FATİH DEVRİNDE MÜSLÜMANLARIN AHLAKI

1001 Osmanlı Hikayesi

Pazartesi, 12 Aralık 2005

Osmanlı askerleri, İstanbul’un fethinden sonra bir hapishanede asil tavırlı iki yaşlı Bizanslı gördüler. Bunlar son Bizans imparatorunun haksız uygulamalarına karşı çıktıkları için hapse atılmış iki devlet adamı idi. Bu mahkûmları Fatih’in huzuruna getirdiler. Fatih onları özgürlüklerine kavuşturup, iltifatlar etti. Ayrıca Osmanlı ülkesini gezmelerini ve gördüklerini gelip kendisine rapor etmelerini istedi.Bizanslılar önce Bursa’ya gittiler. Çarşı pazarı dolaşıp halkın birbirlerine ve yabancılara karşı davranışını gözlemlediler. Baktılar ki, her tarafta saygı, sevgi, hoşgörü. Ezan okunduğu zaman dükkanları kapatmaya bile gerek görmeden halk camiye gidiyor. Hırsızlık, dolandırıcılık, yolsuzluk, kimsenin hatırına bile gelmiyor. Hayret içinde kaldılar.

Devamını oku...

Ebû Ubeyde bin Cerrâh (radıyallahü anh)

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 11 Aralık 2005

Araplar arasındaki nâdir okuma-yazma bilenlerden olan Ebû Ubeyde bin Cerrâh ve arkadaşları; Osman bin Maz’ûn, Ubeyde bin Hâris, Abdurrahman bin Avf, Ebû Seleme, Hz. Ebû Bekir’in vâsıtasıyla, Resûlullahın huzûrunda Müslüman oldular...
Hz. Ebû Ubeyde, Hz. Ebû Bekir’in vâsıtasıyla îmâna gelenlerin onuncusudur. İmân ettiğinde 31 yaşındaydı. O günden, vefâtına kadar malıyla, mevkisiyle ve canıyla İslâmiyeti yaymak için çalıştı...

Devamını oku...

TASI TARAĞI TOPLADIK

1001 Osmanlı Hikayesi

Pazar, 11 Aralık 2005

Vaktiyle İstanbul’da Abbas isminde yaşlı bir dilenci vardı. Bilhassa her sene Ramazan ayında dilendiği paralarla yüklü bir servete sahip olmuştu. Dilenciliğe yeni başlayan bir çingene genci, Abbas’ın namını duymuştu. Onu görüp, bu mesleğin püf noktalarını öğrenmek istiyordu. Nihayet bir Ramazan gecesinde hamama girdiğini görüp, ardınca içeri daldı ve kurna başında yanına yaklaşıp şöyle dedi: -Efendim! Bendeniz dilenciliğe başlamaya karar verdim. Umarım ki bu asil sanatın inceliklerini bu kulunuzdan esirgemezsiniz. Ne türlü usül ve kaidesi var ise bilcümle öğrenmek isterim. Şu mübarek geceler hürmetine lutfediniz. Abbas cevap verdi:-Peki evlat öğreteyim. Dilenciliğin başlıca üç kuralı vardır, kulağına küpe olsun. Bir, her nerede olursa olsun istemeli. İki, her kimden olursa olsun istemeli ve üç, her ne olursa olsun istemeli.

Devamını oku...

Hazreti Hasan (radıyallahü anh)

Meşhurların Son Sözleri

Cumartesi, 10 Aralık 2005

Hazreti Hasan, Resûlullahın kızı hazret-i Fâtıma’nın oğludur. Peygamber efendimizin, “Cennet gençlerinin seyyidi, efendisidir” buyurduğu, torunu Hz. Hasan, 625 senesinin ramazan ayının ortasında doğdu. Beyaz ve güzel yüzlü olup, yüzü Resûlullahın yüzüne çok benzeyen yedi kişiden biri bu idi. Resûlullaha bundan dahâ çok benzeyen kimse yoktu. “Oniki İmâm”ın ikincisi, İslâm halîfelerinin beşincisidir...

Devamını oku...

BÜTÜN MÜLKİYETLER MUKADDESTİR

1001 Osmanlı Hikayesi

Cumartesi, 10 Aralık 2005

Sultan III. Mustafa zamanında topçuluğun ve donanmanın ıslahıyla görevli olarak Osmanlı devletine gelen Macar asıllı Fransız subayı Baron de Tott, “ Memoires sur les Turcs et Tartares” adlı eserinde, Kanuni Sultan Süleyman devrinde geçen ilgi çekici bir istimlak mesele sini nakleder:“Süleymaniye Camiinin yeri tesbit edildiğinde, inşaatın yapılacağı arsanın tam ortasında, evini hiçbir suretle satmak istemeyen bir yahudi vardı. Çok büyük paralar teklif edilmesine rağmen Yahudi, kararından vazgeçmiyordu.Önünde bütün dünya ordularının mağlup olduğu ve bütün imparatorların eğildiği muhteşem Süleyman’ın, o Yahudiyi idam ettirirken, evini de yerle bir etmesi beklenirdi. Ne mutlu, davalarını adaletin hükmüne bırkan ve çevresindekilerin yargılarına değer vermeyecek kadar büyük bir ruh taşıyan hükümdarlara!... İşte Sultan Süleyman da böyle bir insandı. Kanunu çağırmak için tahtından indi. Şeyhülislama yazdığı mektupta şöyle diyordu:

Devamını oku...

Hazreti Fâtıma (radıyallahü anha)

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 09 Aralık 2005

Hazreti Fâtıma, Resûlullah efendimizin mübarek kızı, Hazret-i Ali’nin ise zevcesidir. Hz. Meryem’den sonra, bütün kadınların en üstünüdür. Aklı, zekâsı, hüsnü cemâli (güzelliği) zühdü (dünyaya düşkün olmaması) takvası ve güzel ahlâkı ile bütün insanlara çok güzel bir örnektir...
Hz. Fâtıma, babasının biricik nur tanesiydi. Peygamberimiz kırk yaşında iken doğdu.
Yüzü pek beyaz ve nurlu olduğundan “Zehrâ” denildi. Zühd ve dünyadan kesilmekte en ileri olduğu için de, “Betül” çok temiz denilmiştir. Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler ile medhedilmiştir.

Devamını oku...

EZAN OKUYANA AĞAÇ

1001 Osmanlı Hikayesi

Cuma, 09 Aralık 2005

Kemal Paşazade Tarihinin 8. cildinde, Sultan II. Bayezid Han zamnında yaşanan şöyle bir hadiseyi nakleder:Draç kalesinin Venedikli muhafızları endişeli bir bekleyiş içerisindeydiler. Duymaktan kork tukları haber gecikmemiş, Elbasan Sancakbeyi Evrenosoğlu İsazade Mehmed Bey kumandasındaki Osmanlı akıncılarının yaklaştığını öğrendiler.Venedik, bu liman kalesine ayrı bir önem veriyordu. Zira onu kaybederse, Mora kıyıların dan olduğu gibi Arnavutluk’tan da tamamen sökülüp atılacak, sonunda Akdeniz’den silinecekti. O yüzden Draç’ı savunma tedbirlerine titizlik gösterilmiş, tahkimat hayli teferruatlı tutulmuştu

Devamını oku...

Hazreti Âmine (radıyallahü anha)

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 08 Aralık 2005

Resulullah efendimiz altı yaşına geldiğinde, mübarek annesi Hz. Âmine, yanına Ümm-i Eymen’i de alarak Medine’ye gitti. Niyeti hem oradaki akrabalarını, hem de kocası Abdullah’ın kabrini ziyaret etmekti. Bir ay Medine’de kaldılar.
Ümm-i Eymen Medine’deki bir hatırasını şöyle anlatır:
“Bir gün Yahudî âlimlerinden ikisi yanıma gelerek dediler ki:
-Bize Ahmed’i göster!

Devamını oku...

ŞEREF NİŞANI OLACAK ÇAMUR

1001 Osmanlı Hikayesi

Perşembe, 08 Aralık 2005

Eylül 1902’de İran Şahı Muzafferüddin Kaçar Han, İstanbul’a resmi bir ziyarette bulunmuş tu. Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid Han, onun ikamet etmesi için Şale köşkünü inşa ettirmişti. İran tahtında, 1794’den beri Oğuz’ların bir kolu olan Kaçar hanedanı bulunmaktaydı ve Muzaferüddin Han Türklüğü ile gurur duyuyor, Osmanlıları kardeş biliyordu. Misafir hükümdar, bir gün Edirne’ye giderek, Osmanlı II. Ordusunun geçit töreninde hazır bulundu. Birliklerin geçecekleri yolda su birikintileri vardı. Topçu kumandanlarından Şükrü Paşa atını telaşla sürerek geldi ve selam verdi:

Devamını oku...

Hazreti Ali (Radıyallahü anh)

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 07 Aralık 2005

Hazreti Ali, on yaşında iken îmân etmiştir... Bütün gazâlarda kahramânlıklar gösterdi. Hicri Otuzbeş senesinin Zilhicce ayında halîfe oldu. Hicretin kırkıncı yılının Ramazan-ı şerîf ayının onyedinci Cuma günü sabah namazına giderken İbni Mülcem adlı bir Harici tarafından şehîd edildi... Techiz ve tekfini, oğlu Hz. Hasan tarafından yapılmış ve namazı eda olunduktan sonra Kûfe’nin kabristanı sayılan Necef’e defnedilmiştir...

Devamını oku...