısır'dan ayrılarak İstanbul'a gitti. İstanbul'da Sultanahmed Câmii civârında Sokullu Mehmed Paşa dergâhında ikâmet edip, uzun süre riyâzette kaldı. Kaldığı odada çok gözyaşı döktü. Halil Paşa, Niyâzi-i Mısri hazretlerinin kaldığı odanın döşemelerini yenilemek için teşebbüste bulunduğu zaman, Niyâzi-i Mısri hazretlerini rüyâsında gördü. Rüyâda "Gözlerimin yaşı ile yıkanmış olan tahtaları muhâfaza ediniz." diye emretmesi üzerine, tahtalarını muhâfaza etmek sûretiyle odayı tâmir etti.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Yuhçu Baba

Vehbi Tülek

Örümcek Ağı

Vehbi Tülek

Abdullah El-acemî

Kul Hakkı

Hizir Aleyhisselam Nasil Görülür

Fahreddin-i Acemi Ve Hurufiler

Yüz Vermedin!

Tencere Yuvarlanir, Kapağini Bulur

Arkadaşlarımı Korumak Için

Vehbi Tülek

Allahü Tealadan Bir An Gafil Olmayasin

Vehbi Tülek

Pişman Oldular!

Vehbi Tülek

Salavat-ı Şerifin Bereketi

Vehbi Tülek

Yürüdüğü Yerde Deniz Durgunlaşiyordu

Vehbi Tülek

Fahreddin Acemî Ve Hurufiler

Vehbi Tülek