Hüseyin Hilmi Işık

(Rahmetullahi Aleyh)

Türkiye Gazetesi

e-Gazete (Bugün)

Türkiye Gazetesi

Bizim Sayfa (Bugün)

Toplam Ziyaretçi

16.541.073

Huzur Pınarı

Caliyet-ül Ekdar

Dinimiz İslam

Silsile-i Aliyye Büyükleri

Gençlik, Delilikten Bir Şubedir!

Seyyid Ömer bin Ali hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1002 (m. 1593) senesinde Yemen’de Zafâr denilen yerde doğdu. Ukayl bin İmrân’ın derslerine devam etti. Ondan çok istifâde etti. Sonra Hindistan’a gitti. Orada Seyyid Ebû Bekr bin Hüseyn ile görüştü. Onun yanında bir müddet kalan Seyyid Ömer, ondan da hırka giydi. 1063 (m. 1653) senesinde Hindistan’ın Beycâfûr beldesinde vefât etti. Bir sohbetinde şunları anlattı:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

1001 Osmanlı Hikayesi

Tüm Yazılar

İslamiyet Dersi

Ahmed Cevdet Paşa, Sultan Abdülaziz Hân devrinde, Bosna'dan, İstanbul'a dönerken, Tuna Nehri'nde bir vapura biner. Vapurda Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi Mösyö Moustier'e rastlar. Onunla, dünya siyasi ahvâlini, dini, felsefi konuları samimi havada konuşurlar. Fransız Büyükelçi bir aralık, Napoleon'un yukardaki sözünü, hatırlatarak der ki:-İslâmiyeti iyice inceleten Napoleon Bonaparte: "Eğer bir dinin dindarı olsaydım Müslüman olurdum. Zirâ Müslümanlıkta ruhbâniyet yoktur." demiş. Halbuki, bir müddet İstanbul'da kalınca Ulemâ Sınıfını gördüm. Demek ki, Napoleon, buraya gelmediği için, gerçek durumu bilememiş.

Vehbi Tülek

Kanuni Sultan Süleyman’in Vesikalarla Konuşmasi

Vehbi Tülek

Şehzade Iii. Selim’in Kur’ani Kerim Hatmi İçin Tertib Edilen Merasim

Vehbi Tülek

Sultanim Özür Dileriz

Vehbi Tülek

İhtiyar Sultan Abdülhamid Han, mushaf-ı şerifi üç kere öptü başına koydu ve kendi elleri ile yaptığı zarif dolaba bıraktı. Sonra edeple eğilip seccadesini topladı. Cebinden kehribar tesbihini çıkardı, sedire ilişip cama yaklaştı. Beylerbeyi Sarayı'nın arka tarafına bakan bu kuytu odanın seyre değer bir manzarası olduğu söylenemezdi. Hem gecenin bu vakti ne görülebilirdi ki? Ama o beş yıldır bakmakta olduğu avluya aşinaydı. Çiçekler bakımsız, çınarların dalları çıplak ve ıslak olmalıydı. Oynaşan gölgeler onu hatıralara çağırdı. Evet, şaşırtacak kadar hareketli geçen saltanat yıllarından sonra, bitmek bilmeyen sürgün hayatı başlamıştı. Tahttan indirildiğinden bu yana tam sekiz sene geçmişti. Üç koca yıl Selanik'te Alatini Köşkü'nde kalmış sonra Beylerbeyi Sarayı'na yollanmıştı. Şimdi iyi yürekli annesi Tir-i Müjgân Sultan'ın yaşadığı ve öldüğü mütevazı odadaydı.

Vermeyince Ma’bud

Vehbi Tülek

17 - Korkma!

Vehbi Tülek

Çaldiran MuhÂrebesi

Vehbi Tülek

15 - Akdeniz'de Türk Korsanlari

Vehbi Tülek

36 - Gel Kerem Eyle

Vehbi Tülek

Akka’da Durdurulmasaydim Bütün Doğu’yu Ele Geçirebilirdim

Vehbi Tülek

Osmanli Devlet Teşkilatini Yeniden Kuran Sadrazam

Vehbi Tülek

Yolumuzu Aydınlatanlar

TÜM YAZILAR

sabır Yarışı Yapınız

Ahmed-i Bicân, on beşinci yüzyılda Gelibolu'da yetişen velilerdendir. "Yazıcızâde" lakabıyla tanınmıştır. Doğum târihi belli değildir... Ahmed-i Bicân ve ağabeyi, Hâcı Bayram-ı Veli hazretlerinin huzûrunda mânevi ilimlerde yükseldikten sonra Bayramiye tarikatına göre insanları terbiye etmeye başladılar...

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

İhlâs Ile Olmayan Ilim Zararlıdır

Vehbi Tülek

Vecihüddin Mansûr el-İskenderi hazretleri hadis ve fıkıh âlimlerindendir. 607'de (m. 1210) Mısır'da İskenderiye'de doğdu. "İbnü'l-İmâdiyye" olarak da bilinir. İlk tahsilinden sonra Şam, Hama, Halep, Harran, Musul ve Mekke'ye gitti. Bağdat'ta bir süre kalıp hadis ve fıkıh tahsil etti. 673'te (m. 1275) İskenderiye'de vefat etti. Buyurdu ki:

Günahlarına Tövbe Edip Daha Kötüsünü Yapanlar

Vehbi Tülek

Mümin, Niyetini Iyi Ve Doğru Yapmalıdır

Vehbi Tülek

Fahrüddin Cibrin hazretleri Şafii mezhebi fıkıh ve kırâat âlimidir. 662 (m. 1263)'de Kâhire'de doğdu. 739 (m. 1338)'de orada vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

önümde Ateşten Bir Dağ Var!..

Vehbi Tülek

Cömertlik En Güzel Mücevherdir

Vehbi Tülek

Nerede Dert Varsa Deva Oraya Koşar!

Vehbi Tülek

Süleymân Rüşdî Efendi

Vehbi Tülek

Fakih Tâcî

Vehbi Tülek

Ya Faydalı Konuşunuz Yâhut Da Susunuz

Vehbi Tülek

Dini Hikayeler

TÜM YAZILAR
Ölüyü Diriltemem

Ölüyü Diriltemem

Trablusşam Nakib-ül-eşrâfı Şeyh Abdülfettâh Zağbi Efendi, Yûsuf Nebhâni hazretlerine şöyle anlatmıştır:

Bir defâsında bir arkadaşımız hastalanmıştı. Abdullah ibni Şeyh Hıdır ez-Zağbi'yi de yanımıza alıp ziyâretine gitmek istedik. Onu götürmekten maksadımız hastanın bereketlerinden istifâde ederek şifâya kavuşması idi. Ancak gitmek istemedi. Çok ısrar edince kabûl edip bizimle geldi. Hastanın yanına vardığımızda, şiddetli hastalığından hiç bir eser kalmadı. Ayağa kalkıp bizi karşıladı. "Hoş geldiniz." deyip konuştu. Ziyâreti yapıp yanından ayrıldık. Ayrılıp giderken yolda Şeyh Abdullah hazretleri; "Ben ölüyü diriltemem." dedi. Bu sözüyle ziyâretine gittiğimiz kişinin öleceğine işâret etmişti. Dedim ki:

Vehbi Tülek

Vehbi Tülek

Yürüdüğü Yerde Deniz Durgunlaşiyordu

Vehbi Tülek

Sarayda İftar

Vehbi Tülek

Fahreddin-i Acemi Ve Hurufiler

Onun Görmediği Yer

Tüccarin Rüyasi

Abdullah-i EnsÂrî

Değişen Sizin Kalbiniz

Gül Yaprağı

Deniz Üzerinde Yürüyüp Sahile Doğru Gitti

Vehbi Tülek

Hakikati Görmek

Vehbi Tülek

Örümcek Ağı

Vehbi Tülek

Sakin Kalyona Binme

Vehbi Tülek

Senin Nasibin Diyar-i Rum’dadir

Vehbi Tülek

Ya Kadîmü'l-ihsÂn İhsÂnüke'l-kadîm

Vehbi Tülek