Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.458.231

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Haset Eden, Dâima Gamlı Ve Kederlidir!

Şeyh Sinân Efendi Osmanlı âlimlerindendir. Şimdi Yunanistan’da bulunan Fere’de doğdu. Bursa’ya giderek Abdüllatîf Kudsî’nin talebesi olan Şeyh Tâceddîn’in talebesi oldu. Kısa zamanda yüksek derecelere kavuşarak icazet verildi ve talebe yetiştirmek üzere memleketinde gönderildi. 890 (m. 1485) senesinde Fere’de vefât etti. Bir sohbetinde şunları anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Ermeni Zulmünün Canli Şahitleri

Adı Soyadı: Mehmet Baba Adı: TevfikAnne Adı: RukiyeDoğum Yeri: Van-GöllüDoğum Tarihi: 1901Göllü köyündenim. Van'daki ordunun Erzurum tarafına çekilmesi üzerine Ermeniler harekete geçtiler. Analarımız, babalarımız hep Ermeniler tarafından kesildi. Benim babam da orada şehit oldu. Jandarma çavuşu idi. Mollakasım, Amik, Şeyhayne, Göllü, Hıdır, Kurtsatan, Köprüköy köylülerinin hepsi katledildiler. Bizim köyün bir kısmı Zeve'ye sığındı, orada şehit oldular. Biz zor kaçabildik. Ermeniler, hamile kadınların karınlarını süngülerle yarıp çocuklarını süngülerin ucunda çıkardılar. Bütün Müslüman köylerini basıp ateşe verdiler. Kadın-erkek, genç-yaşlı demeden birçok insanı katlettiler. Adını saydığım köylerden kaçıp kurtulan Müslüman halk, Zeve'den Van gölüne dökülen Ablengez suyu üzerinde bulunan köprüden karşıya geçerek kurtulmaya çalışıyorlardı. Annem, ben ve iki kızkardeşim geçtikten sonra baktık ki, Ermeniler köprüyü yıktılar. Esirleri öldürüp Ablengez suyuna attılar. Cesetleri, baharda kar sularının taşırdığı Ablengez suyu göle götürdü. Ben, annem ve iki kızkardeşim, gündüzleri ekinlerin arasında derelerde sürüne sürüne ilerliyor, geceleri dağlarda kalıyorduk. Ermenilerin eline geçersek öldürüleceğimizi biliyorduk. Diyarbakır'a kadar kaçtık. O kaçış sırasında annem öldü. Sonra iki kızkardeşimi de kaybettim. Yapayalnız kaldım.

Vehbi Tülek

Kazliçeşme

Vehbi Tülek

İlk Uçan Türk, HezÂrfen Ahmed Çelebi

Vehbi Tülek

Kirim Savaşi

Vehbi Tülek

1800'lü yıllarda dünyâda iki büyük İslâm devleti vardı. Biri Osmanlı Devleti, diğeri ise, Hindistan'daki Gürgâniye Hükümdârlığıydı. İslâmiyetin büyük düşmanı olan İngilizler ise, devamlı bu iki devleti nasıl yok edebileceklerini plânlamakla meşgûldüler. Önce Gürgâniye Devletini parçalamaya karar verdiler. Böylece hem Asya'daki Müslümanları başsız bırakacaklar, hem de Hindistan'ın hazinelerine ve ticâretine hâkim olacaklardı. Fakat Osmanlı Devletinin buna mâni olmasından korkuyorlardı. Bunun için Osmanlı Devletiyle Rusya arasında savaş çıkarmaya çalıştılar. Sıcak denizlere inme hayâliyle yanıp tutuşan Rusya'yı devamlı tahrik ettikleri gibi, sadrâzam Mustafa Reşid Paşayı da kandırarak Rusya ya karşı düşmanca tavır takınmasını temin ettiler. İngilizlerin asıl maksadını anlayamayan Rus Çarı Birinci Nikola, bu devlet ile Osmanlı toprakları hakkında görüşmeye karar verdi. 9 Ocak 1853'te Sen-Petersburg'un kışlık sarayında verilen bir baloda, İngiliz elçisine Osmanlı Devletinin topraklarını paylaşmayı teklif etti. Ancak İngiltere bu teklifi red ettiği gibi, durumu Bâbıâli'ye de bildirdi. Bunun üzerine Rusya, Osmanlı Devleti hakkında tek başına tedbirler almaya kalkıştı. İstanbul'a prens Mençikof'u elçi olarak gönderip, Fransa'nın Kudüs'te daha önceleri Katolikler adına sağladığı imtiyazların Ortodokslar için de tatbik edilmesini Ortodoks tebeânın himâyesinin Rusya'ya verilmesini istedi. Fakat Mustafa Reşid Paşa, bu teklifleri reddedip meselenin diplomatik yollardan çözümünü önledi. Bunun üzerine Avusturya İmparatorluğu ile Prusya Krallığı, İstanbul ve Petersburg'a kendi hakemliklerinde bir konferans toplanıp savaşın önlenmesini teklif ettiler. Rusya bu teklifi kabul ettiği halde Mustafa Reşid Paşa İngilizlerin tahriki ile reddetti. Böylece iki devlet arasında münâsebetler tamâmen kesildi. Rusya harb ilân etmeden Eflak ve Boğdan'ı işgâl etti. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, 4 Ekim 1853'te Rusya'ya harp ilân etti.

103 - Sultan Ii. Mustafa Ve Ulaş Zaferi

Vehbi Tülek

Şemseddin Sivasi Hazretleri’nin Sultan Iii. Mehmed’e Nasihati

Vehbi Tülek

AlÂeddîn Ali Esved KarahisÂrî

Vehbi Tülek

107 - Koca Yusuf Paşa Ve Şebeş Zaferi

Vehbi Tülek

Osmanlilarda Toplu Taşima Kurallari

Vehbi Tülek

Osmanli'da Ahlak

Vehbi Tülek

Muaveneti Milliye

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Kim Resulullah'ı Severse Allah'ın Ihsanına Kavuşur

Seyyid Muhammed Kavukçu Osmanlı âlimlerindendir. 1224’te (m.1809) Lübnan'da Trablusşam’da doğdu. İlk tahsiline memleketinde başlayıp 1239’da (1823) Mısır’a gitti; Ezher’de aklî ve naklî ilimler tahsil etti. 1305’te (1888) Mekke’de vefat etti Çok eser yazdı Bunlardan Mevlid-in-Nebî'nin önsözünde şöyle buyuruyor: 

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Allahü Teâlânın Yardımı Yakındır

Vehbi Tülek

Şemsüddin Muhammed ibn-i Zafer hazretleri tefsir âlimidir. 497 (1104)'de, o devirde bir Müslüman beldesi olan Sicilya'da doğdu. Çocuk yaşta iken ailesi Mekke'ye göç etti. İlk tahsilini burada aldıktan sonra Mısır'a gitti. Daha sonra Sicilya adasına geç­ti. Buraların Hristiyanlar tarafından işgal edilmesi üzerine Suriye'de Hama'ya gitti. 565 (m. 1170)'de orada vefat etti. "Sülvânü'l-muhtâc" adlı eserinde şöyle anlatır:

Büyük Velî İbn-i Cevzî

Vehbi Tülek

İlim Talep Etmek, Her Müslümana Farzdır

Vehbi Tülek

Ebû Abdullah Havlânî hazretleri Şâfîî mezhebi âlimidir. Mısır’da Havlân kabilesindendir. 181 (m. 797)’de doğdu. 267 (m. 880)’de Mısır’da vefât etti. İmâm-ı Şafiî’nin uzun müddet derslerine devam ederek fıkıh ilminde meşhur bir âlim oldu. Bir dersinde şunları anlattı:

Birbirinizi Sevmek Için Selâmlaşınız!​

Vehbi Tülek

Mucize, Kerâmet, Feraset Istidrâc Ve Sihir

Vehbi Tülek

Ömer Bin Abdülazîz

Vehbi Tülek

Cömertliğin En Yüksek Derecesi

Vehbi Tülek

Fahreddîn İbnü'l-mâristâniyye

Vehbi Tülek

İlim Talebesinin Dikkat Edeceği Husûslar

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Abdullah-i İlÂhî Hazretleri Ve Muhyiddin Çelebi

Abdullah-i İlÂhî Hazretleri Ve Muhyiddin Çelebi

Maveraünnehir alimlerinden Hâce Ubeydullah-ı Ahrar hazretlerinin sohbetinde yetişen Abdullah-ı İlâhi hazretleri, hocasından öğrendiklerini Anadolu'da yaymayı kendisine vazife edinip, insanların huzur ve saâdete kavuşmaları için gece gündüz çalıştı. Muhammed Behâeddin-i Buhâri hazretlerinin dergâhından aldığı feyzleri Anadolu'da ilk yayan veli oldu. Bir müddet sonra Anadolu kâdıaskeri Manisalızâde Muhyiddin Mehmed Çelebi (v.1483)'nin dâveti üzerine Fâtih Sultan Mehmed Hanın vefât ettiği günlerde İstanbul'a geldi (1481). Kâdıasker Mehmed Çelebi'nin gösterdiği odaları ve teklifleri kabul etmeyip, daha önce ilim tahsil ettiği Zeyrek Câmii etrâfındaki virâne hâline gelmiş boş medrese odalarını tercih etti. Orada yerleşti. Şeyh Ebü'l-Vefa Konevi gibi Allah dostları ile sohbet etti. İstanbullular onun gelişini rahmet bilip, sohbetine koştular. Az zamanda halktan ve devlet adamlarından birçok kimse, Abdullah-ı İlâhi'nin talebeleri arasında yer aldı.

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Abdullah El-acemî

Vehbi Tülek

Zahiri Hükümdarin Celaline Tutuldum

Vehbi Tülek

A'meş Ve Hanımı

Kadin Akli

Terbiye Yaratilişa Bağlidir

Fitne Ve İftira Ateşi Söndürüldü

9 Evi Dolaşan Kelle

Fani Dünya

Gerçek Zehir

Vehbi Tülek

Üç Kandil

Vehbi Tülek

Dinini Dünyalığa Alet Edenin Sonu

Vehbi Tülek

Elini Değil, Ayağini Uzatmiş

Vehbi Tülek

Derdi Olan Neylesin?

Vehbi Tülek

9 Evi Dolaşan Kelle

Vehbi Tülek