Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.488.786
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Sultan Abdülaziz devri devlet adamlarından İbrahim Edhem Paşa, Fransa'da talebe iken mektep birincisi olmuştu. Bunun için İmparator III. Napolyon tarafından şerefine düzenlenen yemeğe davet edildi.
İmparator, İbrahim Edhem'i birkaç sözle tebrik etti. Edhem de Fransızca olarak gayet güzel bir konuşma yaptı. Fakat bir kelimede hata ettiğini anlayınca:-Ben bir Fransız olmadığımdan, yaptığım kelime hatasından dolayı affımı istirham ederim, dedi. III. Napolyon ayağa kalkarak:-Ben böyle bir hatayı, değil bir yabancı için, bir Fransız için bile affederim, cevabını verdi.Osmanlı Sultânı Üçüncü Murâd Hân ile Üftâde, bir gün sohbet ediyorlardı. Bir ara Üftâde, görünüşte lüzûmsuz bir takım el kol hareketleri yapmaya başladı. Mübârek yüzünün rengi, hâlden hâle giriyordu.Sonra eliyle bir yer sıvarmış gibi yaptı. Pâdişâh, âniden yapılan bu hareketlere önce bir mânâ veremedi. Sonra Üftâde'nin elinin siyahlaştığını görünce; "Efendi hazretleri! Niçin böyle hareketler yapmaya başladınız! Elinizin siyahlaşmasına sebep nedir?" diye sordu. O da; "Sultânım! Tebeanızdan bir balıkçı tayfası Karadeniz'in sularında balık tutuyordu. Tekneleri su alacak şekilde delindi. Bizden yardım istedikleri için biz de imdâdlarına yetişerek, teknelerini tâmir ettik. Bu sebeple elimiz karardı. Elhamdülillah müslümanların boğulmaktan kurtulmasına vesile olduk." buyurdu.
Tennûri İbrâhim Efendi Anadolu'da yetişen büyük velilerdendir. Sivas'ta doğdu. İlk tahsilini memleketinde yaptıktan sonra Konya'ya giderek ilim tahsil etti. Kayseri'ye gelerek Hunad Hâtun Medresesine müderris oldu. Göynük'e gitti ve Akşemseddin hazretlerine intisab etti. Akşemseddin hazretlerinden icâzet aldıktan sonra, onun izni ile, Kayseri'ye yerleşerek bir tekke kurdu. 1482 (H.887) senesinde Kayseri'de vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
Hacı Torun Efendi, Kayseri evliyâsındandır. 1799 (H.1214) târihinde doğdu. Asıl adı Muhammed Sâlih'tir. Medrese tahsilini Kayseri'de tamamladı. Bir aralık hacca da giden Hacı Torun Efendi, gidiş ve dönüşlerinde Mekke, Medine ve Şam gibi Osmanlı vilâyetlerindeki âlimlerle karşılaşmış ve onlarla ilmi sohbetlerde bulunmuştur... Bir vaazında buyurdu ki:
İbrâhim-i Havvâs, evliyânın büyüklerindendir. İsmi, İbrâhim bin İsmâil el-Havvâs, künyesi Ebû İshak'tır. Cüneyd-i Bağdâdi hazretlerinin talebelerinden olup, Ebû Câfer Huldi ve Sürvân-ı Kebir'in hocasıdır. Yüksek makam ve kerâmetler sâhibiydi. Bağdâtlıdır. 903 (H.291) yılında Rey Câmiinde vefât etti. Gasl ve tekfinini Yûsuf bin el-Hüseyin yaptı. Havvâs; hurma dallarından ve yaprağından zenbil yapan demektir...
Bağdat. Dul bir kadın. Altı öksüz çocuğu ve bir de ihtiyar ana. Kadın geçimi sağlamak üzere, hafta boyu el emeği verir, göz nuru döker iplik eğirir, pazara çıkar ve anası ile çocuklarının rızkını temin etmeye çalışırdı.
Vakti tamam olunca bu dul kadın vefat eder, çocukların bakımı ise ihtiyar kadına kalır. Kadın pazara her hafata çıkamıyor, ip eğiriyordu. Bir zaman baktıki altıyüz dirhem kadar ip eğirmişti, pazara götürmeye karar verdi.