Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.524.760

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

İmân, Allahü Teâlânın Fazlıdır, Ihsânıdır

Mustafa Fehmi Efendi evliyânın büyüklerinden olup, Erzincanlı Terzi Baba’nın halîfelerindendir. Erzincan’da doğdu. 1298 (m. 1890) senesinde gittiği Mekke-i mükerremede, hac esnasında vefât etti. Bir sohbetinde şunları anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

Şehzade Selim Ve Mevlana Celaleddin-i Rûmî

Kânûni Sultan Süleymân Hanın oğlu Şehzâde Bâyezid saltanat iddiâsı ile ayaklanmıştı. Kânûni, diğer oğlu Selim'i, onun üzerine gönderdi. Şehzâde Selim kuvvet leri ile Konya'ya geldi. O öncelikle Mevlânâ Celâleddin-i Rûmi hazretlerinin kabrini ziyâret etmek istedi. Yanında bulunanlarla birlikte türbeye girdi. Her zamanki yürüyüşü ile serbest bir şekilde kabre doğru ilerlerken, türbedâr Mahmûd Dede önünü kesti ve; "Mânâ âleminin sultanları olan böyle mübârek zâtların huzûrunda mütevâzi ve boynu bükük olmalıdır." diyerek ziyâret usûlünü hatırlattı. Bunun üzerine şehzâde ve yanındaki askeri erkân hatâlarını anladılar. Orada bulunan mihrabda Allah rızâsı için namaz kıldılar.

Vehbi Tülek

Fetih Vaktidir

Vehbi Tülek

Devlet İçinde Devlet Ya Da Düyun-u Umumiye

Vehbi Tülek

Bir Salkim Üzüm

Vehbi Tülek

Avrupa hristiyanları, Papa'nın kışkırtması ile bir araya gelip Osmanlı topraklarına saldırmaya teşebbüs edince, yeryüzünün sultânı Kanuni Sultan Süleyman Han, ordusu ile sefe re çıktı. Târihlere şan veren ordu ağır ağır ilerliyor, hedefine bir an önce ulaşmak için gayret sarf ediyordu. Havalar da iyice ısınmıştı. Bir Hristiyan beldesinden geçerken, yolun dar olması sebebiyle, askerlerden kimisi üzüm bağlarından yürümek mecburiyetinde kaldı. Olgunlaşan üzümler susuzluktan dudağı çatlamış askerlere; "Al beni, ye beni" dercesine duruyordu. Askerlerden biri dayanamayıp, sahibinin haberi olmadan bir salkım üzüm kopardı. Yerine de bir keseye koyduğu parayi bağladı. Üzümü de yedi.

Turhanoğlu Ali Bey

Vehbi Tülek

Osmanli Sinirlarini Atlas Okyanusuna Kadar Genişleten Padişah

Vehbi Tülek

50 - Ulubatli Hasan

Vehbi Tülek

108 - Sarikamiş Kahramanlari

Vehbi Tülek

Dilsiz Dili

Vehbi Tülek

Dilekçesi Sirtinda

Vehbi Tülek

Sultan İkinci Bayezid Ve Sari Saltuk

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

Sırattan Geçemeyenler Cehenneme Düşecektir!

Mahmûd bin Ahmed Hasîrî hazretleri Usûl, hadîs ve Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Buhârâ’nın Hasîr köyünde 546 (m. 1151) yılında doğdu. Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinin meşhûrlarından olan Kâdı Hân’dan fıkıh ilmi öğrenen Hasirî, hocasının en ileri gelen talebelerinden oldu. İcazet alarak Şam’a gitti. Nûriyye Medresesi’nde ders verdi. 636 (m. 1238) yılında Şam’da vefât etti. Buyurdu ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Ca'fer Bin Muhammed Faryâbi

Vehbi Tülek

Ca'fer bin Muhammed Faryâbi hazretleri hadis ve tefsir âlimidir. 207'de (m. 822) Afganistan'da Belh yakınındaki Fâryâb'da doğdu. On yedi yaşında iken hadis dersleri almaya başladı. Daha sonra Bağ­dat'a yerleşerek burada büyük âlimlerden tefsir tahsil etti ve talebe yetiştirmeye başladı. 301 (m. 913)'de Bağdat'ta vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:

İbrâhim Sıdkı Efendi

Vehbi Tülek

Hepiniz Bir Sürünün Çobanı Gibisiniz

Vehbi Tülek

Kâsım bin Sellâm hazretleri fıkıh, tefsir ve hadis âlimidir. 154 (m. 770)'de Afganistan'da Herat'ta doğdu. İlim tahsilinden sonra o devirde büyük bir İslam beldesi olan Tarsus'a giderek kadılık yaptı. 224 (m. 839)'da Medine'de vefât etti. Rivâyet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

Yusuf Bahri Efendi

Vehbi Tülek

Dünyâ Nimetleri, Şekerle Kaplanmış Zehir Gibidir!

Vehbi Tülek

Şit Aleyhisselâm

Vehbi Tülek

"yâ Resûlallah! Allah Yolunda Mı Öleceğim?"

Vehbi Tülek

Verilen Nîmetlere Az Şükrediyorsunuz!

Vehbi Tülek

Hadîs Ve Fıkıh âlimi Leys Bin Sa'd

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Abdullah El-acemî

Abdullah El-acemî

Zamânın sultânı Melik Zâhir Mücirüddin, bir defâsında Abdullah el-Acemi hazretlerinin köyüne gitmişti. Abdullah el-Acemi bahçelerde bekçilik yapıyordu. Melik onu bir bahçe içinde görüp:

"Ey Genç! Bize tatlı bir nar getir." deyince, bulunduğu bahçedeki bir nar ağacından nar koparıp götürdü. Melik kesip tadına baktı ve; "Bu nar ekşi sen nasıl bekçisin narın ekşisini tatlısını ayırd edemiyorsun?" dedi.

Abdullah el-Acemi kendisine âid olmayan meyvelerden hiç yemediği için, ekşisini tatlısını bilmiyordu. Melik'in sözleri üzerine hem üzüldü hem de mahcûb oldu. Gidip bir ağacın altında namaza durdu ve iki rekat namaz kılıp şöyle duâ etti: "Yâ Rabbi bana hangi narın tatlı olduğunu bildir, gidip Melik'e vereyim..."

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Bize Teveccüh Edin

Vehbi Tülek

Allah Haramdan Kaçani Korur

Vehbi Tülek

Abdullah El-acemî

Kabahat Kilincin Midir?

Ölüyü Diriltemem

Kul Hakkı

Adalet Ve Tevazu

Sarayda İftar

Gerçek Zehir

Vehbi Tülek

Kadı Iyâd Hazretleri Ve Dürüst Genç

Vehbi Tülek

Altıyüz Dirhemlik İp

Vehbi Tülek

Değişen Sizin Kalbiniz

Vehbi Tülek

Sultan Mahmud Ve Hirsizlar

Vehbi Tülek

Senin Nasibin Diyar-i Rum’dadir

Vehbi Tülek