Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.450.602

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Nasihatların Özü, Allah Adamları Ile Bulunmaktır

Ferdî Abdullah Efendi, Osmanlı âlimlerindendir. Manisa’nın Turgutlu kazâsında doğdu. İlim tahsilini İstanbul’da tamamladıktan sonra, Turgutlu’da müftîlik yapan Abdullah Efendi, hacca gittiğinde Mekke-i mükerremede, Müceddidiyye yolunun ve Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin halîfelerinin büyüklerinden olan Hindli Muhammed Can Efendi’ye talebe oldu. O büyük zâtın huzûrunda yetişerek kemâle geldikten sonra, icâzet ve hilâfet almakla şereflendi. Şeyhülislâm Ârif Hikmet Bey’in delaletiyle, İstanbul’da Fâtih civârında bulunan Emîr Buhârî Dergâhı şeyhliğine tayin edildi. Vefâtına kadar orada vazîfe yaptı. 1274 (m. 1857) senesinde İstanbul’da vefât etti. Bir sohbetinde şunları anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Fatih Ve Hocazade

Sultan Mehmed Han (Fâtih) Osmanlı tahtına oturup da onun âlimlere muhabbeti ve lütf-ı ihsânı ün salınca ve çevresine zamânının meşhur âlimlerini toplayınca, Hocazâde de onun yanında olmak şerefini kazanmak istedi. Ne var ki yolculuk masraflarını karşılayacak parası olmadığından bir türlü yola çıkma cesâretini bulamıyordu. Bu sırada derslerine katılan bir talebenin sekiz yüz akçesi olduğunu öğrenince, bu parayı ödünç alıp yola çıktı. Talebe de yanında ve hizmetinde idi. Oraya öyle bir zamanda vardı ki, pâdişâhın otağı İstanbul'dan Edirne'ye gidiyordu. Pâdişâh-ı âlem, bir yanında Molla Seyyid Ali, diğer yanında Molla Zeyrek olduğu halde ilmi konularda münâzara yaparak ilerliyordu. Vezir Mahmûd Paşa, Hocazâde'yi görünce; "Hoş geldin. Ben de seni Pâdişâha anlatmıştım. Gel hemen onunla görüş." diyerek önüne düşüp Pâdişâhın yanına yaklaştılar. Hocazâde hükümdârı selâmlayıp elini öptü. Mahmûd Paşa onun Hocazâde olduğunu bildirerek ilmini övdü.

Vehbi Tülek

Tozkoparan İskender

Vehbi Tülek

Sizi Sultan İlan Edelim

Vehbi Tülek

Minare Eğri Mi?

Vehbi Tülek

Süleymaniye Camiinin inşası tamamlanmış, ibadete açılacağı gün ilan edilmişti. O gün gelince istanbul'un her yanından insanlar bu eşsiz eserin açılışında bulunmak için şehrin bu noktasına akın etmişti. Herkes hayranlıkla bu Türk mucizesini seyrediyordu. Fakat bunlar arasında bulunan bir çocuk: "Aaa şu minareye bakın nasıl eğri!" diye bağırıyordu. Herkes de bakıyordu ama bir eğrilik görmüyordu. Çocuğun minarelerden biri için eğri dediği Mimar Sinan'a kadar ulaştı. Koca mimar hemen çocuğun yanına geldi ve ona: "Yavrum hangi minare eğri göster bana" dedi. Çocuk da: "İşte şu" diye minarelerden birini gösterdi. Mimar Sinan hemen adamlarını topladı. Uzun halatları biribirine ekletip minareye bağlattı ve:"Çekin yukarı doğru!" diye çektirmeye başladı. Çocuğa da:

Savaşin Zorluklarina Katlanmadan Zafere Ulaşilamaz

Vehbi Tülek

İki Milyon Sterline Banko

Vehbi Tülek

Hayirsiz Ve Bahtsiz İsem

Vehbi Tülek

Iii. Osman Han Ve İstanbul’un Yeniden İmari

Vehbi Tülek

37 - Sultanhisar Torpidobotunun Zaferi

Vehbi Tülek

Kibris Fatihi Lala Mustafa Paşa

Vehbi Tülek

KÂnunî'nin Bir Fermani

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Hayber'de Ganimet Istemeyen Mücâhid

Hayber, Peygamber efendimiz devrinde, Yahûdilerin toplandığı bir merkezdi. Resulullah efendimiz Medine'ye hicret ettiğinde, oradaki Yahûdi kabileleriyle antlaşma yapmışlardı. Ancak Beni Nâdir kabilesi, antlaşmayı bozarak Resulullaha sûikast tertiplediler. Bu sebeple Medine'den çıkarıldılar. Beni Kureyzâ kabilesi de, antlaşma yaptıkları hâlde Hendek Savaşında düşman tarafına geçerek ahidlerini bozdular...

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Seyyid Zeynelâbidîn Efendi

Vehbi Tülek

Çelebizâde Seyyid Zeynelâbidin Efendi rahmetullahi aleyh, doksandokuzuncu Osmanlı şeyhülislâmıdır. Sevgili Peygamberimizin temiz soyundandır. 1163 (m. 1750) senesinde İstanbul'da doğdu. 1239 (m. 1823) senesinde vefât etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:

Muhammed Sıddîk Keşmî

Vehbi Tülek

Büyük Mutasavvıf Nûreddîn Cerrâhî

Vehbi Tülek

Muhammed Nûreddin Cerrâhi, Hicri 1089 (m.1678) senesinde İstanbul'da doğdu. Cerrahpaşalı olduğu için "Cerrâhi" diye anılmıştır. Bir rivâyete göre soyu Eshâb-ı kirâmdan Ebû Ubeyde bin Cerrâh'a ulaşır. Bu sebeple "Cerrâhi" diye anılır. Halveti tarikatı içinde meydâna getirdiği terbiye sistemi kendisine nisbet edilerek "Cerrâhiyye" adı verilmiştir.
Nûreddin Cerrâhi hazretleri, çok genç yaşta Mısır Kâdılığına tâyin edilmişti. Ancak, yola çıkmadan önce, vedâ etmek için Üsküdar'da bulunan dayısı Hüseyin Efendinin konağına gitti. Dayısı, onu evin karşısında bulunan Selâmi Dergâhına götürdü...

Ebû Osman Bin Muhammed

Vehbi Tülek

Ebü'l-hayr Şihâbüddîn Menûfî

Vehbi Tülek

İhbân Bin Üveys (radıyallahü Anh)

Vehbi Tülek

Müftülük Görevini Kabul Etmeyen Zat!

Vehbi Tülek

Osmanlı Ulemâsından Behâyî Abdullah Efendi

Vehbi Tülek

Alındaki Secde Izi Tâvûs Bin Keysân

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Örümcek Ağı

Örümcek Ağı

Dünya hayatında hiç kimseye iyilik yapmamış, bencil bir adam ölünce, cehennem kapısında bir melek karşıladı. Melek adama şöyle seslendi: "Hayatta iken tek bir gün bile birisine iyilik yaptıysan buraya girmeyeceksin. Varsa söyle!"

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Bu Dünya Ona Da Kalmaz

Vehbi Tülek

Ayyaşin Sonu

Vehbi Tülek

Cimrilik Ve Nankörlüğün CezÂsi

Kabahat Kilincin Midir?

Onun Görmediği Yer

Kimsenin Yaptığı Yanına Kalmaz

"encümen-i Bîzebân"

Arafatta Görüşürüz

Abdullah El-acemî

Vehbi Tülek

Gerçek Zehir

Vehbi Tülek

9 Evi Dolaşan Kelle

Vehbi Tülek

Garip Karşilanan Bir Adak

Vehbi Tülek

Değişen Sizin Kalbiniz

Vehbi Tülek

Adam Olmazsan

Vehbi Tülek