Ahmed Siyâhî
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 22 Mayıs 2006
Ahmed Siyâhî Efendi, 1777 (H.1191) senesinde Kastamonu’da doğdu. Babası Derviş Demirci Ahmed Efendi’dir. Nakşibendiyye yolunun büyüğü Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin talebelerindendir...
Ahmed Siyâhî Efendi, hocası Mustafa Efendinin bir işareti üzerine, kendisini irşâd edecek, yetiştirecek “Hâlid” ismindeki zâtı aramaya başladı. Karadan hacca gitmek üzere yola çıktı. Şam’a vardığı zaman Nakşibendiyye yolunun büyüğü Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin ismini duyunca; “Hocam Şeyh Mustafa Efendinin buyurduğu Hâlid bu olabilir” diyerek hemen sohbetlerine devam etti ve talebeleri arasına katıldı...
"Pamuk Kâdı" Abdüllatîf Efendi
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 20 Mayıs 2006
Abdüllatîf Efendi, zamânındaki âlimlerden okuyup ilk tahsîlini tamamladıktan sonra, Mevlânâ Müslihuddîn Yârhisârî ve Anadolu Kadıaskeri olan İmâm Şeyh Mahmûd’un sohbet ve hizmetlerine girdi. İlim öğrenmekteki gayret ve istidâdının çokluğu sebebiyle, kısa zamanda yetişerek kemâle geldi ve medreselerde ders verecek, talebe yetiştirecek seviyeye ulaştı...
Ebû Saîd el-Harraz
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 19 Mayıs 2006
Ebû Saîd el-Harraz hazretleri, büyük velilerdendir. Tasavvufta ona tâbi olanların mensûb olduğu yola “Harrâziye” denmiştir. Doğum târihi bilinmemektedir. Bağdat’ta doğmuştur. 890 (H. 277) senesinde orada vefât etti. Kabri Bağdât’tadır...
Abdullah el-Makdisî
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 18 Mayıs 2006
Abdullah el-Makdisî hazretleri, 1185 (H.581) senesinde doğdu. 1232 (H.629) senesi ramazan ayında cumâ günü Şam’da vefât etti... Kur’ân-ı kerîmi amcası Şeyh el-İmâd’dan öğrendi. Fıkıh ilmini Şeyh Muvaffakuddîn’den, Arab dilinin inceliklerini ise Ebi’l-Bekâ el-Akberî’den öğrendi. Şam’da, Bağdâd’da, Mısır’da, Nişâbûr’da birçok âlimden hadîs-i şerîf dinledi, yazdı ve rivâyette bulundu. Bunun yanında Mûsul, Erbil, Mekke ve Medîne’ye de gidip hadîs-i şerîf dinledi.
Abdülhâlık Goncdüvânî
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 17 Mayıs 2006
Malatyalı Abdülcemîl hazretleri, Hızır aleyhisselâm ile görüşüp sohbet ederlerdi. Bir gün Hızır aleyhisselâm kendisine:
-Ey Abdülcemîl! Senin sâlih bir erkek evlâdın olacak. İsmini Abdülhâlık koyarsın, buyurdu.
Abdülcemîl bu konuşmadan kısa bir zaman sonra Buhârâ’ya göçtü ve Goncdüvân kasabasına yerleşti. Çok geçmeden Hızır aleyhisselâmın buyurduğu gibi bir erkek evlâda sâhib oldu. İsmini Abdülhâlık koydu...
Yahudi pehlivanı "Merhab"ın sonu
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 16 Mayıs 2006
İslam askeri Hayber önlerine gelmişti... Bu arada Hazreti Ali’nin gözleri ağrıyordu. Resûlullah efendimiz okudu ve şifa bulması için Allahü teâlâya duâ etti. Hazreti Ali’nin gözlerinde bir ağrı sızı kalmadı...
Yahudilerin, “Merhab” adında yenilmez bir pehlivanları vardı. Nara atarak, mücahitlere şöyle seslendi:
-Hayber halkı iyi bilir ki, ben, gelip çatan harplerin tutuştuğu, kızıştığı zamanlarda, tepeden tırnağa kadar silâhlanmış, cesaret ve kahramanlığı denenmiş Merhab’ımdır. Ben, kükreyerek geldikleri zaman aslanları bile kâh mızrakla, kâh kılıçla vurup yere sermişimdir!..
"Gavs-ül-a'zam" Abdülkâdir Geylânî
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 15 Mayıs 2006
Abdülkâdir Geylânî hazretleri, 1078 (H.471)’de İran’ın Geylân şehrinde doğdu, 1166 (H.561)’da Bağdad’da vefât etti. Babası Ebû Sâlih bin Mûsâ Cengîdost’tur. Hazret-i Hasan’ın oğlu Hasan-ı Müsennâ’nın oğlu Abdullah’ın soyundandır. Annesinin ismi Fâtıma, lakabı Ümm-ül-hayr olup seyyidedir. Bunun için Abdülkâdir Geylânî, hem seyyid, hem şerîftir.
"Altıncı İmam" Câfer-i Sâdık
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 14 Mayıs 2006
Hazret-i Ali’nin torununun torunu olan Câfer-i Sâdık hazretleri, Tâbiîn devrinin yükseklerinden ve evliyânın büyüklerinden olup, tasavvufta büyük rehberlerden olan ve kendilerine “Silsile-i aliyye” denilen Nakşibendiyye yolu âlimlerinin dördüncüsüdür... İsmi Câfer-i Sâdık bin Muhammed Bâkır bin Ali Zeynelâbidîn bin Hüseyin bin Ali bin Ebî Tâlib, künyesi “Ebû Abdullah”dır. “Tâhir”, “Fâdıl” gibi lakabları da vardır. En meşhûr lakabı, “Sâdık”tır.
Kâ'b bin Eşref
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 13 Mayıs 2006
Şair Kâ’b bin Eşref, Mekke’ye giderek müşrikleri Müslümanlara karşı tahrik eder Bedir’de öldürülen müşrikler için mersiyeler düzerek onların intikam ve düşmanlık hislerini kabartmaya çalışırdı. Medine’de ise, Müslümanların kızlarına ve hanımlarına dil uzatacak kadar küstahlık ederdi. Bu bakımdan Resûl-i Ekrem bu menhus adamın şiirleri üzerinde fazlasıyla duruyor, önüne geçmek için çareler arıyordu. Bu adamın mutlaka yok edilmesi gerekiyordu!..
"Somuncu Baba" Hâmid-i Aksarâyî
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 12 Mayıs 2006
Somuncu Baba’nın asıl ismi Hâmid, babasının ismi ise Şemseddîn Mûsâ’dır... İlk tahsîlini babasından aldı. Babasının vefâtından sonra Şam’a giderek, Hankâh-ı Bâyezîdiyye’de ilim öğrendi. Tasavvuf yoluna girdi. Orada pekçok velînin sohbetlerine katıldı. Burada Üveysî olarak, mânevî yol ile Bâyezîd-i Bistâmî’den feyz aldı.