Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.449.941

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Nasihatların Özü, Allah Adamları Ile Bulunmaktır

Ferdî Abdullah Efendi, Osmanlı âlimlerindendir. Manisa’nın Turgutlu kazâsında doğdu. İlim tahsilini İstanbul’da tamamladıktan sonra, Turgutlu’da müftîlik yapan Abdullah Efendi, hacca gittiğinde Mekke-i mükerremede, Müceddidiyye yolunun ve Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin halîfelerinin büyüklerinden olan Hindli Muhammed Can Efendi’ye talebe oldu. O büyük zâtın huzûrunda yetişerek kemâle geldikten sonra, icâzet ve hilâfet almakla şereflendi. Şeyhülislâm Ârif Hikmet Bey’in delaletiyle, İstanbul’da Fâtih civârında bulunan Emîr Buhârî Dergâhı şeyhliğine tayin edildi. Vefâtına kadar orada vazîfe yaptı. 1274 (m. 1857) senesinde İstanbul’da vefât etti. Bir sohbetinde şunları anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

MÂdemki Allahü TeÂlÂnin Emridir

Murâd Han döneminde yeniçeri ocağının kuruluşuna ilk adım olmak üzere târihlerde şu vak'a anlatılmaktadır: "Sultan Murâd Gâzi, Edirne'de tahta geçüp oturdu. Bir gün Kara Rüstem derlerdi, Karaman vilâyetinden bir dânişmend geldi. Halil Hayreddin Paşa ol vakitde kâdıasker idi. Kara Rüstem; Efendi! Bunca sultanlık malı niçün zâyi edersiniz, deyince, Kâdıasker; nice mal zâyi etmişiz, diye sordu. Kara Rüstem, bu gâziler ki gazâlarda esir çıkarırlar, cenâb-ı Hakk'ın emriyle beşde biri hünkârındır, dedi. Çandarlı Halil Hayreddin bunu hemen Murâd Hana nakletti. Sultan: Mâdemki Allahü teâlânın emr-i şerifidir şimden sonra alın, dedi... Bundan sonra Gâzi Evrenuz ve Lala Şâhin'e ısmarladılar ki akınlarda çıkan esirden beş başda birin pâdişâh için alalar. Bu usûl üzere hayli oğlanlar toplayıp Murâd Gâziye getürdüler. Halil Hayreddin Paşa; bunları Türk'e verelüm hem müslüman olsunlar, dedi. Kabul edilip bunlar evvelen Türk köylüsünün yanına verildiler. Hem Türkçe öğrenip ve hem de müslüman oldular. Ondan sonra saray kapısına girüp, ak börk giydirip adını yeniçeri koydular."

Vehbi Tülek

Kanije Kahramani Tiryaki Hasan Paşa

Vehbi Tülek

Seni Kanuna Şikayet Ederiz

Vehbi Tülek

Nemiz Kaldi Bizim Mülk-i Arab’da

Vehbi Tülek

Yavuz, sert mizaçlı olduğu kadar şair ruhluydu. Birçok şiirleri vardır. Bu yüzden şiir ile ifade edilen duygulara ehemiyet verirdi. Mısır'ın fethinden sonra uzunca bir müddet Kahire'de kalınması, devlet erkanının ve askerin canını sıkmaya başladı. Fakat bu durumu padişaha bildirmeye kimse cesaret edemiyor du. Birgün çok sevdiği Kemalpaşazade Ahmed Efendi ile konuşurken:-Mısır'da ve asker arasında neler oluyor?-İyilik, Sultanım. Yalnız dün Nil nehri kenarında iki askerin şöyle bir türkü söylediklerini duydum:

Şehid Derviş Paşa

Vehbi Tülek

Gemiler Karadan Yürüdü

Vehbi Tülek

Sultan İkinci Bayezid Ve Sari Saltuk

Vehbi Tülek

Lütfi Paşa Ve Ya’kub Efendi

Vehbi Tülek

Geyikli Baba Ve Orhan Gazi

Vehbi Tülek

Bulgar Pehlivani

Vehbi Tülek

Fatih Ve Hocazade

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Hasan-ı Berkî

Hasan-ı Berki hazretleri, Hindistan'da yaşamış olan evliyanın büyüklerindendir. Tefsir, hadis, fıkıh gibi zâhiri ilimlerde âlim idi. Tasavvuf yolunda yetişip evliyâlık derecelerinde yükselmek için, Şeyh Ahmed-i Berki'nin talebesi oldu. Onun hizmetinde, yüksek makamlara, ilâhi ma'rifetlere kavuştu. Hocasının işâreti ile Serhend'e giderek, İmâm-ı Rabbâni hazretlerinin hizmetine girdi. Onun talebesi olmakla şereflendi. Sohbetleriyle yüksek hâllere ve makamlara erişti. Sonra vatanına dönerek eski hocası Ahmed-i Berki'nin sohbetlerine devâm etti. Onyedinci asrın sonlarında Osmanpur'da vefât etti.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Temim Kabilesinden Eksem Bin Sayfî

Vehbi Tülek

Muhammed aleyhisselamın İslâmiyeti cihâna yaymak için kullandığı tebliğ vasıtalarından biri de çevre ülkelerin devlet başkanlarına yazdığı mektuplar ve gönderdiği elçilerdir. Bizzat gitmeye imkân bulamadığı bölgelerin insanlarına mektuplar ve elçiler göndererek tebliğ vazifesini noksansız bir şekilde ifâ etmiştir.

Ebü'l-yümn Tâcüddîn Kindî

Vehbi Tülek

Bilâl-i Habeşî (radıyallahü Anh)

Vehbi Tülek

Peygamber efendimizin vefâtından sonra Bilâl-i Habeşi ayrılık acısına tahammül edemez olmuş ve artık bir daha ezan okumamıştır. Resûlullah'a olan muhabbetiyle her gün yanıp tutuşuyor, gözyaşı döküyordu. Sonra da Medine'de kalmaya tahammül edemediği için Şam'a gitmeye karar verdi. Hz. Ebû Bekir kalmasını arzu edince, "Yâ Ebâ Bekir sen beni âzad etmemişmiydin? Eğer kendin için âzad etmişsen kalayım, Allah için âzad etmişsen müsâade et gideyim" dedi. Hz. Ebû Bekir "İstediğin yere gidebilirsin" diyerek müsâade etti. Böylece Şam'a gidip orada yerleşti...

Erzurumlu İbrahim Hakkı

Vehbi Tülek

Abdullah Bin Ömer "kadı Beydâvî"

Vehbi Tülek

Ebû Bekr Es-sayrafî

Vehbi Tülek

Allah Adamlarına Itiraz Etmek

Vehbi Tülek

Ebû Hâmid Derkâvî

Vehbi Tülek

Hatim Okunan Yere Rahmet Yağar

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Bülbülün Zikri

Bülbülün Zikri

İbrahim aleyhisselamı ateşe attıkları zaman bütün melekler, vahşi hayvanlar ve kuşlar ağlaştılar ve etrafında toplanıp, İbrahim aleyhisselama bir yardım yapabilmenin çaresini aradılar. Bunların arasında zayıf bir bülbül vardı. "Madem elimden birşey gelmiyor, öyleyse ben de İbrahim aleyhisselam ile beraber yanayım" diye kendini ateşe atacağı sırada Hak teâlâ, Cebrail aleyhisselama emredip buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Bana Delil Getir

Vehbi Tülek

Allah’a Firar Et

Vehbi Tülek

Kadı Iyâd Hazretleri Ve Dürüst Genç

Allah’a Firar Et

Başka Du Bilmez Misin?

Firkateyne Bininiz

Hazreti Hâlid'in Üstün Başarısı

Örümcek Ağı

Alabilirsen Al

Vehbi Tülek

Sarik Ve Sakal

Vehbi Tülek

Tüccarin Rüyasi

Vehbi Tülek

Arkadaşlarımı Korumak Için

Vehbi Tülek

Üç Kandil

Vehbi Tülek

Yürüdüğü Yerde Deniz Durgunlaşiyordu

Vehbi Tülek