Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

15.949.262

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

O Gün Öyle Büyük Bir Gündür Ki

Ahmed bin Ali Mûsulî hazretleri hadis âlimidir. 210 (m. 825) senesinde Musul’da doğdu. Çok sayıda âlimden ilim tahsil eden Ahmed bin Ali, zamanının değerli âlimlerinden idi. Onbeş yaşında iken Bağdâd’a gitti. Orada Ahmed bin Hatim’den hadîs-i şerîf dinledi. Birçok insanlar gelip ilim öğrenirlerdi. 307 (m. 919) yılında Musul’da vefât etti.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Amcazade Hüseyin Paşa

Hüseyin Paşa, Sultan İkinci Mustafa'nın Zenta sefer-i hümâyûnuna katıldıktan sonra, 18 Eylül 1697'de sadrâzamlığa getirildi. Hüseyin Paşa ilk olarak 1683 yılından beri müttefik Avrupa devletlerine karşı devâm eden harbe son vermek istedi. Bu sûretle Almanya, Venedik ve Polonya ile sulh yaparak Karlofça Antlaşmasını imzâladı.On altı sene süren muhârebe tabii olarak memleketin iktisâdi bünyesini bozmuştu. Osmanlı mâliyesi buhranlı zamanlar geçirdiği gibi, artan vergiler de halkı zor durumda bırakmıştı. Amcazâde Hüseyin Paşa, halkın kalkınması ve çalışma sâhasına atılması için savaş sebebiyle alınan bâzı vergileri kaldırdı ve bakâya kalanları da affetti. Bu hal çiftçilere rahat bir nefes aldırttığı gibi sanâyinin gelişmesine de yol açtı. Amcazâde'nin ehemmiyetle tâkib ettiği işlerden birisi de Yörük ve Kürd aşiretlerinin iskânı oldu. Antalya, Alâiye, Manavgat, Urfa ve Malatya taraflarına yapılacak bu iskân hareketiyle, bölgede zirâi faâliyet büyük ölçüde artacaktı.

Vehbi Tülek

Sultani Zafere Zorlayan Müderris

Vehbi Tülek

Akibet Görürsün Hele Ferhat

Vehbi Tülek

Görev Şuuru

Vehbi Tülek

Osmanlıların ilk Şeyhülislamı Molla Fenari (1350-1431) Şeyhülislam olmadan önce Bursa kadısı idi. Onun kadılığı sırasında bir adam pazardan bir at satın aldı. Fakat alış-verişin hemen arkasından atın hasta olduğunu farketti. Geri ver mesi gerekiyordu, ama satın aldığı adamı zorluk çıkartır, atın hastalığını kabul etmez diye önce kadıya gidip resmi kanaldan işi sağlama bağlamak istedi. Mahkemeye gittiğinde kadıyı (Molla Fenari) yerinde bulamadı. İşini ertesi güne bıraktı. Fakat at o gece öldü. Adam ertesi gün olanları kadıya anlattı, mağdur olduğunu, ne yapması gerektiğini sordu. Molla Fenari "Senin zararını ben ödeyeceğim" dedi. Adam hayretle kadıya baktı, "Niçin siz ödeyeceksiniz, konuyla hiçbir ilginiz ve suçunuz yok ki..." dedi. Molla Fenari, "Evet öyle görünüyor ama aslında benim de suçum büyük. Eğer sen dün makamıma geldiğinde ben yerimde olsaydım, olaya müdahale eder, atı geri verdirir, paranı iade ettirirdim. At da sahibinin elinde ölmüş olurdu. Bu imkân şimdi yok olmuştur. Senin zararına benim makamımda bulunmamam sebep olduğu için zararını ben ödeyeceğim" dedi ve ödedi.

Yakişani Yapmak

Vehbi Tülek

Somuncu Baba

Vehbi Tülek

Evliya Çelebi

Vehbi Tülek

Osmanlilarda Kiliç Ustaliği

Vehbi Tülek

Beni O Günlere Eriştirme

Vehbi Tülek

63 - Sultan Vi. Murad Ve Polonya Elçisi

Vehbi Tülek

Bir Kaşik Tuz

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

ebedî Olarak Yaşamak Istiyorsan!

Ali bin Vehb-i Sincâri hazretleri, Irak evliyâsındandır. Doğum târihi belli değildir. Hayâtı, Sincâr'ın Bazâr kasabasında geçti. Küçük yaşta ilim tahsiline başladı. Yedi yaşında Kur'ân-ı kerimi ezberledi. On üç yaşında Bağdat'a gitti. Orada büyük âlimlerden fıkıh, tefsir, kelâm, hadis ve tasavvuf ilimlerini öğrendi...
Ali bin Vehb, bir bahçede talebelerine ders verirken, zamânın âlimlerinden Mûsâ Zûli ile Adi bin Müsâfir huzûruna geldi. Kendisine, "Yâ Ali bin Vehb! Tevhid ne demektir?" diye sordular. O da, "İşte bu demektir" buyururken, orada bulunan koca bir kayayı gösterdi. Kaya bir anda ikiye bölünmüştü. Orada bulunanlar hayret ettiler. Bunu işitenler gelip kayayı gördüler ve duâlarının kabûlü için Ali bin Vehb'i Allahü teâlâya vesile yaptılar.
Bu mübarek zat, talebesine sık sık buyururdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Yemenli Mutasavvıf Hettâr Cenedî

Vehbi Tülek

Het­târ Ce­ne­di, Ye­men'de ye­ti­şen ta­sav­vuf âlim­le­rin­den­dir. Asıl adı Îsâ bin İk­bâl'dir. Ve­fâ­tı­na ka­dar öğ­ren­di­ği ilim­le­ri, is­tek­li olan­la­ra öğ­ret­ti. 606 (m. 1209) yı­lın­da Ce­ned şeh­rin­de ve­fât edip ora­ya def­ne­dil­di... Bu mü­ba­rek za­tın çok ke­râ­me­ti gö­rül­dü. Ali Fe­tâ an­la­tır:

"salât" Rahmet Istiğfar Ve Duâdır

Vehbi Tülek

Hastayı Sadakayla, Malı Zekâtla Koruyun

Vehbi Tülek

Ebû Ca'fer Gırnatî hazretleri hadîs ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Endülüs'te (İspanya) Gırnata (Granada) sehrinde doğdu. 699 (m. 1299) yılında vefât etti. Endülüs'ün çeşitli bölgelerine, Kuzey-Batı Afrika'daki ilim merkezlerine seyahatlerde bulundu. Oralardaki âlimlerden fıkıh ve usûl bilgilerini öğrendi. Bir dersinde şunları anlattı:

Müminin Özrünü Kabul Etmemek

Vehbi Tülek

Kalplerinizi Tertemiz Yapınız

Vehbi Tülek

İnsanların Malına Göz Dikme Ki!

Vehbi Tülek

Akıllılık, Daha Üstün Olan Bir Akla Uymaktır

Vehbi Tülek

Abdullah Bin Mübârek

Vehbi Tülek

Hacı Muharrem Sırrî Efendi

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Hazret-i Üftade’nin Yardimi

Hazret-i Üftade’nin Yardimi

Bir gün Yalova'dan İstanbul'a bir gemi gidiyordu. İstanbul'a yaklaştıkları sırada, şiddetli bir rüzgâr esmeye, dalgalar gittikçe büyümeye, gemiye şiddetle vurmaya başladı. Dalgaların vuruşundan tahtalar gıcırdıyordu. Gemi, koca denizde bir o tarafa, bir bu tarafa yalpalıyor, devrilecek gibi oluyordu. Yolcular ne yapacaklarını şaşırdılar. Herkes geminin bir tarafına birikince, tehlike daha da büyüdü. Kaptan, yolcuları teskin etmeye çalışıyor ve herkesin yerinde oturmasını tavsiye ediyordu. Herkes birbiriyle helâlleşiyor ve şimdiye kadar işlediği günahlarına tövbe ediyordu. Bâzıları da, kurtulmaları için adakta bulunuyordu. Yolcuların arasındaki bir genç, Fâtiha-i şerife ve İhlâs sûrelerini okuyarak, hâsıl olan sevâbı; Peygamber efendimizin, Eshâb-ı kirâmın, evliyânın, âlimlerin ve zamânın velilerinden Üftâde hazretlerinin rûh-ı şeriflerine hediye etti. Sonra da; "Yâ hazret-i Üftâde! Himmetinizi, yardımınızı istirhâm ediyorum." dedi. O anda, uzaklardan bir karaltı peydâ oldu. Yaklaştıkca, bunun bir insan olduğunu, suyun üzerinde süratle kendilerine doğru geldiğini gördüler. Onun yürüdüğü yerlerde dalgalar hemen sâkinleşiyordu. Nihâyet o zât geminin yanına geldi ve gemiyi eliyle bir mikdâr tuttuktan sonra, geminin önünden yürümeye başladı. Yürüdüğü yerlerde deniz durgunlaşıyordu. Bir müddet sonra gözden kayboldu. Kaptan, o kimsenin su üzerinde gittiği istikâmete göre, geminin dümenini ayarladı. Bir müddet sonra, selâmetle sâhile vardılar. Herkes bu hâdise karşısında şaşırıp kaldı. Sâdece o delikanlı şaşırmamıştı. Yolcular sâhile çıktıklarında, bir kimse karşılarına çıkıp onlara; "Ey yolcular! Üftâde hazretlerinin selâmı var. Sağ olduğum müddetçe, bu sırrı kimseye söylemesinler diye bana emretti." dedi.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Meşayihın Kadrini Bilmezsen

Vehbi Tülek

Allahü Tealadan Bir An Gafil Olmayasin

Vehbi Tülek

Sarik Ve Sakal

Bu Gece Yolcu Olsa Gerektir

Biz Söze Bakmayız, Öze Bakarız

Korkma!

İsmail Hakki Efendi

Meşayihın Kadrini Bilmezsen

Dördüncü Murad Han Ve Ankaravi İsmail Efendi

Vehbi Tülek

Yoksa Hizir Olduğunu Söylerim

Vehbi Tülek

Gerçek Zehir

Vehbi Tülek

Ayyaşin Sonu

Vehbi Tülek

Delik Kova

Vehbi Tülek

Cünnetü'l-esmâ

Vehbi Tülek