Esas Pehlivan, Nefsine Galip Gelendir!
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
(Rahmetullahi Aleyh)
e-Gazete (Bugün)
Bizim Sayfa (Bugün)
16.486.932
Caliyet-ül Ekdar
Silsile-i Aliyye Büyükleri
Şihâbüddîn Şâgûrî hazretleri hadîs âlimidir. 530 (m. 1116) senesinde İran’da Şâgûr’da doğdu. 615 (m. 1218) senesinde Şam’da vefât etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Bir gün Sultan Mahmud, vezirlerinden biriyle tebdili kıyafet yolda giderken, câminin duvarını tâmir eden Şâh Veli ile karşılaştı. O şâhıs, Şâh Veli'ye; "Hoca ikiylen nasılsın?" diye sordu. Şâh Veli de; "Üçlen iyiyim." karşılığını verdi. O şâhıs; "Niye er kalkmadın?" diye sorduğunda; "Er kalktım da el aldı." cevâbını verdi. Yine o zât; "Bir kaz yollasam yolar mısın?" diye sorunca, Şâh Veli; "O işi iyi beceririm." dedi. Vedâlaşıp ayrıldıktan sonra Sultan Mahmud yanındaki vezirine; "Biz ne konuştuk?" diye sordu. Vezir cevap veremedi.
Fatih Sultan Mehmed Han, oğulları Bayezid ile Mustafa Çelebi'ye, 1457 yılında, Edirne' de Meriç nehri üzerindeki adada bir sünnet düğünü yaptırdı. Bu düğünü Âşıkpaşa zade şöyle anlatır;O zaman, Bayezid Amasya'da, Mustafa da Manisa'da idi. Onları getirtti ve düğüne başlandı. Etrafa ağırlıklarla davetçiler gönderildi. Bütün sancak eyleri ve her şehrin uluları ve ileri gelenleri geldiler. Edirne'nin çevresinde konakladılar. Nice günlük yollar düğüncülerle doldu. Padişahın otağı adaya kuruldu. Fatih Sultan Mehmed Han'ın oraya devletle geldikten sonra bütün davetliler adaya çağırıldı. Önce âlimler geldi. Sonra diğer davetliler kısım kısım geldiler.
Muhammed Hayyât hazretleri Kırâat ve Hanbeli fıkıh âlimidir. 401 (m. 1011) yılında İran'da, Şirâz'da doğdu. 499 (m. 1105) yılında Bağdad'da vefât etti. Buyurdu ki:
Habib bin Ebi Sâbit hazretleri, Tabiinin meşhûr hadis ve fıkıh âlimlerindendir. Kûfe'de doğup büyüdü. 119 (m. 737) târihinde vefât etti. Çok hadis-i şerif rivâyet etti. Bunlardan bazıları şunlardır:
Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında biri öldürülmüştü ve kim tarafından öldürüldüğü bilinmiyordu. Bu durum Peygamberimize arz edildi. Resûlullah efendimiz Allahü teâlâya hamd ve sena ettikten sonra buyurdu ki:
Ebû Attâb es-Sülemî hazretleri tabiînden olup hadîs hafızıdır. Kûfe'de doğdu. Enes bin Mâlik, Saîd bin Cübeyr (radıyallahü anhüma), İbrahim Nehaî, Hasan-ı Basrî gibi Eshab ve Tabiînden hadis rivayet etti. Kendisinden İmam-ı Azam Ebû Hanîfe, Süfyân-ı Sevrî gibi pek çok âlim hadis öğrendi. 132 (m. 750)’de vefat etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Mesnevi'de şöyle bir hikaye nakledilir:Musa aleyhisselam yolda bir çoban gördü. Çoban şöyle dua ediyordu:"Ey kerem sahibi Allah! Nerdesin ki sana kul, kurban olayım! Çarığını dikeyim, saçını tarayayım! Elbiseni yıkayayım, bitlerini kırayım. Ulu Allah, sana süt ikram edeyim. Elini öpeyim, ayağını ovayım." O çoban bu çeşit saçma sapan şeyler söyleyip duruyordu. Musa aleyhisselam;
"Kiminle konuşuyorsun?" diye sordu. Çoban;
"Bizi Yaradanla, bu yeri, göğü yaradanla," diye cevap verince, Musa a leyhisselam dedi ki: