İsmâil Fakîrullah
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 09 Haziran 2006
İsmâil Fakîrullah hazretleri, Anadolu’da yetişen büyük velîlerden. Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretlerinin hocasıdır. İsmi, İsmâil, babasınınki Kâsım’dır. Fakîrullah diye tanınır. 1656 (H.1067) senesinde Siirt’in Tillo kasabasında dünyâya geldi. Dedesi Molla Abdülcemâl, Peygamber efendimizin amcası Hazret-i Abbâs’ın torunlarındandır. Zâhirî ilimlerde âlim olup Tillo’da müderristi. Oğlu Mevlânâ Kâsım’ı yetiştirerek âlim olmasına vesîle oldu. Mevlânâ Kâsım da oğlu İsmail’i küçük yaşta yetiştirmeye, ilim öğretmeye başladı...
Muhammed Hâdimî
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 07 Haziran 2006
Mevlânâ Ebû Saîd Muhammed Hâdimî’nin dedeleri Buhârâlıdır. Muhammed Hâdimî, ilk tahsîlini babasından gördü. Babası Fahr-er-Rûm (Rûm diyârının seçilmişi, herkesin onunla övündüğü) nâmıyla meşhûr Kara Hacı Mustafa Efendidir. Mustafa Efendi, tanınmış âlimlerdendi.
Seyyid Nizâm Efendi
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 05 Haziran 2006
Seyyid Nizâm Efendinin babası Şehâbeddin Efendi, hazret-i Hüseyin’in Abdullah A’rec kolundan olan torunlarındandır. Peygamber efendimizin yirmi yedinci torunudur. Halk arasında “Seyyid Nizâm” diye meşhûr olmuştur...
“Seyyid Nizâm” Bağdat’ta doğdu. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 1550 (H. 957) senesinde İstanbul’da vefât etti. Kabri İstanbul-Zeytinburnu’nda bulunan Seyyid Nizâm Câmii içindedir.
Şehit Padişah Murâd-ı Hüdâvendigâr
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 04 Haziran 2006
Osmanlı devletinin ilerleyişini durdurmak isteyen Haçlı devletleri büyük bir ordu ile bizzat Sultân Murâd-ı Hüdâvendigâr’ın başında bulunduğu Ordu-yu hümayunun üzerine yürüdüler. Kosova’da müttefik Haçlı ordusuyla karşılaşıp muhârebe nizâmı alındı. 8 Ağustos 1389’da muhârebe öncesi Kosova’da şiddetli fırtına vardı ve o gün Berât Gecesiydi. Akşam çadırına çekilen Sultan Birinci Murâd Han, Berât Gecesini ihyâ edip namaz kıldı. Kur’ân-ı kerim kıraât ettikten sonra, seccâdesinin üzerinden kalkmadan târihe geçen şu duâyı okudu:
Mahmûd Hulvî Efendi
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 03 Haziran 2006
Mahmûd Hulvî Efendi, Sünbülî ve Gülşenî tarîkatlarında yetişmiş ve rehberlik yapmış, talebe yetiştirmiş bir zattır... Babası Saray Helvacıbaşısı idi. On dört yaşında babası ile birlikte hacca gitti. Hac dönüşü esnasında Kocamustafapaşa Dergâhı Şeyhi Hasan Zarîfî Efendi ile birlikte yolculuk yaptı. Yolda onun sohbetlerinden istifâde etti. Böylece tasavvufta ilk sohbetleri dinleyip bu yolun kıymetini anlayıp, lezzetini tattı.
Ayn-ül-Kudât Hemedânî
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 02 Haziran 2006
Ayn-ül-Kudât hazretleri, küçük yaşta ilim öğrenmeye başladı. İmâm-ı Gazâlî’nin eserlerini mütâlaa etmeye başlayınca, maksadına kavuştuğunu anladı. Tam dört sene İmâm-ı Gazâlî’nin eserlerini okuyup, inceledi. Kendi kendine; “Ey gönül! Artık Allahü teâlâya kavuşturan yolu buldun. Bundan sonra senin dünyâya meyletmenin sebebi nedir?” diye sordu. Bu sırada Hemedan’a İmâm-ı Gazâlî’nin kardeşi Ahmed Gazâlî geldi. Onun sohbetine yirmi gün kadar devâm etmekle şereflendi. Bu zaman içinde daha önce onda bulunmayan tasavvuf derecelerine kavuştu.
"Seydî Halîfe" Ali el-Halvetî
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 01 Haziran 2006
Seyyidüddîn Ali el-Halvetî, küçük yaşta ilim tahsîline başladı. Din ve fen bilgilerinde mütehassıs oldu. Mânevî feyzlere kavuşmak arzusu ile yanıp tutuşuyordu. Tam bu sırada evliyânın ve Halvetî büyüklerinden Şeyh Habîb-i Karamânî hazretleri Amasya’ya gelmiş ve halkı irşâda, yetiştirmeğe başlamıştı. Her taraftan talebeler huzûruna koşuyordu. Bereketli sohbetleriyle talebelerin dünyâya meyilleri azalıyor, âhirete yöneliyorlardı.
Firavun'un imanı kabul edilmedi!
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 31 Mayıs 2006
Firavun da Bâbil hükümdarı Nemrud gibi ilahlık iddiasında bulunuyordu. Allahü teala Hazret-i Mûsâ ile kardeşi Hârûn aleyhisselâmı Firavun’a gönderip dine dâvet etmelerini buyurdu. Hazret-i Mûsâ, kardeşi Hârûn aleyhisselâm ile gidip emri tebliğ ettiler. Firavun kabûl etmedi. Ancak, Mûsâ aleyhisselâmın mûcizeleri karşısında şaşırıp kalan Firavun, durumu vezirlerine anlatınca, “o sihirbâzdır” dediler. Firavun;
-Ey Mûsâ! Sihirbâzlığın ile bizi yurdumuzdan çıkarmaya mı geldin? Biz de sana sihir göstereceğiz. Bir vakit ve yer tâyin et! diyerek ülkesindeki bütün sihirbâzları topladı. Mısır halkı önünde sihirbazlarla karşı karşıya geldiler.
"Kebîr-ül-evliyâ" Celâleddîn Hindî
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 30 Mayıs 2006
Celâleddîn Hindî, büyük velîlerdendir. İsmi, Muhammed olup babasının adı Mahmûd’dur. Aslen Kâzrûn şehrinden olduğu için, “Kâzrûnî”, Hindistan’da Pâni-püt şehrinde yerleştiği için “Pâni-pütî”, hazret-i Osmân’ın soyundan olduğu için “Osmânî” nisbesiyle bilinir... Kendisine, “Celâleddîn”, “Kebîr-ül-evliyâ”, “Kutb-i Rabbânî” lakabları da verildi. Hindistan’da “Celâl Pâni-pütî” diye tanındı. Dergahında yüzlerce talebe yetiştirdi ve 1363 (H. 765) senesinde 175 yaşında iken vefat etti. Pâni-püt’te defnedildi. Mezarının üstüne büyük bir türbe yapıldı...
Nasûhî Üsküdârî
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 29 Mayıs 2006
Nasûhî Üsküdârî hazretlerinin babası Sipâhî Seyyid Nasûh Beydir. İsmi “Muhammed”, babasının ismine nisbetle “Nasûhî” Üsküdar’da doğup yaşadığı için “Üsküdârî” nisbeleriyle meşhûr olmuştur. Doğum târihi bilinmemektedir. Ancak 1647 (H.1057), 1648 (H.1058) senelerinde İstanbul’da, Üsküdar’da doğduğu tahmin ediliyor. 1718 (H.1130) senesinde İstanbul’da vefât etti. Kabri Üsküdar-Doğancılar’da Nasûhî Dergâhı bahçesindedir. Sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir...